Pek kıymetli dostlarım; Aslına bakarsanız bu konuda yazmayı hiç düşünmüyordum, ta ki Mahir Ünal’ın “Belediyeciliğin ustası Kahramanmaraş’a aday oldu” sözleri üzerine görüşlerimi sizlerle paylaşmaya karar verdim.
Kahramanmaraş kadim tarihi ile Anadolu’nun en müstesna yerlerinden biridir. Bulunduğu coğrafya itibarıyla da farklı insan tiplerini bünyesinde barındırır.
Elbistan, Afşin ve çevresi üç yüz yıla yakın Dulkadiroğlu Beyliğinin idaresi nedeniyle kendilerini çok fazla Maraşlı saymazlar. En büyük amaçları Elbistan’ın il olmasıdır, lakin bu olmayınca şehrin kaderi ile ilgili hem siyaseten hem de bürokraside söz sahibi olmak isterler.
Andırınlılar coğrafi yakınlık nedeniyle hem ticari hem kültürel olarak Adana ya yakınlık duyarlar. Çoğu Andırınlı bu duygusunu” Adanalılıyık” diye dışa vururlar.
Pazarcıklılar da tıpkı Andırınlılar gibi Maraş’tan ziyade kendilerini Antep’ e daha yakın hissederler. Alışveriş için genellikle Maraş yerine Antep’i tercih ederler.
Kala kala Maraş’a bir tek Türkoğlu kalır. Her ne kadar Türkoğlu halkı kendini Maraş’ın has ilçesi gibi görse de bu defa devreye Maraş’ın zadeleri girer. Tıpkı mevcut Başkan Erkoç’ta olduğu gibi.
2014’te uğraştılar ama güçleri yetmedi. Şehrin büyük sanayicileri devreye girdi ancak Erdoğan’ı aşamadılar.
Ancak yıl 2018, o gün beceremediklerini o güne göre siyaseten daha da güçlenen Mahir Ünal eliyle gerçekleştirdiler. Her ne kadar zatı muhterem birlik ve beraberlikten bahsetse de ben bir Türkoğlulu olarak bunu Elbistan’ın Kahramanmaraş siyasetinde etkin olması olarak değerlendiriyorum.
Belediyeciliğin ustası aday oldu açıklamasının biraz izaha muhtaç olduğunu söylersem yanlış bir ifade olmaz herhalde.
Belediyecilikle ilgili ülkemizde ustalık belgesi veren bir kurum yoktur bildiğim kadarıyla. Ak Parti Kahramanmaraş Büyükşehir Belediye Başkan adayı Hayrettin Güngör’ün belediyecilikle ilgili birikimi olsa olsa İçişleri Bakanlığı bünyesinde kontrolör olarak belediyelerin hesaplarının incelenmesi ile belediyeler birliği adlı kurumun(belediyecilikle direk değil, endirek ilgili, icracı değil, iştişari bir kurum) genel sekreterliği görevinden ibarettir. Belediyecilikle ilgili böyle bir geçmişi ve birikimi olan bir şahsiyeti şehrimize belediyecilikte usta diye tanıtmak bence en hafifi ile bu şehrin insanı ile alay etmektir.
Futbolda bir tabir vardır”Antreman değil, asıl olan maçtır”diye. Yani değerli dostlarım, sayın Güngör bir çok antreman yapmış ama hiç maça çıkmamış, ve biz bu kişiyi yıldız oyuncu diye taraftara tanıtıyoruz.
Gelelim bu olayın başka bir açıdan değerlendirilmesine.
Çocukluğum ve gençliğim Gaziantep’te geçti. Gaziantep çok daha önceden büyükşehir statüsü kazanmıştı. Kurumsal olarak yerli yerine oturmuş bir kurum olarak 2014 yılında eski bakan Fatma Şahin’i belediye başkanı olarak seçtiler. Aynı yıl Kahramanmaraş Büyükşehir Belediye başkanı olan sayın Erkoç ise bir yandan kurumsal yapılanma ile uğraşırken bir yandan bürokrasideki acemiliğini gidermeye, diğer yandan da Gaziantep’in iki misli büyüklüğündeki bir coğrafyada hizmet üretmek için çabalıyordu. Hala da sık sık Gaziantep’e gidip geliyorum. Doğrusu çok merak ediyorum sayın Fatma Şahin neyi daha iyi yaptı da koltuğu tartışmaya açılmazken, Erkoç neyi eksik yaptı da belediyeciliğin ustasını getirmek zorunda kaldık.
Bunun bir çok nedeni var ancak asla belediyecilikle ilgili başarı-başarısızlık değildir.
Bazı insanlar daha doğarken şanslıdır, eski tabirle şansları dişidir. Sayın Şahin muhtemeldir ki Erdoğan’a Erkoç’tan daha yakındır. Erdoğan’ın kadın belediye başkanı hassasiyetinin de önemli bir rolü olsa gerek. First Lady’in yurt dışı gezilerde ona eşlik etmesi muhtemeldir ki Türkiye Belediyeler Birliği Başkanlığına getirilmesinde önemli bir etken olmuştur. Ancak tüm bunların ötesinde her türlü zorluğa rağmen belediyecilik alanında bana göre daha başarılı olmasına rağmen Fatma şahin’in gittikçe popülaritesinin artmasına mukabil, Erkoç’un Maraşlının gözüne girememesinin en önemli nedeni iki şehir insanının sosyolojik olarak farklı bakış açılarına sahip olmasıyla alakalıdır.
Gaziantep ile Kahramanmaraş iki komşu il olmasına rağmen tıpkı Avrupa ile Türkiye arasındaki fark gibi birbirinden farklıdır.
Geçen gün İngiltere de ikamet eden yeğenlerimle sohbetimde İngilizlerin en önemli özelliğinin her ne şartta olursa olsun ülkelerinden şikayetçi olmadıklarını, bu durumun genelde Avrupalının ortak bir anlayışı olduğunu söylediklerinde aklıma Gaziantepliler geldi. Gaziantepliler de tıpkı Avrupalılar gibi değerlerine sahip çıkıyorlar, biz Kahramanmaraşlılar ise aynı Türkiye gibi her yerinden bir ses çıkıyor. Hep memnuniyetsiz, kimse bir hemşehrisinin başarılı olmasını istemiyor. Siyasi manipülasyon Gaziantep’te olumlu manada hayata geçerken bizde ise tam tersi olumsuzluk bir anda tüm şehre hakim oluveriyor.
Bu yazı ile amacım mevcut başkanı savunmak değil. Çünkü onu savunacak en son kişi herhalde ben olurdum. Bunu da ileride uygun bir vakitte sizlerle paylaşırım. Benim amacım doğruların her halükarda söylenmesi. Yoksa Erkoç’u savunacak bir çok makam verdiği kişi, gazeteci, ya da etrafında hiç eksik olmayan yalakaları vardır.
Umarım meramımı doğru anlatabilmişimdir,
Tekrar görüşünceye kadar Allah’a emanet olun.