Önceki gün bir okuyucum ve aynı zamanda ağabeyim sosyal medyadan iki videoyu benimle paylaştı. Önemsedim, sonuna kadar izledim; sonra oturdum ve düşündüm. Bu videolar neyi amaçlıyordu? Kendi kendime sordum ve cevap bugünkü yazmama sebep oldu.

Dolayısı ile bugünkü yazımda “Algı Operasyonları ve Sosyal Medya’nın Gücü” Var mı? Sorusunun cevabını birlikte arayacağız. 

Peki algı operasyonu nedir?

Bu kelime biliyorsunuz sosyal medyanın güçlenmesi ile ortaya çıktı. “Var olan ya da yeni oluşturulan bir düşüncenin insanlara aşılanması, kabul ettirilmesi” Şeklinde tanımlanıyor. Bu düşünce bilinç düzeyinde empoze edilebileceği gibi bilinç altına da empoze edilebiliyor. Az açalım:

 “ Medyanın, siyasetçilerin ve büyük şirketlerin planlı bir şekilde insanları baskı altına alarak; yaşayış tarzlarını, düşüncelerini, hatta inançlarını hedef alarak insanlar üzerinde oynadığı oyun!” diyebiliriz ki algı operasyonunu kim düzenlerse düzenlesin bunun oluşumunda en büyük rol medyaya ait.

Tabi bu işi profesyonel yapanlar da var. Yapılanların tamamen zararlı olduğunu söylemiyorum, faydası da var ancak zararları daha çok, yani niyetler bozuk gibi geliyor

Hucurat Suresi(6. Ayet) der ki: “Ey inananlar, buyruktan çıkmış biri, size bir haber getirdi mi doğru, yahut yanlış veya yalan olup olmadığını araştırıp iyice bir anlayın, yoksa bir topluluğa, bilgisizlikle bir kötülükte bulunur da yaptığınıza nadim oluverirsiniz.

Bu nedenle okuduğumuz, izlediğimiz ve dinlediğimiz bütün haber ve yorumları mutlaka düşünce süzgecinizden geçirmeniz gerekiyor.

Çünkü algı operasyonunda iftira, yalancılık, abartı, alçatma gibi hedefler yer alıyor; uluslar arası boyutu bile var…

SOSYAL MEDYA’NIN GÜCÜ

Algı operasyonlarını yapanlar genelde sosyal medyayı kullanıyorlar. Yazılı, görüntülü, işitsel hatta ilanlarda bile algı operasyonları görülüyor.

Yani reklama harcanan paralar nedendir? Düşünmek gerek.

Veya bir insan niye gazete çıkartır?

Sosyal medyayı abartılı olmadan kullananlardan birisi de benim. İzleyenler bilirler genelde güzel sözler, ayet ve hadisler paylaşırım, birde köşe yazılarımı atarım. Amacımı yukarda ifade ettim, tekrarlamaya da gerek yok.

Şunu söylemek istiyorum;  İnsan zerre kadar iyilik yapsa, zerre kadar kötülüğe bile aracılık etse hesabını mutlaka verecektir. Bu inananlar için geçerlidir ve bizler bu nedenle yaptığımız her işte ilahi rızayı hesaba katıyoruz. Eksiğimiz varsa affına sığınırız, bilerek değildir…

Öyle ise algı operasyonlarını biz Müslümanlarda yapabiliriz, toplumu iyiğe güzelliğe yönlendirme adına tabi ki! Mesela düşmana güçlü görünme adına bu yapılabilir.  

BİZİ YÖNETMELERİNE İZİN VERMEYELİM.

Sonuç, “Biraz iddialı olacak belki ama algı operasyonunu iyi yönetebilirseniz bilin ki bir ülkeyi kolayca yönetebilirsiniz. Çünkü insanları istediğiniz şeye inandırabilirsiniz. Yapmanız gereken insanların istediğiniz şeyi düşünmesini sağlamak. Bu düşüncenin asılsız olması, mantık dışı olması hiç önemli değil yeterki siz düşünmeyen insanları o düşünceye inanacakları bir forma sokun ya da düşünceyi onların inanacakları formatta önlerine koyun. Gerisi çorap söküğü(Kay. Emekçi Yazar)

Bu tespiti kısmen kabul ediyorum ancak okuyan ve tefekkür eden toplumlar için bu geçerli değildir. Şöyle ki, basiretli insanları kimse aldatamaz! Yani algı operasyonları ancak düşünmeyen, bilinçsiz toplumlar için geçerlidir…

Fakat karşımızdakiler öyhe hafife alınır cinsten değil ve onlar için her yol mübah; dolayısı ile bizi yakından takip ediyorlar ve bir yere kanalize etmeye çalışıyorlar.

Bize düşen kalp ile aklımızı harekete geçirip, iyi ve kötüyü birbirinden ayırmaktır. Bunu da ancak araştırmalar sayesinde yakalayabiliyoruz. Hatta bazen çok bilenler bile aldanabiliyor!!!

Peki kalın sağlıcakla.