Rabbül Alemin Kur’an –ı Hakiminde namaz kılanlar için “ yüzlerinizi doğuya ve batıya çevirmeniz iyilik değildir”. Namazda esas maksat, namazın ruhuna uygun davrana bilmektir. Yani; Kıldığımız namaz bizi kötülüklerden alı koyamıyorsa, hal ve hareketlerimizde bir iyileşme olmuyorsa, merhamet duygularımız olgunlaşmıyorsa; hatta dünyaya ve mahlukata bakış açımızda bir başkallaşma, tefekkür vari azda olsa bir değişim olmuyorsa, o zaman ihlasla namaz kılamıyoruz demektir. Aslolan gerçek namazın insanda bir değişiklik yapmasıdır. Zaten bu manevi atmosfere giremeyip, namazın manevi tadını alamadığımızdan dolayıdır ki, istenilen sonuca varamıyoruz. Öyle sanıyorum ki, bir çoğumuzda; yalan var, dolan var, haram var, kandırmaca, aldatmaca yani; Namaza uymayan, kısaca İslam a uymayan bir sürü olumsuz haller var. Bunlar olunca , namazın gerçek manevi tadını alamıyoruz. Bundan dolayı da hal ve hareketlerimizde istenilen değişikliği elde edemiyoruz. Rabbimiz buyuruyor: “ o kimse ki Allah’a iman eder, ahiret gününe iman eder, meleklere iman eder, kitaplara ve Peygamberlere iman eder, İşte bundan sonrada ; Malı sevmekle beraber; yakınlarına, yetimlere verendir, zekatı veren, Namazı dosdoğru kılan, Miskinlere, Yolda kalmışlara , İsteyenlere, Köle ve esirlere verendir. Ve de sıkıntı ve hastalık halinde, şiddetli savaş haline de sabredendir. Ve söz verdiğinde ahitlerini yerine getirenler, işte bunlar takva sahipleridir. İşte sadık olan bunlardır. ( bak. Ayet,177.) Görülü yor ki; Namaz kılanın namazdan başka nelere dikkat etmesi gerektiği burada açıkça ifade edilmektedir. Acaba , malımızı temizlemek ve helal kazanca çevirmek için zekatımızı tam verebiliyormuyuz? Fakirin hakkı olanı da içine katıp , helal malı da haram mı ediyoruz ? Ölçü ve tartımız da hile mi yapıyoruz ? Akşama kadar kimi incitip kimi kırıyoruz ? İşte bunlar bizim hep eksi hanemize yazılıyor. Biz sanıyoruz ki beş vakit namazı eda ettik. Ettik te bugibi olumsuz davranışlar sevap ağacını törpüleye törpüleye akşama elimizde ne kadar mahsulat kalıyor onu da bilemeyiz. Acaba el ele, baş başa mı kalıyoruz. Ondandır ki , namaz bizi kötülüklerden alıkoyamıyor. Sürekli açık veriyoruz. Sadece vücut azalarımızla namaz kılmak değil, aklımızla, beynimizle, hatta ruhumuzla namazın atmosferine girebilmektir önemli olan. Tarihte bunun çok güzel bir örneği var. Fatih Sultan Mehmet bir gün Cuma namazı kıldırırken bir tekbir alır, tekrar bir daha başlangıç tekbiri alır, tekrar üçüncü defa yine tekbir alır üçüncüsünde namaza başlar ve devam eder. Namazdan sonra dışarda o’na yakın olanlar sorarlar. Sultanım neden üç tekbir alarak namaza başladınız, hikmeti nedir acaba diye sorarlar. Sultan cevabında; Birinci ve ikinci tek birlerde kabe yi tam gözümün önüne getiremedim. Ancak üçüncü tek birde geldi. Ondan sonra namaza başladım, diye cevap verir. İşte ihlasla kılınan halis namaz budur. Bunu yakalaya bilmektir esas olan. Rabbim tüm Müslümanlara böyle namaz kıla bilmeyi nasip eylesin. Kainat’ın sahip ve yaratıcısına emanet olun.