Gerçek bilgi; yaparak, denenerek öğrenilen bilgidir. Descartes Bir gün Napolyon düşman askerlerinden kaçarken, bir bakkal dükkânına girmiş. Bakkala hemen kendisini saklamasını emretmiş. Bakkal da Napolyon'u müsait bir yere saklayıp, biraz sonra gelen düşmanlarına da: "Az evvel biri koşarak şu tarafa kaçtı," diye savuşturmuş. Nihayet biraz sonra Napolyon'un muhafızları yetişmişler. Bakkal ömründe bir daha karşılaşamayacağı Napolyon'a sormuş: "Efendim, af buyurun ama merak ettim, ölümle bu denli burun buruna gelmek nasıl bir duygu?" Napolyon birden öfkelenmiş. "Sen kim oluyorsun da benimle böyle dalga geçercesine konuşabiliyorsun?" diye bağırmış. Hemen askerlerine, adamcağızı kurşuna dizmelerini emretmiş. Askerler bakkalın gözünü bağlayıp, karşısına dizilmişler. Mermiler namlulara sürülmüş, artık 'ateş' emri verilecek... Adamcağız içinden: "Ah, ne yaptın sen? Şimdi ölüp gideceksin," diye düşünürken, arkadan bir el uzanmış, gözündeki bağı açmış. Karşısında Napolyon, tek cümleyle cevaplamış: "İşte böyle bir duygu!"