Pazar günü yapılacak olan YGS  öncesi  herkese başarılar dilerim ama herkesin başarılı olamayacağı da söylemek gerek. Çünkü yaklaşık 2.5 milyon genç sınavda ter dökecek, bunların yaklaşık 700 bini iki ya da dört yıllık bir üniversiteye girmeyi hak edecek. Yine yuvarlak ifade edeyim, 400 bini lisans, 300 bini de ön lisansı kazanacak. Bu kazananlar arasında da 100-150 kişi devlet kapısında iş bulacak. Hele öğretmen alımlarının da gelecek yıllarda iyici azalacağını düşünürsek iş farklılaşacak. Şunu söylemek istiyorum, eskiden üniversiteyi iki şey için isterdik, birincisi istihdam ikinci askerlik. Şimdi bu anlayış değişti. Askerlik açısından lise ile ünivirsetiler arasında pek fark kalmadı. İşe girme ise oldukça zorlandı. Çünkü üniversite bitiyor, önünüze yeni sınavlar konuluyor KPSS v.s gibi. Konuyu iki çerçevede yorumlamak istiyorum, birincisi YGS’yi ancak çalışanlar kazanacaktır. İkincisi bu sınava kazanamamak her şeyin sonu değil, aslında başı da değil. Bir madde daha ilave edeyim, YGS sistemi değiştirilmeli, değiştirilmiyorsa ilkokul 4. Sınıftan itibaren yönlendirme yapılması diye düşünüyorum. Neden? ALLAH ÇALIŞANA İLMİ VERİR Sınav öncesi oğlum, baba sınav sitresi başladı ne dersin? Diye bir soru yönetti, bende sınav sitresi normal, normal olmayan aşırısı dedim. Oğlum, baba acaba başarabilir miyim? Diye sordu, çalıştığın kadar başarırırsın, dedim. Oğlum, baba şansa yer yok mu? Diyo sordu, yüzde bir dedim. Toparlayayım bu bölümü, Allah alimdir, ilim sahibidir, buyuruyor ki; “ İlmi çalışana veririm!” Bir şey daha, Allah adildir, çalışanı mağdur etmez. Çünkü, çalışmak bir duadır, Yaratan ise dualarımızı geriye çevirmez, öyle ise ne kadar çalışmış isek o kadar Rabbimiz dualarımızı kabul edecektir. Zaten son denemelere bakın, inanın sınav sonuçlarınız yüzde ikilik bir kayma olmadan, aynısını alırsınız. Öyleyse sitrese gerek yok. ÜNİVERSİTE DEVLETTE İŞ BULMA KAPISI OLMAKTAN ÇIKIYOR Bu yıl memur alımlarına baktım, geçtiğimiz yıllara göre alımlar giderek azalıyor, öğretmenlik alımı vardı, orada da daralma olacağı görünüyor. Bundan sonraki yıllarda 10-15 bin öğretmen alımı olur diye tahmin ediyorum. İşte bir o kadarda diğer kurumlara memur alınsa, demekke 25-30 bin kamuya alım olacak. Üniversiteden mezun olanların sayısının giderek arttığını düşünürsek, üniversite mezunları için de işe girmek zorlaşacak. Ama, devlette değil de, özel sektörde ben iş yapacağım deniliyorsa bu başka, zaten böyle düşünmek doğrusu diye düşünüyorum. Bu durumda, sınava kazanan çocuklarımız, seçimlerini yaparken, özel sektörü düşünmeli ya da kendi işini kurmalı. Ama burada bir engel var, çünkü çocuklarımız kendi ilgi alanlarına göre değil, puana göre okul seçtikleri için, sorunlar yaşıyorlar. Demek ki, çocuklarımızın ilgi ve istidatları baz alınarak, ilkokuldan sonra mutlaka yönlendirme yapılması gerekiyor. SİSTEMİ GÖZDEN GEÇİRME Aslında eğitim sistemi baştan gözden geçirilmeli ve çocuklarımızın ilkokulda ilgi, zeka, istidat, eleştirel bakış v.s gibi özellikleri iyi tespit edilip, yönlendirme ile ortaokul, lise ve üniversitelere gitmeleri durumda yeni buluşkara kapı aralayacak, teknolojik gelişmeler olacak, her şeyden önce nesil mutlu olacak. Bu yazıyı tam yazıyordum ki, TRT-1 de YÖK’ün program atlası hazırladığı haberi üzerinde bir haber yer veriliyordu. Bütün bu yapılanlar, sistemin eksikliğini gidermek üzerine kurulduğu için böyle atlaslar yayınlanacak diye düşünüyorum. Eğer üniversite giriş sistemi değişmeyecekse, en azından meslek liselerine ayrıcalık tanınmalı, onların lisede gördüğü meslek derslerinden de sorular konulmalı. Kendim Ticaret Meslek Lisesinden mezun oldum. Ne bilgisayar, ne muhasebe, ne Ticaret Aritmetiğinden sorular çıktı! Yani lisede haftada 12 saat sayısal ders görenlerle, meslek liselileri aynı kefeye konuluyor, öyle değil mi? Neyse, biz yıllardır bu konuları yazdık. Yazmaya devam edeceğiz, sistem de yavaş yavaş kendini düzeltecektir diyor. Hergencimize ayrı ayrı başarılar diliyorum, anne ve babalarda çocuklar üzerinde baskı yapmasın, çünkü sonuç değişmiyor. Kalın sağlıcakla.