Demokrasiye olan inancımızın azaldığı, gelecek günlerin karanlığından korktuğumuz zor zamanda halk, muhalefet partilerinin beceremediği duruşu sergiledi ve “yeter! Söz milletindir!” dedi.
Seçimleri kaleme aldığım son yazımda “bir nisan günü şaka gibi bir güne uyanabiliriz” diye yazmıştım. Şaka gibi bir güne uyandık da! İster inanın ister inanmayın öngörülerimin doğru çıkmasından, halkın dilini anlıyor olmamdan daha çok halkın iradesine ve kararı verecek olanın kendisi olduğunu hatırlatmasına sevindim ben.
Ateş mutfağa düştüğünde, emekli görmezden gelindiğinde, hukuksuzluk alıp başını yürüdüğünde, yolsuzlukla başa çıkılamaz hale gelindiğinde, muhalefetten beklenen dik duruş görülmediğinde her seçim öncesi söylenen; Vatan, Millet, Sakarya türküsü de bir daha söylendiğinde halk “yeter!” dedi ve bu defa iradesini net olarak ortaya koydu. “Devlet halk için vardır, devleti yöneten iktidarlar halk içindir” düsturunu unutmadığını istediğini yönetime getirip istediğini yönetimden alacağını gözler önüne serdi.
Bazı gazeteci arkadaşlarımızın söylevleri dikkatimi çekiyor, iddialarına göre halk iktidara gözdağı vermek için diğer partilere oy verdi ve bir destur çekti. Bunu iyi niyetli bir yaklaşım olarak görmeye çalışsam da çıkarım yaptığım zaman diğer partilere haksızlık edildiğini görüyor ve onlara katılmıyorum. Bu fikre göre halk, Cumhuriyet Halk Partisi’ni birinci parti olarak hak ettiğinden değil rejime bir ihtar olması için seçti. Yeniden Refah Partisini de alternatifiniz var diye seçti. Katılamamamın ön önemli sebeplerinden birisini izninizle açıklayayım; Öncelikle ismi geçen partiler ideolojileri olan partilerdir. Kişiler ölür ideolojiler yaşar. Adalet ve Kalkınma Partisi bir ideoloji partisi değil lider partisidir kişiye bağlı bir partidir. Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın sevgisinin yanı sıra biraz şu ideolojiden biraz bu ideolojiden alınmış toplama bir partidir. Nitekim milletvekili yelpazesine baktığımızda da fikirlerin birleştirilmeye çalışıldığı ama özünde ve halkın gözünde lider sevgisiyle öne çıkmış bir parti olduğu gözlemlenebilir. Fakat yukarıda bahsi geçen partilerin savunduğu ideolojiler ve bağlı oldukları kurallar vardır. O partiler kişi değil ideoloji partisidir. Bu yüzden bu partilerin yöneticileri değişir fakat ideolojileri ve savundukları fikir yaşar. Seksenli yıllarda Turgut Özal’ın kurmuş olduğu Anavatan Partisi Adalet ve Kalkınma Partisi için çok yerinde bir örnektir. İdeolojilerin ve onu savunanların bu kadar görmezden gelinmesine bu kadar hafife alınmasına katılmıyorum kusura bakmayın.
Ayrıca bu seçimlerin yerel seçim olduğu ve parti bazında değerlendirilmemesi gerektiğini söyleyenlere de bir çift sözüm var. Halk fakir, halk çaresiz ve halk umutsuz. Yönetim bu şekilde devam eder, yanlış politikalarla ekonomi harap edilir, mutfağa düşen ateş göz ardı edilir, para babalarının ekmeğine yağ sürülür, vergilerle halk inletilir, hukuk nizam rafa kaldırılır, parası olan haklı çıkmaya devam ederse bu yerel seçimler genel seçimlerin fragmanıdır. Gelecek yazımda Kahraman şehrimiz Kahramanmaraş ve seçimi değerlendirelim yazacak çok şey var daha…
Kalın Sağlıcakla!