Hece Taşları Dergisini takip eden okuyucular, içeriğinde milli,derinliği olan,  güzel yazı, şiir ve makaleler okuyorlar. Emeği geçenkardeşlerimize teşekkür ediyoruz. Bu dergimiz geçen yıl(2006 sayısında) KemalTahir eserlerinden alınan, doğu ve batı toplumlarını, Osmanlı’nın yıkılışnedenleri ile ilgili önemli bir makale yayınlanmıştı. Arşivimi almıştım, kaynakolarak gerek oldu, hatırlarsınız dünkü yazımda İbn-i Haldun’undevletlerin ömürleri var, doğar, büyük ve ölürler” tespitiniyazdığımda, bir okuyucum Osmanlı’nın yıkılış nedenlerini sordu. Belki, onunsorusuna cevap olabilir diye düşünerek, bu günkü yazımı kaleme aldım. KemalTahir şöyle bir tespit yapar; “Batı’da ve Doğu’da farklı devletlerin ortayaçıkması, toplumların farklı olmasından ileri geliyor. Batı toplumu sınıflıdır.Doğu toplumunda sınıf yoktur.” Bu fark, Osmanlı Devletini oluşturan en önemlifaktörlerdendir. Söz Osmanlı İmparatorluğu’na gelince, Kemal Tahir’in temeltespitlerine kulak vermek gerekir: Dönemin koşullarına göre, OsmanlıDevleti’nin bir imparatorluk olarak 600 yıl varlığını sürdürmesinin nedeninisorularla sorguluyor:

İMPARATORLUĞU NE BÖLER

“İmparatorlukları ne böler ne eritir? Soylu rakipler mi? Sorununcevabı uzundur, sebepleri de geniştir. Yazıdan okuduğum kadar raiye(Tanzimat’tanönce, Osmanlı İmparatorluğu’nun Müslüman olmayan uyruklarının oyunları.), kendiailesi en önemlisi de adaletten uzaklaşma gösteriliyor. Özetle ailerin yönetimimüdahalesi, kayırmacılık, müslüman halkın dışındakilerin oyunları ve dediğim gibibir de adaletten uzaklaşma. O bölümü aktarayım; “Padişah her çiftçiye onunişleyebileceği kadar toprak verir. Büyük toprak ağalarının oluşması mümkündeğildir. Geriye zengin olmak için ticaret kalıyor. Ticaret, Osmanlı ahlak vetöresinde üçüncü sınıf bir iştir. Her şeye rağmen ticarete, esnaflığa girişenreaya, zamanla insafsız, kıyıcı, hırsız olup para kazanır, daha sonra datefeciliğe başlayıp karun olursa, hemen saraydan kethüdalık verilip askerisınıfa geçirilir: Yani hayatı padişahın iki dudağı arasına… “Geriye bir tek şeykalıyor” diyor Kemal Tahir, imparatorlukları parçalayan: Zulüm veadaletsizlik… Osmanlı’da adalet uygulamasının, devletgörevlilerince eksiksiz yapılmasını zorunlu kılan bir yönetim formülü ortayakoyulur. Daha önce askeri sınıfa girip yönetici olanların, padişahın iki dudağıarasında hayatı olan kişiler olduğu söylendi. Bu yönetici kadrodan,hayatlarının devamına karşılık padişahın istediği tek şey var: Adalet.

SİSTEMBOZULDU                                          

Peki Osmanlı’da düzgün işleyen bu sistem nasıl bozuldu: Batı’daburjuva sınıfı oluştukça, kilisenin doğmaları (nass) yerine akıl ikame edildi.Hıristiyanlığa dayanan altrüist ahlak yerine egoist ahlakın gelmesi, batıtoplumunda bireyciliğe dayalı gelişmeyi sağladı. Osmanlı, bu durumu farketti.Ancak kendine yakıştıramadı egoist ahlakı. Bir bakıma, iflas etmek üzere olannamuslu mahalle bakkalına “iflastan kurtulmak istiyorsan kerhane aç” diyordubatı. Onurlu Osmanlı, insan eti yiyen yamyam olmayı onuruna yediremediği için,benimseyemedi egoist ahlak düzenini. Batı devlet/ insan tipi ile Osmanlıdevlet/ insan tipi arasındaki çatışmanın acı sonucunu tespit ediyor KemalTahir: “Osmanlı için batılıya benzemek, cezanın en büyüğü idi.Kendisine zina önerilen namuslu bir kadının, kendini kaldırıp uçurumdan atmasıgibi,Osmanlı da kendini tespihe, ibadete verdi. Ve Tanrı’nıngünahlarını bağışlayıp, canını “batılı” zenginlerden kurtarmasını beyhudebekledi. İronik bir bitiş.” “Bir kristalle taş çarpışmış, taş kristali kırmış:Taş mı değerli, kristal mi?” Evet, bu sorunun cevabı da siz okuyucularımdasaklı galiba..

Fakat, Kemal Tahir’in bu görüşünün üzerinde bir kısadeğerlendirmede ben yapmak istiyorum. Milletleri ayakta tutan,yetişmiş insan gücüdür(kalifiye deniyor). Eğitim sistemi bu bağlam da çokönemlidir. Bizde aynı sıkıntıları yaşamak istemiyorsak. Ailedenbaşlayarak, milli ve değerlerimizle örtüşen bir eğitim modeline dönmekzorundayız. Siz sistemi iyi kurduğunuzda, yukardaki sorunlar yaşanmayacaktır.Tartışabiliriz. Kalın sağlıcakla.