İnanın kalbim sıkışıyor, canım acıyor. Kaldıramıyorum artık, uykularım kaçıyor. Biliyorum bu olup bitenler hepimizin yüreğini dağlıyor ve bu olayların artık nihayete ermesini istiyoruz. Ama istemekle bitmiyor işte. Bu olaylarda en çok acıyı da aileler yaşıyor. Allah onların yardımcısı olsun, çünkü ateş düştüğü yeri yakıyor. Çok zor günler yaşıyoruz ülke ve millet olarak. Zor günler bitmek bilmiyor. Bitti bitecek derken bombalar ardı ardına geliyor. Her bir bomba ayrı bir aileye faklı bir şehre acı salıyor. Bu zorlu dönemi en hasarsız şekilde atlatmak için birlik ve beraberliğimizi arttırmamız gerekiyor. Ancak bu sözde birlik beraberlik değil,  gerçek bir beraberlikten bahsediyorum. Bu konuda da en büyük vazife siyasilerimize ve diğer liderlere düşüyor. Ayrıştığımız şu dönemlerde herkes kendi tarafını teskin etmeli, karşıya olan kin ve nefreti körüklememeli. Aksine aradaki kırgınlıkları giderici ve beraberliği arttırıcı konuşmalar yapmalı. Herkes birbirini suçlayıp ateşe körükle gitmek yerine, birbiri ile konuşup bunu atlatma yollarına girmelidir. Aksi taktirde bize kan kusturan terör örgütlerinin ekmeğine yağ sürmüş olacağız. Şu son bombalar da gösteriyor ki, teröristlerin amacı ülkede korku salmak ve ülkenin hiçbir yerinde güvende olmadığımızı göstermek. Ülkeyi korku imparatorluğuna çevirmek. Bunu başarmalarına müsade edemeyiz. Çünkü onlar ülkeye ve millete korku salmak ve bizi birbirimize düşürmek amacındalar. Bu konuda da ellerinden geleni yapıyorlar. Gerekli gördüklerinde başkalarından da destek almayı ihmal etmiyorlar. Burada önemli olan onların başkalarından destek almaları değil, bizim ve halkımızın bu olaylar karşısındaki tutumudur. Onlar özellikle Suriye ve Irak'taki otorite boşluğundan da yararlanarak güçlerine güç katmak istiyorlar. Savaş çemberinde atlarını istedikleri gibi oynatmak ve Türkiye'yi dize getirmek istiyorlar. Bizde onların bu oyununu bozmak için dostlarımızı arttırmak ve düşman sayısını azaltmak zorundayız. Politikalarımız düşman kazanmak yerine dost kazanmaya ve düşman sayısını azaltmaya yönelik olmalıdır. Gerekli görülen tüm ülkelerle işbirliği yaparak bu işleri çözümlemeliyiz. Çünkü çevremizde var olan otorite boşluğu onlara rahat hareket etme imkanı veriyor. Bizde dostlarımızı arttırarak onların harekat alanını daraltmalıyız. Onlar ne yaparsa yapsınlar ama başarılı olmaları bizim ne yapacağımıza bağlıdır. Herkes kendine düşen görevi en iyi şekilde yapmalı ve düşmana fırsat vermemelidir. Özellikle iktidar ve muhalefetin taraflarını çok iyi teskin etmesi ve birlik beraberliği yaşayarak göstermesi gerekiyor. Çünkü siyasilerden çıkan en küçük bir kelime, seçmenler nezdinde daha farklı anlam kazanıyor. Onlar üstte kavga yaptıkça alttakiler daha fazla kavga ediyor ve birbirini kırıyor, birbirine güven kalmıyor ve düşmanlık artıyor. Birleşme yerine ayrışma oluyor. Zaman birbirimizi kırmak ve dökmek zamanı değiliz. Zaman yapma, kalp kazanma ve başımızın belası terör örgütlerine gücümüzü ve birliğimizi gösterme zamanıdır. Bunu ancak bir ve beraber başarabiliriz. Terör konusu bir partinin çözeceği veya altından kalkabileceği kadar basit bir konu değildir. Bunu iktidarı ve muhalefeti ile beraber çözmek zorundayız. Bir ve beraber olarak kalıcı tedbirler almalı bu işi en doğru şekilde halletmeliyiz. İktidarı ve muhalefeti ile el ele olduğumuz taktirde daha doğru bir çözüm bulacağız. Tek başına yapılan çözüm çalışmaları daha önce de olduğu gibi başarılı olamaz. Çünkü yılların sorunu kısa sürede ve tek başına çözümlenemez. Bunu gerçekleştirmek muhalefet ve iktidarın ortak yükümlülüğündedir. Analar ağlamasın, gencecik kardeşlerimiz, masum halkımız öldürülmesin. Bizler bu illeti yenmek ve çözümü başarmak zorundayız. Unutmayın! Biz, terörle yaşamak ve bombalara alışmak zorunda değiliz. Ama terörü yenmek zorundayız. Terörü yenmenin en büyük yolu ise bir ve beraber olmak, kalıcı tedbirler almak ve vatandaşını mutlu etmektir.