Adalet mülkün temelidir sözünü duymayanımız yoktur. Songünlerde avukatlıktan hakim ve savcılığa ataması yapılanlarla ilgili torpiliddiaları medyada fazlasıyla yer aldı. Konunun gündeme gelmesi Danıştaybaşkanının kızının söz konusu olmasıydı. Muhalefet, adalette adaletsizliğetepki gösterdi. Bir çok köşe yazarı yapılan atamaların etik olmadığını dilegetiren yazılar yazdı. Bütün bu iddialara karşı ise HSK başkanı yapılan atamadabir yanlışlık olmadığını, atamanın sadece Danıştay başkanının kızı ile sınırlıolmadığını, Yargıtay’da boş buluna tetkik hakimliği kadrosuna 27 atamayapıldığını, Yargıtay tetkik hakimliğinin ağır iş yükü ve kariyer için uygungörülmediğinden talep edilmediğini, bu nedenle ancak bu şekilde bu kadrolaraatama yapabildiklerini söyledi.

Yani sayın başkan şunu söyledi: Boşuna konuyu oraya burayaçekmeyin, yapılan işlemde herhangi bir hukuksuzluk yok. Eyvallah, kabül yapılanişlem kanuna, kitabına uygunda vicdanınıza da uygun mu?

Değerli dostlar, olayın bir çok farklı yönü var. Yargıtayyerelde görülüp temize gönderilen davaların karara bağlandığı yüksek mahkeme.Tetkik hakimliği ise kararı verecek hakim ya da hakimler adına dosyayı tetkikeden, bir tür ön hazırlık aşamasında görev yapan hakimler. Ben sıradan birvatandaş olarak şöyle düşünmez miyim, hiçbir hakimlik tecrübesi olmayanbirisinin tetkik ettiği ve aleyhime olan bir kararda “Şeriatın kestiği parmakacımaz” der miyim?

Varsayalım ki ben Danıştay başkanıyım. Kızım hakim olmakistiyor. Yalnız taşrada görev yapmanın ne olduğunu ne o, ne de ben bilmiyorum.Muhtemelen kızım Ankara da büyümüş ve bundan sonrada Ankara da yaşamak istiyor.Kızıma; Bak kızım hakim olmak istemene bir şey demem, yalnız yarın atamanyapılıp Anadolu’nun ücra bir iline tayinin çıkarsa benden Ankara’ya tayin içinyardım isteme. İşgal ettiğim makam nedeniyle ben böyle bir isteğine yardımcıolamayacağım gibi karşı da çıkarım derdim.

Olayın başka bir boyutu ise mademki artık Yargıtay tetkikhakimliği için bilgi ve tecrübe gerekmiyor o zaman atamalar yapılırkenYargıtay’da ki boş kadrolarda dahil edilip atamalar öyle yapılsaydı hem budurum yaşanmaz, hem de ihtiyaç üzerine atandıkları ilde hakim açığı sorunudevam etmemiş olurdu.

Ancak ister istemez insanın şeytanın avukatlığını yapasıgeliyor. Acaba Yargıtay’da ki bu kadrolar bilerek mi boş bırakıldı. Günahlarıboyunlarına.

Adalet deyince aklımıza hemen Hz. Ömer (r.a) gelir. Hz. Ömerhalife olduğunda eşlerinin içinden en sevdiğini devlet işlerinde karar verirkenetkiler diye boşuyor. Yok canım diyebilirsiniz. İmam-ı Gazalinin Kimya-iSaadetinde geçiyor. İsteyen oradan bakabilir.

Şeytanın avukatlığını yapmaya devam edelim. Yargıtay’a buşekilde ataması yapılan diğer 26 kişi sıradan kişiler midir, yoksa onlardadevlette sözü geçen muteber insanların yakınları mıdır? Acaba bu imtiyazlıhakimler alıştıkları bu imtiyaz nedeniyle Yargıtay da kısa sürede daha yüksekmakamlara gelebilirler mi?  Bunları bilemeyiz.Herkesi kendi vicdanı ile baş başa bırakıyoruz. Benim derdim mülkün surlarındabu şekilde delikler açılmasın.

Son söz olarak,  nedevletin tepesine ne de yargının tepesindeki isimlere sesimizi duyuramayacağımıbiliyorum. Ben de Anadolu’ nun bu güzel kentinin vekillerine sesleniyorum. Baştaiktidar partisinin sözcülüğünü yapan değerli vekilimiz Mahir Ünal’a, hukukçuvekilimiz Sayın Avukat Veysi Kaynak ve emekli Müftü İmran Kılıç beylere diyorumki; Davası nizam-Alem olanlar böyle şeylere sessiz kalmamalı, annenin, dayının,vs hiçbir imtiyazın söz konusu olmadığı mahşer mizanında sorumlu tutulmamakiçin, sorumluluk sahibi kişiler olarak sorumluluğunuzun gereğini yapmayaçağırıyorum. Birileri küçük hesaplar peşinde koşabilir, bulundukları makamıistismar edebilir, görevlerini layıkıyla yapamayabilir, ülkeyi yöneten kadronunhayallerinden bihaber de olabilir, Türkiye’nin bölgesinde, İslam alemin de vedünyada ki sorumluluğu hakkında bir fikri de olmayabilir. Ya da bu hususlarlahiç ilgilenmeyebilir de.

Fazla söze ne hacet. Adalet beyaz bir mendil gibidir, en ufakleke bile hemen belli olur.

Saygı ve hürmetlerimle arz ediyorum.

Haftaya görüşünceye kadar sağlıcakla kalın.