Bugün Cuma ve biz Müslümanlar bugünü bayram kabul ederiz,çünkü af günüdür. Tabi bugünü önemli kılan sebeplerden birisi de Cuma Namazı vebu namazda okunan hutbelerdir. Hutbe deyip geçmemek gerek. Bu derslermilyonlarca kişiye ulaşıyor ve toplum üzerinde çok önemli etkileri olmaktadır.
Şahsen kendim, hutbe konuları evde çocuklarımla dapaylaşır, değerlendirmeler yaparız. Geçen hafta hutbe konusu, “Aile İçi İletişim Dili” oldu.
Şimdi bu hutbeden kısa bir bölüm aktarıp, sonradeğerlendirmemize geçelim. Hadi Bismillah: “…En sıkıntılı anlarda bile, gönülalıcı bir çift söz aileyi birbirine kenetler. Büyük-küçük her cana saygınınhâkim olduğu bir ailede, rahmet konuşur, şiddet susar. Kadın-erkek her ferdin şefkat kuşandığıbir ailede, ima ile de olsacan yakılmaz, gönül yıkılmaz.
Nitekim Sevgili Peygamberimiz hayatı boyunca kimseyiincitmemiştir. Eşlerine karşı daima anlayışlı, sabırlı, nazik ve hoşgörülüolmuştur. “Mümin bir kimse eşine karşı nefret beslemesin. Onun birdavranışından hoşlanmasa da razı olduğu bir başka davranışı mutlaka vardır”buyurarak bizleri olumluyu görmeye, insaflı olmaya davet etmiştir….
(Şimdi, bu ifadeleri dinledikten sonra, bir Müslüman evdedeğişmiyorsa, öncelikle imanını ve inancının sigortasını bir kontrol etmesigerekiyor!) Devam edelim.
HAYIRLI İNSAN
“Hayırlı bir mümin, hayatın çilesini onunla birlikteçeken, derdine ortak olan, sevincine eşlik eden aile bireylerinin kıymetinibilir. Onların Allah’ın birer nimeti oldukları kadar, aslında emanet deolduklarının farkına varır. Müminolmanın yani “elinden ve dilinden emin olunan kimse” vasfını taşımanınönce ailede başladığını idrak eder.
Hayırlı bir eş, nikâhlanırken verdiği söze sadık kalır.Ahdine vefa gösterir. İyi bir baba, ailesinde adil ve merhametli haliylesevilir. Aile bireyleriyle iyilik yolunda her daim gönül birliği içinde, kolkola, omuz omuza yürür.
Aile içinde huzurve mutluluk, sağlıklı bir iletişimle kalıcı hale gelir. Sevgili Peygamberimiz“Allah’a ve ahiret gününe inanan ya hayır söylesin ya da sussun” buyurmuş,müminlere daima hayrı dile getirmeyi ve hayırlı olanın peşinde koşmayıöğütlemiştir. Bu öğütlerin muhatabı olarak bizlere düşen de güler yüzümüzü,güzel sözümüzü, takdir ve teşekkürümüzü ailemizden esirgememektir.
Acısıyla, tatlısıyla ömür yolculuğunu birliktegeçirdiğimiz ailemizin değerini bir kere daha hissedelim. Eşlerimize veevlatlarımıza karşı müşfik ve nazik olalım. Öfkeyle kalkıp zararla oturmayalım.
İncitmeyelim,incinmeyelim. Aksine her hal ve şartta, herkese karşı merhameti ve faziletikendimize şiar edinelim.
YANLIŞLARIMIZ
Evet, “Huzurlu bir aile, sevgi ve fedakârlıklakurulur.Adalet ve vicdanla ayakta durur…” Yüce dinimiz, aileye ve eşe böylebakıyor. Peki biz nasıl bakıyoruz? Evimizde huzur var mı? Adliye de bilmem kaçaile boşanmak üzere sıra beklemiyor mu? Hatta hileli boşanmalar gazeteleremanşet olmuyor mu? Eşini yol ortasında döven koca haberini daha dün izlemedikmi? Burada bir sorun var. Sorun şu, biz aile olmaya hazırlanmıyoruz. Müslüman olarak dinimizi yeterincebilmiyoruz, eşler arası hukuk, haklardan haberimiz yok.
Ailede cinsellik,ekonomi, sevgi dengesi, saygı, sadakat gibi unsurların aile içini nasıl etkilediğini hesaplamıyoruz, iletişimdilini doğru kullanmıyoruz….
Tabi bu birkültürdür, kültür ise birikim ile olur, büyük aile dağıldı, bu sorunlar ortaya çıkıtı.Gençler ise kendi başlarına ‘evcilik’ (aile oyunu oynuyor), oyuna alışırlarsa ailesürüyor, yoksa mahkeme kapıları çalınıyor.
Burada olan ise,gözümüzün nuru, geleceğimiz yavrulara oluyor. Onlara dağılmış aile çocuklarıdiyorlar onlara ancak bu çocukların içlerinde fırtınalar dinmek bilmiyor.Rabbim evinizde mutlu kılsın.
Hadi kalınsağlıcakla.