Önce bir Iğdır türküsü. Okuyalım türküyü. Azeri ağzı,aksak usulde hoş bir ezgi. Barış Manço da seslendirmişti bu türküyü.  Hamdi Sönmez’den almış Muzaffer Sarısözen.TRT Repertuvarında 929 numarayla kayıtlı.

 

Türkünün sözlerişöyle:

 

“Aman avcı vurma beni

Ben bu dağın ay balam maralıyam

Maralıyam hem yaralı

Avcı vurmuş ay balam yaralıyam

 

Bir taş attım çaya düştü

Çaydan bir çift ay balam suna uçtu

Menim gönlüm sana düştü

Senin gönlün ay balam kime düştü

 

Bu dağlarda ceyran gezer

Tırnakları ay balam taşlar ezer

Ben o yara neylemişem

O yar benden ay balam kenar gezer”

 

Avcılarla atıcıların çenesi kuvvetli olur. Birbaşlarlarsa susmazlar. Susturamazsınız. İlle dinleyip arada bir “He...Hı...”demelisiniz. Onlar aşkla, şevkle anlatırlar. Habbeyi kubbe,  pireyi deve yapmak onların işi.

Ama durun bir dakika. Her avcı bir mi? Değil elbette.Mesela bizim emmoğlu Adem. Ava heves etti. Bir çifteli av tüfeği aldı. Avçantası, barudu, saçması... Takımı düzdü. Geriye kaldı avlanma etkinliği. Onunda kolayı var. Osman’ın peşine takılacak hafta sonları. Hem kara avı, hembalık... Osman kardeşim bu işin erbabı. Bazen işin tadını kaçırır. Dizidizi  tavşandır, kekliktir, üveyiktiravlar. Torba torba balık devşirir Kızılırmak’tan. Yamıla Barajı’ndan.  Halbuki av bir sporsa yeterince, kararıncaavlanmak gerek. Fazlası ziyandır kardeşim.

Neyse, biz yine lafı aldık nerelere getirdik. Adem’inavcılığıydı konumuz. Bizim emmoğlu boş bir gününde takımı taklavatı aldı. Hacırönonun bagajına koydu.  Kızı Ebru datakıldı babasına. Bindiler arabaya. Garağaç çeşmesinin oraya arabayı park edipordan yaya olarak Hardal Tepesi’ne çıktılar. Şimdi diyeceksiniz ki: “Elbet yayaolarak gidecekler. Hacı rönoyla iz takibi yapacak değiller ya...”

Siz de haklısınız. Lakin bir atasözünü buraya kaydetmedengeçemem:

”Osmanlı, arabayla tavşan avına çıkar.” Çıkar çıkmasınada av yerine avucunu yalar.

Kullüdere (Küllü Dere)’ye doğru gidiyor baba- kız.Adem’in gözü kevenlerin dibini tarıyor. Uzaklara, yükseklere bakıyor şahinmisali. Aman o da ne!.. Galaçıkgaya’nın oralarda bir karaltı. Tilki mi? Yok,tilkiden iri. İt (köpek) mi? Yok yok...İt değil. Bu olsa olsa kurt.  Hem de yöneldi bizim avcılara doğru. Ademtelaşlandı. Beş fişeği var. Ya kurt bunlara saldırırsa... Adem kaldırdı tüfeği.Bastı tetiği: “Baam!..Baam!..”

Avcımız Adem sanıyorsunuz ki kurdun hakından geldi. Negezer... Kurda değil havaya ateş etti Adem. Buna taciz ateşi mi diyorlar? Kurtda döndü gitti.

Bir başka  gün deAli İhsan’la çıktılar ava. Geldiler Çardağınpınarı üzerinden Gavırdepesi’ne.Eski Bağlar’da bir hüyük var. Bu hüyüğe “Gavırdepesi”  diyorlar. Gömücüler hüyüğün her bir yanınıdelik deşik etmişler. Sözüm ona gömü bulacaklar aklı eksikler!..

Geldiler. Hüyüğün üzerine oturdular. Adem bir sigarayaktı. Ali İhsan dedi ki:

"Hadi Adem, dolaşalım. Avcı oturmaz. Av ayağımızagelecek değal ya..."

Adem:

"Aman ben yoruldum abi. Sen dolaşırsan dolaş!"

Ordan kalktılar da geldiler. Bizim emmoğlu Adem’inavcılığı da böyle işte.