Dünyaya, varlıklarıyla değer katan filozof düşünür fikir insanları ve yazarlar hakkında biraz sohbet edelim mi?
‘’Düşünüyorum öyleyse varım.’’ (‘’Fransızcası. ‘’Je pense, donc je sui s.’’ ) Batı rasyonalizminin kurucu elementi olan Fransız filozof
‘’Rene Descartes’ın’’ felsefi sözü. Yüzyıllar öncesinde bir filozofun bulduğu bir tümce insanoğluna
ışık olmaya devam ediyor. 1800’lü yıllar, Avrupa’da Napolyon savaşları olarak bilinen dönem, Fransa-Rusya savaşları ile başlayan ve Rus toplumunu anlatan
Lev Tolstoy’un ‘’Savaş ve Barış’’ romanını okumadan edebiyatın ve yazarların önemini kavrayabilir miyiz? Romantizmden realizme geçiş dönemi yazar ve şairi olan
Aleksandr Sergeyevic Puşkin ‘’Yüzbaşının Kızı’’ romanını okumazsak onun espritüel romantik ve hoş anlatımını kaçırmış olmaz mıyız?
Fyodor Mihaylevic Dostoyevsky‘nin ‘Başkalarına yapılan suçun cezası mutlaka çekilir temeline dayanmaktadır’ ana fikri ile ‘’
Suç ve Ceza’’ romanını okumadan işlenen suçun ağırlığının ve vicdan azabının, masumiyetini kaybeden suçlu
Raskolnikov’u ne hâle getirdiğini nereden öğrenebiliriz?
‘’Makyavelist düşüncenin’’ temelini oluşturan on altıncı yüzyılda
Niccolo Machiavelli yazdığı
‘’Prens’’ adlı deneme çalışmasında,
‘’devlet yönetiminin nasıl mümkün olabileceğini ve nasıl sürdürüleceği’’ ve bu günün yöneticilerine
kılavuzluk eden eserin önemini okumamış olsak nasıl fark edebiliriz. Yönetilen sınıfların
( yani halkın) iktidarın altında yatan mantığı kavrayabilmesini sağlayacak bu başyapıt görmezden gelinebilir mi? Edebiyat dünyasında
Rönesans etkisi yapan ve insan hayatında ki sefilliği ve dramı kürek mahkûmu
Jean Valjean üzerinden anlatan Fransız yazar
Vichor Hugo’yu unutmak mümkün mü?
‘’Doğu’nun değerlerini bulup çıkartmak Batı’nın karşısına koymak…’’ amacıyla yazdığı
‘’ Sinekli Bakkal ’’ romanının yazarı
Halide Edip Adıvar’ın Kurtuluş Savaşında İstanbul’un işgali döneminde Sultan Ahmet mitinginde
‘’Türkiye’nin istiklal ve hayat hakkını alacağı güne kadar hiçbir korku, hiçbir meşakkat önünden kaçmayacağız. Yedi yüz senelik tarihin ağlayan minareleri altında yemin ediniz!’’ diye konuşması. Yüz binlerle ettiği bu yemin unutulabilir mi?
Cemil Meriç’in gözlerini kaybetme pahasına okumaktan ve yazmaktan vazgeçmediği ve sağlam temelli
‘’’Bu Ülke’’ adlı romanda, bize ne anlatmak istediğini okumadan idrak edebilir miyiz?
Nazım Hikmet’in ‘’Bence artık sen de herkes gibisin.’’ şiirinin kalplere nasıl dokunduğunu, beyinden es verip ruha nasıl işlediğini göz ardı edebilir miyiz?
Atilla İlhan’nın ‘’ Bu gece, dağ başları kadar yalnızım’ dizesini bilmemek kayıp değil midir?
Mehmet Akif Ersoy’un, İstiklâl Marşını, kalemi bitince parmaklarının kan revan içinde kalmasına aldırmadan, tırnakları ile duvara yazdığı
‘’Hakkıdır hakka tapan milletimin istiklal’’ şuurunu kim belleğimizden çıkarta bilir?
‘’Bir kalbiniz vardır onu hatırlayınız.’ sözünün naif şairi, yazar
Cahit Zarifoğlu’nu hatırlamamak bizi üzmez mi? Şiiri üstün bir algılama sorunu ve mutlak gerçeği, yani
Allah’ı arama yolunda sonsuz bir uğraş olarak gören, sağlam bir dil yapısı ile mistik eğilimli şiirlerinde çağdaş insanın bunalımlarını işleyen, Türk şiirinde gizem rüzgârı estiren.. ‘’ Sokaktayım, kimsesiz bir sokak ortasında; Kara gökler kül rengi bulutlarla kapanık; Evlerin bacasını kolluyor yıldırımlar. İn cin uykuda. Yalnız iki yoldaş uyanık; Biri benim, biri de serseri kaldırımlar.’’ Diye serzenişte bulunan
‘’ Kaldırımlar’’ şiiri büyük şair, yazar ve düşünür
ÜSTAD Necip Fazıl Kısakürek. O büyük sevgisi kalplerimizden silinebilir mi? Son söz ‘’Evrensel temel değerler, farklılık, fikir, düşünce, dünya ve siyasi görüşleri ile
’’Yüz yıllara ebedi imza atan’’ düşünür ve fikir insanları, yazar-çizerler, başat ve özgün eserleriyle, tozlu tarih sayfasına not düşen,
sessiz kültür elçileridir. ‘’ diye düşünüyorum. ‘’ İyi kitaplar okumak, geçmiş yüzyılların en iyi insanlarıyla sohbet etmek gibidir.’’ Der. Filozof
Descartes. Bir insan kendini kitap okumaktan mahrum bırakabilir mi? Böyle bir kötülüğü kendine yapabilir mi? Ben inanıyorum ki ülkemiz insanı kitap okumayı seviyor. Ülkeler ne kadar iyi yönetilirse yönetilsinler, düşünce fikir ilim ve bilim insanı yetiştiremiyorsa geri kalmaya mahkûmdur. Gelecek nesillere daha iyi bir dünya bırakmak ve dünyada söz sahibi ülkelerden biri olmak istiyorsak eğer düşünce ve fikir devrimi gerçekleştirip
‘’Ben de Varım.’’ Diyebilmektir. Ne dersiniz! Gününüz sağlık ve başarılarla geçsin. Hoşça kalınız.
Söz uçar yazı kalır.