Yaklaşık iki aydır, Ağız ve Diş Sağlığı Hastanesine tedavi için gidip geliyoruz. Dikkatli gözlerle vatandaşa yapılan hizmetleri gözlemledim. Allah devletimize zeval vermesin diyen birçok vatandaşa rastladım. Bu arada kendi doktorum ve öğrencim Ahmet Paksoy yavrumuza da ayrıca teşekkür etmek isterim. Evet, bu girişten sonra, Ağız ve Diş sağlığı konusunda, edindiğim bilgileri paylaşmak isterim. Özellikle implant konusunda dikkat etmeleri gerekiyor. Neden mi? İşte cevabı. Geçen hafta hemşehrim Abdurrahman Dilipak “ Namuslu insanlar, namussuzlar kadar cesur değilse” başlıklı yazısında, bu konuda detaylı bir yazı kaleme aldı. İsterseniz önce okuyalım, sonra yorumumuzu yapalım. “Yaş gelmiş 70’e, çene kemiğinin güçlendirilmesi gerekmiş. Ama kemik tozu diye piyasada satılan tozların nerede ise tamamı domuz kemiğinden. Sığır kemiği tozu da sadece birkaç batılı ülkelerce üretiliyor ve bu ülkelerde de daha çok “Koşer” olması dolayısı ile daha çok Yahudi hekimler tarafından kullanılıyor. Bu durum doktorum Talat Buğur’a dert olmuş olacak ki, konuyla ilgili detaylı bir çalışma yapıyor. Çarpıcı bir takım bilgilere ulaşıyor. Talat Buğur, daha önce de TÜBİTAK desteğinde implant üretmiş, ihracat yapıyor. Çene kemiği tedavisinde, daha doğrusu kemik takviyesi için kullanılan kemik tozunun Türkiye’ye yıllık maliyeti milyar dolar. Buğur, TÜBİTAK desteği ile bir ARGE yapıyor ve sığır kemiğinden yerli kemik tozu üretimi gerçekleştiriliyor. Projeye Cumhurbaşkanı ve borsa başkanı destek veriyor. Bilmiyor ki, birilerinin ballı ticaretine çomak sokmuş oluyor.. Bakın, ameliyatla alınan organ ve dokuların imhası için, cerrahi müdahaleden başlayarak imha aşamasına kadar özel torbalar kullanılıyor. Peki, bu torbaları kim nerede üretiyor. Bu işin içinde, arkasında kimler var, bu para nereye gidiyor? Bu işin kârı bir terör örgütüne gidiyor olabilir mi? KEMİK TOZU DEYİP GEÇMEYİN “Kemik tozu” deyip geçmeyin. İşin bir manevi boyutu var. Bir de ekonomik boyutu. Devlet eli ile garantili bir soygun düzeni kurulmuş.. Bu çarka çomak sokanlar hakkında birileri devreye girerse şaşmamak gerek. Bu işleri kim yaparsa yapsın, bu bozguncular, iktidarda kim olursa olsun, onlara yakın birileri üzerinden yaparlar bu tür işleri.. Ve bu müdahaleler de bu çevreler üzerinden yapılır.. Bunların medya da, bürokraside, meslek odalarında, STK’larda da adamları vardır. Sahi, neden meslek odaları bu konuya hiç eğilmezler.. Üniversitelerin neden bu konuda sesleri çıkmaz? Basın pek bu işleri gündeme taşımaz? Buğur, önümüzdeki günlerde, Megatron ve RF Jeneratörü ile bu kemikleri hücre zarı yırtılmadan kurutmayı ve öğütmeyi deneyecek.. Türkiye bu konuda yeni bir ihracat kapısı açacak. Geçen gün hacamat ve sülük tedavisi için Suat Arusan’ı ziyaret ettim. Yine diş dolgularında kullanılan “Amalgam”ı konuştuk. Dünyadaki tıbbi sülüğün % 80’inin Türkiye’de olmasına rağmen, hâlâ sülük havzalarının tesbit edilmediği ve bu bölgelerin koruma altına alınmamasını konuştuk. Zor olan bazı şeyler oluyor da, çok basit bazı şeyler neden olmuyor anlamak zor. Geleneksel tıp alanı da zorlaştırılan bir başka alan mesela.. Bakın, namuslu insanlar, namussuzlar kadar akıllı, dürüst ve cesur değilse biz bu savaşı kaybedebiliriz. TAKDIM İŞTE Dilipak yazısının sonunda şunları yazmış; “ Şu kemik tozu işine taktım. Bitmiş bir projenin hayata geçirilmesi konusunda, Cumhurbaşkanımızın iradesine rağmen hayır diyebiliyor. Bakın, kemik tozu diş hekimliğinden ortopediye, beyin cerrahisinden omurilik cerrahisine kadar kemikle ilgili alanlarda kullanılan bir materyal.Kemik tozu pazarı dünyada 2.35 milyar dolardır. Bu pazarda Türkiye’nin payı % 0’dır. % 100 ithaldir. Hayvan kaynaklı üretimin % 95’i domuz kaynaklıdır. 2015 yılında SGK bu ürüne 135 milyon TL ödemiştir. Özel sektör dahil edildiğinde bu rakam 200 milyon TL civarındadır. Son 10 yılda Türkiye, 1 milyar dolarlık kemik tozu ithal etmiştir…” Evet yazı uzayıp gidiyor, bende diyorum ki. Özellikle şu mübarek günlerde bu konulara dikkat etmek gerek. Kahramanmaraş’ta durum nedir? Bunu Diş Hekimleri açıklarsa memnun oluruz. Ancak son söz şunu söylemek isterim. Hekimlerimiz kendini geliştirmeli ve kendi sağlık sektörümüzü canlandırmalıyız. Kalın sağlıcakla.