Çöp atıklarını toplayıp satarak geçimini helalinden kazanmaya çalışmak herkesin yapabileceği bir iş değil. Fakat çöp toplayarak yaşamak, yalanlar uydurarak dilenmekten iyidir, değil mi?

Ulaşabilenler için bazı televizyon kanalları ve programları gerçekten zor durumda olanlara el uzatıyor. Bir yandan kolay kazanç, çalışmadan yaşama örneği sunduğu gibi. Yardım olgusu üzerinden reyting rekorları kıran televizyon programları da var. Bal tutan parmağını yalar misali, bu programların sunucuları da bol bol hayır dua alarak egolarını beslemiş oluyorlar. “Yörük üstünden kurban kesmek” deyimi böylesi durumlar için söylenmiş olmalı.

Zengin veya fakir olmak, yardıma muhtaç veya yardım edebilecek konumda olmak, her iki durumdan birini kendi hür irademizle tercih edebiliyor değiliz. Son zamanların süper çekim yasası teorilerini kaale alsanız, harfiyen riayet etmeye çabalasanız da istediğiniz sonuca ulaşamazsınız. Amiyane tabirle zengin olmak kafaya konup meşru veya gayrimeşru tüm yollar denense de her zaman maksada ulaşılamaz. Böyle bir maddi hedefin gerçekleşmesi için onu çok istemek, çok çalışmak kafi gelmeyebilir. Böyleyken helal rızık için yapılan kimi işleri eleştirmek, aşağılamak, bazı insanları bazı şeylere layık görmemek, mala ve makama güvenip ayağının hiç kaymayacağını zannetmek çok kötü bir huy ve zaaf olmalı.

Zengin olma hırsına kapılmış bir kişi, bunun yanı sıra cimrilik hastalığına da yakalanmış ise karşımızda kibirli bir ucube şahsiyet buluruz. Tıpkı trafikte üç beş dakikalık bekleyişte hemen çöp toplayıcılarını azarlayan adam gibi.

Bu yolda ilerlerken önlerine çıkan maddi ve manevi engelleri aşmada, dinî hassasiyetleri göz ardı etmede, açıkçası vicdanlarını serin tutmada akla hayale gelmeyen gerekçe ve yöntemler üretebilirler.

TEMİZ ELLER KİRLİ ELLER

Helale, güzele, haram ve şüpheli yollardan ulaşmak imkansızdır. Ne piyango biletleri, ne sahte evraklarla hak edilen sigorta veya maaşlarla helal nafaka ile yaşadığımızı zannetmek kendini kandırmak olur. Bir büyüğümüzün buyurduğu gibi “Yanlış başlayan bir işte doğru sonuç aranmaz.”

Mesela devletten elde edilmeye alışılmış gelirler var. Karı-koca, babalarının maaşından aylık bağlanması için kanuni nikahlarını feshediyorlar, yani boşanıyorlar ve devletten dul ve yetim aylığı alıp ikisi birden oturup yiyebiliyorlar. Burada vicdanlarını rahatlatan unsur, bunu birçok kişinin yapıyor olması veya kendi yaptıklarının başkalarının yaptığı yanlışlara, büyük yolsuzluklara nazaran devede kulak mesabesinde olduğunu düşünmeleridir.

Mesela, boşandığı genç eşine, kendi aylığından nafaka bağlatmamak için sigortasını iptal ettirip kendini işsiz gösteren bir adam vicdanen nasıl rahat olur? Bu surette eski karısını genç bir dul olarak çalışmak zorunda bıraktığında, başına gelebilecek kuvvetle muhtemel mağduriyetlerin dinî ve vicdani sorumluluğundan muaf tutulabilir mi?

Bu yanlışların daha pek çok örneği var. Mesela çeşitli yardım dernekleri ve vakıflar aracılığıyla gerçek ihtiyaç sahiplerine ulaşılmaya çalışılıyor. Hayır hasenatta bulunmak birçok köklü müessesenin güzel sosyal hizmetleri arasında yer alıyor. Fakat kimi insanlar zaruri ihtiyaç sahibi olmadıkları halde veya kendilerinden çok daha muhtaç durumda olanların var olduğunu bildikleri halde sel önünden kütük kapma psikolojisi ile hareket ediyorlar.

Yalan söyleyenler, yanlış bildirimde bulunanlar iyi niyetli insanları, hayırseverleri öyle derin hayal kırıklığına uğratıyor ki, “Herhalde parama bir yerden haram karışmış, benden çıkacak varmış..” düşüncesine kapılanlar oluyor. Şu öğrenci bursları, özel burslar gerçekten hak edenlere ulaştırılabiliyor mu, yoksa ahbaplara, tanıdıklara jest yapıp, çocuklarına armağan mı ediliyor acaba?

Birçok olayda görüldüğü gibi bu tür gelirler, servetler kimseye hayrı dokunmadan sabun köpüğü kısa sürede erir gider. Emeksiz, zahmetsiz, meşru olmayan yollardan elde edilen bu paralar kendilerine yaramadığı gibi, maazallah, çoluk çocuklarına da sirayet edebilir.

Fakirler için yardım toplayıp bankaya faize yatıranları, kendine villa yaptıranları, lüks otellerde harcayanları düşündükçe kendi kendime sormadan edemiyorum. Elden paraları toplayıp kendine değerlendiren hijyenik eller mi kirli, yoksa o çöp toplayan insanların berelenmiş elleri mi kirli?

Şüphesiz hangisi helal nafaka için çalışıyorsa, temiz olan, makbul olan odur!