Son yıllarda bilimde o kadar yoğun çalışmalar var ki gelişmeler dudak uçuklatan cinsten. Bunların içinde öyleleri var ki, yok artık denecek hayret veriyor insana…
Örneğin; CIA’den sızdırılan bir videoda, (güç gösterisi yapıyorlar diye düşünüyorum) insan üzerinde yapılan deneyler sonunda beynimizde onların TANRI GENİ ismini verdikleri WMAT-2 geni tespit edilmiş ve bu genin yok edilmesi Afganlı Müslümanların üzerinde denenmiş ve onların ifadesi ile ‘başarılı da olunmuş!’ Bu ne demek, artık Allah’a inanmış iman etmiş bir insan adı geçen genin yok edilmesi ile inançsız hale gelebiliyor.
Bu haberi okuyunca, acaba dedim bu deneyi biz yani rahmaniler inançsız bir insan üzerinde deneseydik, ona iman genini monta edebilir miydik yani inançlı hale getirebilir miydik?
Evet cevabını vermem mantıken mümkün çünkü artık genler kesilebiliyor, hatta yeni gen yerleştirilebiliyor.
Bu yazımda bu alanda yapılan deneyleri, alınan sonuçları, konu ile ilgili çıkan haberleri, yapılan söyleşilerden elde ettiğim bilgileri sizlere yazımda aktaracağım. Ancak bir Müslüman olarak, yani ilmi farz olarak destekleyen bir dinin mensubu olarak eğitim sistemine dikkat çekmek de isterim. Arkadaşlar bizim üniversitelerimiz, bilim insanlarımız nerede. “Hani biz ilim Çin’de de olsa arayacaktık! Sorunun bizim eğitim sistemimizde olduğunu söyleyerek devam edelim.
İLİMDEN UZAKLAŞAN, ALLAH’TAN(CC) DA UZAKLAŞIR
Şu anda dünya yapay zekâ, genetik mühendisliği ve moleküler biyoloji, şirketlerin kontrolünde!
Bilimi kontrol eden devletler değil şirketler! Ve bu şirketler sadece bilimi kontrol etmiyor, tüm dünyanın siyasetini de ekonomisini de ulaşım sektörünü de gıdayı da, silah sanayini de kontrol ediyorlar.
Şunu unutmayalım: “Bilimi kontrol eden dünyayı kontrol eder!” Dediğim gibi zaten elde ediyorlar. Sık sık tekrar ederim, Bediüzzüman bu tespiti yüz yıl önce söylemiş, ahir zamanda belagat (güzel hitap) önce çıkacak ve bilimi kontrol edenler, gücüde elinde bulunduracaklar!”
Neden?
Yusuf Kaplan diyor ki: “Bilim, çağımızın ayartıcı sahte yeni dini! Bilim deyince akan sular duruyor çünkü.“Bilim düşünemez” demişti büyük düşünür Heidegger. Bilim nesneler arasındaki ilişkiler konusunda açıklama yapabilir sadece. Nesneler arasındaki ilişkileri anlamlandırmaz bilim. Anlama ve anlamlandırma işi, düşüncenin ve felsefenin işi.
Cins ve anarşist bilim felsefecisi Paul Feyerabend’in kışkırtıcı tanımlamasıyla “kutsal bir ineğe dönüştürülen bilim”, hem dünya üzerinde hâkimiyet kurmanın, kapitalizmi palazlandırdıkça palazlandırmanın, azmanlaştırdıkça azmanlaştırmanın, kitleleri ise ayarttıkça ayartmanın yegâne elverişli aracı ya da Nietzsche’nin deyişiyle “laik kilise”si çağdaş dünyanın.” Eyvallah!
GEN KLONLAMASI
Bakınız Türkiye Parazitoloji Dergisi, (2008) Gen Klonlama konusunda Salih KUK, Ahmet ERENSOY’un birlikte yayınladıkları makalelerinde (Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesi, Parazitoloji Anabilim Dalı) özetle der ki: “Gen klonlaması çalışmaları bugün çok çeşitli amaçlar için genetik ve biyolojik araştırmalarda kullanılmaktadır. (Dikkat buyurun, genetik ve biyolojik diyor! Bu konuyu yarın açacağım)
Bir genin vektöre yerleştirilmesi ve bu vektörün bakteri hücrelerine transformasyonu sonucunda hücrelerin bölünmesi sırasında vektörün de içerdiği genin birçok kopyasını oluşturması işlemine gen klonlaması adı verilmektedir…Gen klonlaması çalışmalarında plazmitler kullanıldığında, klasik olarak genler genomik DNA veya mRNA’dan izole edilerek Polimeraz Zincir Reaksiyonu (PZR) ile çoğaltılmakta, gen ve genin yerleştirileceği plazmit bir veya daha fazla enzimle kesilerek in vitro şartlarda genin plazmite yerleştirilmesi sağlanmaktadır…”
Demek ki gen klonlanıyor, kesiliyor, dikiliyor. Yani adamlar, insan genini bile değiştirecek ve çoğaltacak durumu gelmiş, tanrılık iddiaları var bunun için aşı olurken çok düşünmeniz gerekiyor.
Şimdi Opr. Dr. Kaan Karaman’a bir kulak verelim: “Gen terapisi” dediğimizde insanların kafasında tehlikeli bir şey etkisi yaratmıyor. Terapi iyi bir şey sanıldığı için, gereken etkiyi de vermiyor. Onun yerine gen değişimi veya gen bozulması desek daha etkili olurdu!” Gelin biraz akledelim!