Bugün Diyarbakır annelerinin sesini duymayan kalmadı.
Ancak taş kesilmiş odaklardan cevap verilmiyor, çünkü bunlar yeryüzündeki bütün iyiliklere, güzelliklere, erdemli olan her şeye gözlerini, kulaklarını ve gönüllerini kapatmış insanlıktan çıkmış gafiller sürüsüdür!
Bu teröristlerden bu anlamda medet ummak beyhudedir!
Helal süt emmiş bir anne evladı bu haykırışlara bigâne kalabilir mi? Susabilir mi?
Kulağının üzerine yatabilir mi? Bana ne diyebilir mi? Hayır, hayır hayır!
Hâlâ evlerden, ocaklardan bu gencecik çocuklar nasıl dağa kaldırılıyor?
Bunu anlamakta gerçekten de zorlanıyoruz. Bu, terörle mücadelede en önemli merhaledir!
Her yıl çok sayıda gencin teröristler tarafından dağa kaçırıldığını söyleyen güvenlik uzmanları bu önemli meselenin ısrarla üzerine gidilmesi gerektiğini söylüyorlar…
Annelerin bu hususa eğilmesi sanırım en doğru yöntem olsa gerektir.
Aslında Bu Hikâye Anneler Ait, Diyarbakır analarının HDP Diyarbakır Örgütü binasının önündeki oturma eylemleri, tarihî önemdedir.
Diyarbakır’da HDP binası önünde toplanıp "oğlumu istiyorum" diyen anneler, kanımca çok önemli bir halk hareketine öncülük ediyorlar.
HDP önünde toplanan annelerin verdiği mesajın ilk muhatabı HDP yönetimidir.
Kandil’le (PKK ile) bağlantılarının olmadığını ifade eden HDP’liler önce bu anneleri ikna etmeli, sonra da PKK ile açık/gizli bir ilişkileri varsa ona son vermelidirler.
Aksi halde Türkiye Cumhuriyeti adına PKK ile savaşan askerlerimize, onların ailelerine, Genel Kamuoyuna karşı dürüstçe davranmadıkları sonucu doğar.
Ve Parlamentomuzda "meşru bir siyasi parti" olarak görev yapıp yapmadıkları tartışılır hale gelir.
Diyarbakır analarının HDP Diyarbakır Örgütü binasının önündeki oturma eylemleri, tarihî önemdedir. Haykırışları şiir gibidir:
“Diyarbakır’da genç bırakmadınız
Ya cezaevinde ya da toprağın altında
Çocuklarımızı ABD uşaklığına gönderiyorsunuz
Başlarım sizin Kürdistan davanıza da
Bunlar koltuklarda, çocukları lüks okullarda
Bizim çocuklarımız ya dağda ya da mezarda
Size verecek çocuğumuz yok, getirin!
30 yıldır bu oyun sürüyor
Yeter artık, açsın gözlerini insanlar.”
Anaların her haykırışının sonundaki büyülü A sesi, Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın dizeleri gibi yankılanıyor bilinçlerimizde.
Anaların isyanı Diyarbakır’da başlayan bu hareket, Türkiye tarihine “Anaların İsyanı” olarak geçecektir.
Diyarbakır analarının eylemi, İstanbul’a, İzmir’e, Ankara’ya, Mardin’e, Tunceli’ye, Urfa’ya, Yüksekova’ya, Adıyaman’a, Elazığ’a, Malatya’ya, Kızıltepe’ye, Batman’a, nerede yüreği yanan varsa oraya yayılacaktır.
Ayağa kalkan bilinç, Türkiye’nin bilincidir.
Yanan yürek, Türkiye’nin yüreğidir.
Reklamdan sonra devam ediyor
Türkiye gemisinde olanların yürekleri yanıyor.
ABD gemisine binenlerin ise yürekleri titriyor.
Türkiye gemisi, bugün Anaların Gemisidir.
Analar, HDP binalarının ötesinde ABD emperyalizmini kuşatıyorlar.
Bütün vatanseverler, Türkü ve Kürdüyle, Sünnisi ve Alevisiyle Türkiye gemisindedir.
Vatan Partisi, Ak Parti, MHP ve diğer partilerin bünyesindeki vatanseverler, aynı gemideler. Türkiye Gemisi, Anadolu karasında yürüyor ve şimdi Diyarbakır limanındadır.
“HDP kapatılsın” çağrısı, Türkiye gemisinin vardiyasından yükseliyor. Bu haklı sesi paylaşamayanlar, ancak ABD Gemisinin utancını paylaşabilirler. Çünkü üçüncü bir gemi bulunmuyor.
“Türk de biziz Kürt de biziz, hepimiz Türk milletiyiz” diyenler, Türkiye Gemisinin bandırası altında toplanmıştır. “Türk Milletiyiz” demekten çekinenler, bayraksız kalmışlardır.
Türkiye Gemisi, bütün Türkiye’yi kucaklayacak olan Üreticilerin Millî Hükümeti rotasında ilerliyor.
Bilmem Anlatabildim mi?
Kalın Sağlıcakla…