İlk dünya rekorunu 15 yaşında kıran ve toplamda 46 kezdünya rekoruna imza atan Naim Süleymanoğlu, 50 yaşında hayata gözlerini yumdu.  Çok üzüldük!

1986'da Türkiye'ye ilticası kariyerinin dönüm noktasıolan rahmetli kardeşimizin hayatını geçtiğimiz günlerde bir gazeteden okudum. 

Türkçe konuşmanın yasaklandığı, camilerin kapatıldığı veKur’an-ı Kerim’in basılıp satılmasının engellendiği Bulgaristan’daki baskıdankurtulmak isteyen Naim Süleymanoğlu, kendisi gibi milli sporcumuz olan MehmetAltın'dan Kuran'ı Kerim istemiş.

Gerçek Hayat dergisi yazarı Ersin Çelik, kaleme aldığıNaim Süleymanoğlu'nun biyografisinde  'Mehmet Altına der ki,  Bulgaristan’da şampiyon olmaktansaTürkiye’de çöpçü olmak iyi…

Bu konuya tekrar döneceğim ama önce Kabe’de bir hac farizasısırasında başımdan geçen bir hikaye de bu vesile ile sizlerle paylaşmakistiyorum.

 

KÂBE’DE BİR HATIRA

Yanılmıyorsam 2007 yılıydı, Hac görevimi yapmak üzere Kâbe’deydim.Tabi elimizde fotoğraf makinesi, çevremde ne görmüşsem, resimliyordum.

Şeytan taşlamadan dönerken, karşıdan elinde büyük birTürk Bayrağı bulunan bir hacı gurubu geldiğini gördüm.  İçlerinden biri Türk Bayrağını en öndetaşıyordu. Öyle bir gururla taşıyordu ki,  o dikkatimi çekti.  Sonra yanına varıp, bu bayrak sevgisininhikmeti nedir diye sordum?

Bana Bulgar Türkü olduğunu, yıllardır özgürce TürkBayrağını eline alıp taşımak arzusuyla yanıp tutuştuğunu, şimdi bu fırsatıyakaladığını belirterek; “ Bayraksızlık, vatansızlık, ne demek, sen nereden bileceksinki! Onu ancak, esaret altında olanlar bilir, dedi. Öptü, başına koydu….

Sonra başladı ağlamaya, dönüp bana;

-İnan sevincimden ağlıyorum. Allah’a(cc)  şükrediyorum. Ülkene döndüğünde bunu herkeseanlat, Rabbim kimseyi vatansız etmesin…”dedi.

O tarihten bu yana bu konuyu birkaç defa yazdım. Yazmayada devam edeceğim, çünkü bir insanınözgürce bir bayrak altında yaşaması, gerçekten büyük bir nimettir. Bu nimetinkıymetini bilmek gerek…

 

 

ÖNCE VATAN

 Naim Süleymanoğlu’dabu kardeşimiz gibiydi.  Üç dünya rekoru kırmıştı, üst üste yılınsporcusu seçilmişti fakat buruktu. Özgürlüğü adında ve sanında hissetmekistiyordu. Türk’tü. Baskıya, yasaklara, işkenceye boyun eğmek istemiyordu.

Süleymanoğlu bu nedenle karar vermiş. “Ben Türkiye’yekaçmak istiyorum.” Diyerek öz kardeşlerinin yanına dönmüştü.

Bulgar zulmünden kaçmak için tam 23 bin kilometre yolyapmıştı. Süleymanoğlu sadece kendi kaderini değil Bulgar zulmü altındakisoydaşlarımızın geleceğini ve hatta ülkesini demir yumrukla yöneten TodorJivkov’un da siyasi kariyerini değiştirmişti. Yıllar sonra şöyle demişti Naim:“Türkiye’ye ilticam sayesinde dünya Bulgaristan’da neler olup bittiğiniöğrendi, demokrasinin gelişini hızlandırdı. Kapılar açıldı, büyük göç oldu.”

Bundan sonrasını detaylıca yazmaya gerek yok. Çünkü NaimSüleymanoğlu, bir sporcu olarak kırılması gereken tüm rekorları Türkiye adınakırıp, her seferinde bayrağımızı göndere çekerek kendisi için yapılanlarınkarşılığını fazlası ile ödedi. Turgut Özal’ın büyük vizyonu ve emanetiydi aynızamanda. Ne kadar önemli bir isim olduğunu her şampiyonada ortaya koydu.Türkiye’nin diplomasi başarısının sportif alanda rekorlara dönüşmesinin yanısıra Bulgar zulmüne maruz kalan soydaşlarımızın da yol haritasıydı …”

Şunu söylemek istiyorum, şu anda bölünme, parçalanmasırası değil, bir olma dönemindeyiz. Ayrılık tohumları ekenler, tarih önündebunun hesabını veremezler.

Uyarmak bizden.

Kalın sağlıcakla.