Amerika Birleşik Devletlerini hiçbir zaman başkanlar yönetmedi. Onların görevi, sadece rotasında hedefine doğru giden geminin kaptanlığını yapmaktır. Yani ABD’yi bir gemi olarak düşünecek olursak, başkanlar da bu geminin kaptanlarıdır. Derin Amerika'nın varlığını, dünya halklarının selameti için vazgeçilmez gören ve bu sistemin "sonsuz-sınırsız" gücüne iman eden, sözde "teorisyen-akademisyenlere" göre Amerika Birleşik Devletleri dünya denilen geminin kaptanıdır. Kaptan ile kavga edilerek selametle limana varılamaz. Bizim vazifemiz, kaptana yardımcı olmaktır demektedirler. Acıdır ama gerçek maalesef budur. Türkiye’de ve başka ülkelerde, ABD’nin bitmez tükenmez gücü olduğuna inanan, var olan "sistemin" asla hata yapmayacağına şartlandırılmış, sözde yazarlar aydınlar akademisyenler mevcuttur. Kesinlikle bilmemiz gereken ve aslında bu yazınında konusunu teşkil eden bir durum da şudur ki ABD, dünyayı istediği gibi şekillendirmek için "her şeyi" yani aklınıza ne kadar zalimlik, acımasızlık geliyorsa yapar. Hiçbir şeyden de çekinmez, utanmaz, korkmaz. Zaten uyguladıkları vahşet ve izledikleri siyaset ile anlattığım hususlarda şakalarının olmadığını herkes biliyor. Bu yazıda anlatacağım önemli konu ise, iki yönlü neden her istediklerini yapabiliyorlar ve uygulamalarını dünya kamuoyuna nasıl şirin veya gerekliymiş gibi gösterebiliyorlar? Yani onların adına bu başarının sebebi nedir? Dünya halklarının içinden seçtikleri, yetiştirdikleri, imkân verdikleri piyonlar Kendi insanlarına şunu vaaz ediyorlar: "Onlara (Aslında genişletebiliriz. Onlara dedikleri, genellikle ABD, İngiltere, İsrail ve Vatikan’dır) milimi milimine uymadıkça katiyen onların gönüllerini alamazsınız.” Bu cümlenin altını doldurmak için de satılmış piyonlara kitaplar yazdırırlar; filmler yaptırırlar ki gönüller ve beyinler "onların" adına işgal edilmiş olsun. Bunun sonucunda da yapılan her türlü zalimlik kanunsuzluk gözlere ve gönüllere "şirin-sevimli" gelsin; yani itiraz edecek kimse kalmasın. Amerika Birleşik Devletlerinin iç siyasetini, ekonomi politikalarını ve uluslararası ilişkiler ile ilgili kararlarını "kimler" belirliyor ve bu alınan kararlar nasıl insanlara dikte ettiriliyor? Esas sorulması gereken soru bu. ABD de hepimizin bildiği gibi başkan, onun danışmanları ve senato var. Bu soruya muhatap olan ve konuyu bilmeyen insanlar ise, haklı olarak diyebilirler ki; “Tabii ki ABD’yi başkan ve var olan kurumlar yönetiyor. Dünya siyasetini de onlar belirliyor,” diyeceklerdir. Ancak durum hiçte böyle değildir.
Orada var olan "göz önünde ki" kurumlar sadece göstermelik olarak vardır ve insanların seyrettiği vitrinler kadar değerli ve önemlidir. Amerika Birleşik Devletlerini ve onun dünya siyasetini, her daim yani kuruluşundan beri var olan "Sistem" veya bazı yazarların da dediği gibi "üst akıl" idare edip belirlemektedir. Peki, bu sistem veya üst akıl denilen oluşumun içinde ne var? Sistemin bizatihi kendisinin ismi nedir? Ne gibi yapılanmalardan (yani örgütlenmelerden) oluşur? Bu belki de bu yazının en önemli sorusu. Kendilerini aydınlanmışlar diye isimlendiriyorlar (İlluminati). Sistemin içerisindeki yapılar ise Sion Tarikatı, Tapınak Şövalyeleri, De Molay, Ahit'in Çocukları vs. gibi gizemli cemiyetlerdir.
(DEVAM EDECEK)