İpek Çoşkun’un editörlüğünü yaptığı, MEB tarafından bastırılan “ya/da dergisinin” ilk sayısı çıktı.
Dergide Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk ile yapılan söyleşinin başlığı; “ ya/da ve dönüşüm üzerine” şeklinde yer almış.
Selçuk, “Dönüşümü iyi okuyabilen, zamanın ruhunu yakalar ve imkanlarını fırsata dönüştürür” diyerek söze başlamış.
Sonra da harika bir tespitte bulunmuş. “ İNSANIN KONTROLÜNDEN ÇIKAN, İNSANIN TABİATINA YABANCILAŞAN HİÇİR DÖNÜŞÜMÜN ÜLKENİN VE MEDENİYETİN HAYRINA OLMAYACAKTIR, KANAATİNDEYİM…”
Bu girişten de anlaşılacağı üzere Milli Eğitim Bakanlığında son dönemde büyük bir dönüşüm başladı. Bu dönüşümün temelinde insanı tanıma, ihtiyaçlar doğrultusunda kişinin fıtratını da göz önüne alınarak, mesleki eğitim yönelme şeklinde söylenebilir. Bu da benim tespitim ve gözlemlerimin bir sonucu..
Evet, yazımın başlığında da yer verdiğim gibi toplumlar ya yok olur, tarihin sayfalarından silinir, ya da dönüşür, tarihe yön verir…
Açalım.
DÖNÜŞÜM VE ÖĞRETMEN
Evet, bakanlığımız bir dönüşüm başlattı, hedeflerini belirledi. Tabi ki bu dönüşüm beklendiği gibi bir gün veya bir yılda olmaz. Bazılarının beklediği gibi sadece kendi dünya veya ahiret görüşünü de kapsamaya bilir. Çünkü, Türkiye’de her kültür ve her görüşten insan yaşamakta, dolayısı ile ülkenin gerçekleri ile örtüşecek bir dönüşüm ve değişim yapılması kadar doğal bir durum yoktur.
Yapılacak dönüşüme karar verilmiş, vizyonu ve misyonu belirlenmiş. Peki bu dönüşümü kim ile gerçekleştireceğiz. Elbette öğretmenlerimizle.
Nitekim aynı dergide Doğan Cüceloğlu(Prof. Dr. Psikoloğ) “ÖĞRETMENİN DÖNÜŞÜMÜ ÇOCUĞU TANIMAKLA BAŞLAR!” başlıkla bir yazı kaleme almış.
Yazının başında Cüceloğlu, öğretmenlerin öğrencilerini mutlaka tanımaları gerektiğine vurgulayarak, önce her insanının fıtratının(kendi deyimi ile fabrika ayarlarının) farklı olduğunu, bunun için her öğretmenin önce öğrencilerini yakından tanıması gerektiğini belirtmiş.
Bu cümleyi okuyunca, kendi kitabım olan TANI aklıma geldi. Bana niye kitabımın adını Tanı koydunuz diye sorduklarında, Sayın Cüceloğlu’nun yukardaki aynı cümlesini söylemiştim.
Neyse, Cüceloğlu aynı yazısında öğretmenlere şöyle tavsiyelerde bulunmuş; “ Önce çocuğu tanıyacaksınız, güven ortamı oluşturacaksınız, sevgiyle yaklaşacaksınız, merak ettireceksiniz, bütünleştirecek ve sıkılaştıracaksınız böylece çocuklarımız sürekli bir arayış içinde olacaktır…”
HER İNSAN BİR DÜNYA’DIR
Cüceloğlu yazısının sonunda da şöyle diyor: “Her insan bir Dünya’dır, aynı zamanda muhteşem potansiyel e sahiptir, bu potansiyel ya gerçekleşir ya israf olur!”
Bizlerde acizane bu köşemizden yıllarca aynı şeyleri yazıp çiziyoruz. Diyoruz ki, insana yatırım birinci öncelik olmalı. İnsanın düzelmediği bir toplum düzelmez. Kimsenin olmadığı yerde beni Allah görür diyen, nesillere ihtiyacımız var…
Madem ki, her insan bir dünya öyle ise bu dünyayı iyiye, güzele, doğruyu yönlendirelim. Bunu sadece ben değil, bütün eğitimciler söylüyor.
Artık kayboyan nesiller istemiyoruz. Bakanımızı bu bağlamda tebrik ediyorum, O öğretmene önem veriyor, bu da bizim umutlarımızı artırıyor.
Peki bugünkü yazımızı yine Cüceloğlu’nun şu cümlesi ile tamamlayalım: “ HANGİ EĞİTİM SİSTEMİ İÇİNDE OLURSA OLALIM, HANGİ TEKNOLOJİYİ KULLANIRSAK KULLANALIM. ÖĞRETMENİN ÖĞRENCİYLE GÖZGÖZE GELDİĞİ BİR AN VARDIR. O ANDA ÖĞRETMEN, ÖĞRENCİNİN GÖNÜL KAPISINDAN GÖREREK ZİHNİNE ULAŞIR VE O AN EĞİTİM BAŞLAR…”
Eyvallah hocam. Öğretmenle, öğrenci arasına duvar örmeye çalışanlara duyurulur…
Peki kalın sağlıcakla.