Geçen hafta Cuma günü Diyanet İşleri Başkanlığı tüm camilerde" Vatana ihaneti anlamak, din istismarcılarına karşı dikkatli olmak ve vatan sevgisi” konulu bir hutbe yayınladı.
Bu hutbede dikkatimi çeken çok önemli bir cümle vardı, önce o tespiti sizlere aktarayım sonra da 15 Temmuz darbe girişimini tam anladığımızda, gerçek bağımsızlığa açılacak pencereler üzerinde duracağım.
O hutbede önce Efendimiz dönemindeki din istismarcılarından örnek verildi. Mescidi Dırar olarak bilinen ve Kuran’da da ismi geçen bu mescidin yapılış maksadındaki art niyetli gayeler üzerinde duruldu. Sonra da günümüze konu getirildi, FETÖ’ün İslam’ın yüce hakikatlerini kendi menfaati için kullanıldığı söylendi. Bu yapı fesatçı olarak değerlendirildi.
Sonra da şu önemli uyarı yapıldı: “Bir daha böyle bir tabloyla karşılaşmamak için bize düşen güvenilir kaynaklardan öğreneceğimiz sahih dini bilgiyle hayatımıza yön vermek. Kuran’ın rehberliği ve Peygamberimizin öncülüğünde hayatımıza istikamet vermek gerekmektedir. Milli ve manevi değerlerimizi istismar etmek isteyenlere asla fırsat verilmemelidir. Ülkemizi ve milletimizi fitneye sürüklemek isteyen istismarcılara karşı yek vücut, tek yürek olmak gerekmektedir” denildi.
KALKIŞMA MI, DARBE GİRİŞİMİ MİYDİ?
15 Temmuz gününü çok iyi hatırlıyorum, böyle bir kalkışmanın olacağını artık ihtimal vermiyorduk, birçok insan da benim gibi düşündüğü için, televizyondaki görüntülere önce inanamamıştık. Kalkışma kesinleşince, büyük oğlum baba gün bu din ve vatan bahsi diyerek bizi harekete geçirdi, bir de kurban adadı.
O şaşkınlık içinde yollara çıktığımızda bir kısım vatandaş petrole, bir kısmı markete, bir kısmı ise evinde oturmayı tercih etmişti. Biz iki oğlum ile birlikte yukarı Kervan Pastanesi önüne geldiğimizdi vatansever halkımız ellerinde bayraklarla bu kalkışmayı protesto ediyordu. Onların alınlarından öperim. Nitekim Şeker Dere’ye vardığımızda binlerce vatandaş orada heyecanlı gecede nöbet tuttu. Benim en dikkatimi çeken ise yaşlı bir ninemiz olmuştu, sakattı ama koltuk değnekleri ile o yollardaydı. İşte bu ruhtu bu devleti ayakta tutan dedim kendi kendime. Sonrasını biliyorsunuz…
15 TEMMUZ’U KİMLER YAPTI?
Ülkemizde daha önce de darbeler olmuştu, ancak 15 Temmuz kalkışması farklıydı, ABD ve NATO bizim çocuklar başarılı olamadı diye düşündüğünü o gecede Cenab-ı Allah bizlere gösterdi, çünkü kalkışmaya karşı duranlar imanlıydı samimiydi. Hele o Boğaziçi Köprüsündeki bacımızın tek başına darbecilere karşı duruşu, tankın önüne çıkan yiğitler unutulmadı. Ancak gelişmeler dahilinde gördüm ki, emperyalizm çocukları hala oyun içinde oyun kurmaya devam ediyorlar.
Geçen hafta ve bugünlerde birçok yazar bu konuyu ele aldılar, hatta kitaplar da yazıldı. Benim elimde gençlere doküman olsun diye sakladığım 300 sayfalık ulusal ve yerel basından derlenmiş haber, resim ve araştırma yazıları da yer alıyor. Ancak 15 Temmuz’u galiba tam olarak anlayamadık veya anlatılamadı şahsen böyle düşünüyorum.
15 Temmuz kalkışmasını kim, neden, niçin yaptı, galiba sonuçlarını tam ortaya çıkana kadar da gizem devam edecek.
Belli ki, uluslararası bir organizasyon vardı bu işin arkasında, diz çöktürülmek ve böldürülmek istendik. Eğer bu hadise halka tam anlatılmış olsaydı, o zaman ülkemiz gerçek kalkınmayı sağlayacak, özgürlüklerin önü açılacak, zincirler kırılacaktı. İnşallah o günleri de görürüz ümidi ile o dönemde şehit olanları rahmetle anıyor, inşallah böyle hadiselere bir daha karşılaşmayız niyazında bulunuyorum. Ve şu soru ile bitirmek istiyorum yazımı: “BAŞKA FETÖLER VAR MI?”
Kalın sağlıcakla.