Çocuk en büyük eğitimi ailesinden alır. Çocuğu etkileyen üç temel esas vardır. Birincisi ve en önemlisi ailedir. İkincisi bulunduğu çevre. Üçüncüsü de okuldur. Eğer çocuk ailesinden yeterli eğitimi alamaz ise hayata bir sıfır yenik başlar. Çünkü çocuk; temizliği, yeme içme adabını, terbiyesını, güzel söz ve davranışları, konuşma düzenini neticede hayat kurallarını tümünü önce ailesinden alır ve almalıdır.İşte burada önemli olan ailenin bu eğitimi verecek düzeyde olup olmaması baş rol oynar. Erkek çocukları genelde babayı kendisin örnek alır.Kızlarda annelerini. Sürekli bağıran ve küfürlü konuşan bir baba her halde çocuğa iyi bir örnek olmuyordur. Zamanla oda bağırarak ve küfürlü konuşmaya başlayacak. Hatta dayak yiyorsa kendisi de dayak atmayı deneyecektir. Sigara içiyorsa veya içki içiyorsa, çocukta bunu görüyorsa değişik yöntemlerle çocukta onu denmeye başlayacaktır. Anne de aynı pozisyondadır. Hareketlerini, konuşma üslubunu, giyim kuşamını, temizlik kurallarını yerinde ve düzenli yapamıyorsa oda çocuğuna baştan zarar veriyor demektir. En iyi mürebbi evin annesidir. Annenin yerini tutacak başka bir terbiyeci yer yüzünde mevcut değildir. Onun şefkati ve terbiyesi tartışma konusu bile olamaz. Burada şu da önemlidir. Anne ve baba güzel bir aile terbiyesi almış olması esasdır. Olduğu kadarını verirsin, olmayanı veremessin. İkinci etmen çevredir. Çocuğun yetiştiği çevre ahlaken çürümüşse çocukta elbette o ortamdan güzel şeyler alması biraz zor olacaktır. Aile bunu da hesaba katmak zorundadır. Üçüncüsü: Birazda daha çok önem arzeden etmen, çocuğun geleceğini iyi veya kötü yönde belirleyen, bir bakıma çocuğun geleceğine yön veren kurumlar okullardır. Kaliteli bir eğitim elbette çocuğu olumlu yönde yetişmesine katkı sağlayacaktır. Gayretli ve kendi branşında başarılı bir öğretmen elbette öğrenciye büyük katkısı olacaktır. Salla başı, almaaşı, veya gün geçsin para gelsin, kabilinden bir öğretmen çocuğa pekte katkısı olacağı düşüncesinde değilim. Son zamanlarda eğitime büyük darbe vuran bir konu müşahede ediyorum. Ailelerde aşırı şımartılmış bir nesil görüyorum .Çocuklar adeta büyükleri esir almış durumda. Aman ne isterse verin, ne yaparsa karışmayın, kızmayın, sert davranmayın, tabi bununda bir ölçüsü var. Çocuk adeta evde baş komutan ve aileyi esir almış durumda. Bu çok tehlikeli ve kötü bir gidişat.Çocuk öğretmeni hiç tınmıyor. Olmadık yaramazlığı yapıyor. Biraz sert konuşsan bana bağıramassın, veya kulağından tutsa hemen şikayete gidiyor. Hatta mili eğitime şikayet diyor. Öğretmen adeta nerdeyse çocuğun elinde oyuncak olmuş. Bu yüzden emekliliğini iple çeken öğretmen arkadaşları tanıyorum. Bu konu eğitime ciddi zarar veriyor. Buna bir sınır getirilmesi lazımdır. Şahit olduğum bir olay var. Cidden üzücü. Aşırı şımarık bir öğrenci öğretmen bir gün kulağından hafifçe tutmuş yapma çocuğum, evladım sana hiç yakışmıyor diyor. Hemen çocuk gitmiş annesine. Annesi bir hışım la okula geliyor. Öğretmeni çağırıyor. Çocukta yanında Bağırıyor öğretmene nasıl sen benim çocuğumun kulağını tutarsın. Şimdi bu pozisyonda o öğrenci o öğretmene ne kadar saygı duyar. O öğretmen öğrencilerine ne kadar faydalı olabilir. Adeta aşağılanmış bir öğretmenin siz okuldaki ruh halini düşünün artık. İnanın bu gibi çok örnekler var. Benimde başımdan geçti. Halk diyor ki , okul çoğaldı ama eğitim zayıfladı.Öğrenciler çok saygısızlaştı. Toplum bunun farkında. Burada asıl hata ailelerde. Çocuğun taleplerinde sınır yok. Yukarda da ifade ettim, çocuklar aileleri esir almış durumda. Allah Resul’ü “ Ana baba çocuğuna güzel terbiyeden daha büyük bir miras bırakamaz “ buyurmaktdır. Ana baba bunun şuurunda olması lazım. Yoksa bu işin halledilmesi çok zor olacaktır. Bunun çözümü şu an nasıl olur onu da bu işin uzmanlarına havale ediyorum. Rabbim sağlıklı ve sağlam bir aile yapısını bizlere nasip eylesin. Allah’a emanet olun.