Adam oğluna hep sen adam olamazsın dermiş.
Oğlu da: “İleride nasıl bir adam olduğu mu sana göstereceğim” der dururmuş.
Aradan yıllar geçmiş.
Delikanlı süt satmış, inek sağmış, yoğurt satmış, şoförlük yapmış, ama okumayı bırakmamış ve bir ile vali olmuş.
Vali olduğu ve göreve başladığı gün; yardımcısına emir vermiş: “Git, falan köyde bir adam var, onu alın getirin!” demiş…
Vali yardımcısı gitmiş, valinin babasını apar topar alıp getirmiş, valinin makamına çıkarmış.
Babasının odadan içeri girmesiyle oğlu: "Baba bana adam olamazsın diyordun, bak ben vali oldum.” deyince, baba: "Oğlum ben sana vali olmazsın demedim ki, adam olamazsın dedim, adam olsaydın babanı ayağına getirmezdin.” diye, lafı yapıştırmış.
Ben bu hikayeyi çok severim, lafı nereye çeksen oraya gidiyor…
Yani çok büyük anlamı vardır. Tefekkür gerekir…
Makam, mevki, şan, şöhret, koltuk sarhoşluğuna kapılıp kibirli davrananların, sonradan görmelerin, ezik büyüyenlerin, bu sözü aklından çıkartmamaları gerekir!..
Peki, ben bu hikayeyi neden paylaştım?
Malumunuz günümüzde devlet erkanındaki bazı şahsiyetlerin pozisyonları özel yaşamlarından ötürü sancılı bir süreç arz etmektedir… Geçmiş dönemlerde de gördük ne yazık ki… Uslanmıyoruz, ibret almıyoruz…
Bu da bize şunu gösteriyor ki başa hangi hükümet geçerse geçsin en fazla 4 + 4 = 8 yıl vazife, hizmet, görev yapmalı; fazlası mı?.. Kim olursa olsun Kemal Sunal’ın bir zamanlar rol aldığı “bir koltuk belasıdır” alıp gidiyor başını. Kimse kimseyi kandırmasın. Artık bu TÜRK MİLLETİNİN yaşam seviyesinin yükseltilmesi gerekir. Herkes küpünü doldurmak için değil de hatta var olan küpünü boşaltması gerekir MUHSİN ÇELEBİ (Pembe İncili Kaftan-Ömer Seyfettin; önceki yazılarımda yazmıştım.) gibi.
Bir de şu lafı bırakalım artık! Bizim gibi necip millete yakışmıyor… Eee, oy verecek başka adam mı var?.. Bu zamana kadar adam yoktu da yine bu zamana kadar onca şahsiyetler nasıl oldu da başa gelip ülkeyi yönetti; hadi bunu da geçtim: Demokrasiyle yönetilen bir ülkede sen varsın, ben varım yani biz varız. Daha ne olsun arkadaş! Adam çok yeter ki adaletli, namuslu, şerefli, dürüst, ahlaklı ve ihlaslı bir fert, şahsiyet, toplum ve millet olalım; olalım ki hadis-i kudsi’de Efendimiz Hz. Muhammed’in (sav) buyurduğu gibi: “Nasıl yaşarsanız, öyle yönetilirsiniz.” buyuruyor. Bu söz üstüne sünme haşa hiç laf edilir mi?.. Her şey gün gibi ortada… Artık kendimizi düzeltelim, tabiri caizse doğrultalım. Herkesin adaleti ile hükmetmemeli; Anayasamızın, kanunumuzun adaleti ile hükmetmeli… Ben şahsım adıma artık bu nahoş siyaset anlayışından sıkıldım. Bizim ülke olarak TÜRKİYE olarak daha şeffaf bir siyaset izlememiz gerekir. Ne de olsa, “PİS SİNEK MİDE BULANDIRIR!” Hepimiz bu ülkenin insanlarıyız. Bugün sen yönet, yarın da ben diğer gün de başka kardeşimiz; çünkü biz “TÜRKİYE”yiz.
Kalın sağlıcakla…