Herkes gibi bende ülkem ve şehrimdeki gelişmelerleyakından ilgileniyorum, mesele yeni atanan bakanlıklar, yeni sistem v.s.Özellikle yeni Milli Eğitim Bakanımız, nasıl bir çalışma yapacak? Tüm bunlarlailgili düşüncelerimi yazacağım. Ancak bu günkü konumuz bu değil. O haldekonumuza geçelim.
İnsanın ağzındançıkanı, kulağının duyması; kulağının duyduğunu da zihnen tefekkür edip, algılamasıve ona göre haraket etmesi gerekir. Dikkat edin düşünüyorum dedim! Neden?
Bu sabah da Rabbim nasip etti, namazımızı camide kıldık Elhamdürillah!(Riya olmasın, meselenin anlaşılmasıiçin yazıyorum) Sabah namazında imam efendi Rahman Süresini okudu, okuda amaanlamını bilmediğim için eve geldim tekrar mealini okumak zorunda kaldım. Zira bir insan okuduğunu ya da dinlediğinianlamıyorsa, öğrendiğinin anlamı ile yaşamsı mümkün değil. Açayım, belkibir kulak veren olur ne demek istiyoruz!
Namazdan önce kısa da olsa tefsir okuyoruz. Yine bu sabahdersinde, gerek Yahudilerin ve gerekse daha önceki dinlere mensup olanların, kendilerinegönderilen kitaplara ve peygamberlerin yolundan gitmedikleri için başlarınagelen belaları anlatıyordu.
Kendi kendime demek ki, biz Müslümanlarda Kur’an ve AllahResulünün yolundan(sav)gitmez isek, bizde aynı duruma düşeriz! İyi de bizKur’anı okuyoruz ama anlamını çoğumuz bilmiyoruz, bu durumda ne olacak? İşte busorunun cevabını bulmak gerek diye bu yazıyı kaleme aldım. Devam edelim.
“Kur’an, doğrubir şekilde anlaşılıp amel edilsin, yaşansın diye indirilen bir hidayetkaynağıdır. Manası anlaşılmayan bir kitap nasıl doğru olarak yaşanabilir. Bukonuda da Kur’an-ı Kerim, “Gerçekten bu Kur’an insanları en doğru yola, enisabetli tutuma yöneltir.” ve “İşte bu Kitap! Şüphe yoktur onda. RehberdirAllah’tan korkanlara!” buyurmuştur.
Hz. Ali’nin (r.a) naklettiği bir hadiste Hz.Peygamber(sav), “Bilinçsizce yapılan ibadette hayır olmadığı gibi, düşünmeksizin yapılan kıraattada (Kur’anokumada) da fayda yoktur.” sözü bu konuda çok anlamlı olsa gerek!
Kur’an, bize Yüce Yaratıcımızdan bir öğüt ve nasihattir.Bir düsturlar ve prensipler buketidir. İnsanı Rabbine bağlayan sapasağlam biriptir. Bu sağlam ipe sarılıp O’ndan kopmamanın yolu, sevgi ve heyecanla O’nasımsıkı sarılmaktan geçmektedir. Bu sarılış, Kur’an’ı tanıyıp sevmeye bağlıdır.Sevmek de, Kur’an-ı Kerim’i anlayarak okumaktan geçmektedir. Kur’an-ı Kerim, “Biz sana feyizli ve bereketli bir kitapindirdik ki insanlar onun ayetlerini iyice düşünsünler ve aklı yerinde olanlarders ve ibret alsınlar.’ diyerek bize bu gerçeği anlatmaktadır.
KUR’AN ZİKİRDİR
Kur’an-ı Kerim aynı zamanda sürekli tekrarlanan bir zikirdir. Okuması vetefekkürü, sınırsız sevap kazandıran bir hayır kaynağıdır. İnsanın böylebir kaynağa duyarsız kalması, büyük bir zarar olur. İnsanın sürekli bu güzellikkaynağından faydalanabilmesi, Kur’an-ıKerim’i zevk alarak okumasıyla mümkündür. Bu da anlayarak okumasına bağlıdır.Kur’an-ı Kerim, Yüce Allah’ın bu konuda gayret gösteren kullarını övdüğünümüjdeleyerek;
“Allah’ın evlerinden birinde, Allah’ın kitabını okumak vearalarında müzakere ederek anlamak için toplanan kimselerin kalplerine huzurdolar, onları rahmet kuşatır, melekler etraflarını sarar ve Allah onları kendikatında bulunanlara överek anlatır.’ buyurmaktadır.
Kur’an, dünya ile imtihan edilen insanın, Yüce Rabb’i ilekurduğu bir bağ ve özel konuşmasıdır. Şunu çok iyi bilmeliyiz ki, Kur’anı okuyan kimse Yüce Allah ilekonuşmaktadır.
Sevgili Peygamberimizin, Kur’an okurken onunla sıkı birbağlantıya girdiği ve Kur’an ile konuştuğu ifade edilmektedir. Bu nedenle, ayetlerin, anlamı bilinmeden ve anlaşılmadan okunup geçilmemelidir. Diyeceğim şu ki, gerek evde namaz kılarken vegerekse camide imam efendiler, farz namazlarda okunan zammı sureninanlamını(kısaca içeriğini) cemaatlepaylaşmalı. Evet, Efendimizin döneminde böyle bir şey olmaya bilir ancak onlaranlamını biliyorlardı ve böyle birşeye gerekte duymuyorlardı ama biz duyuyoruz.
Kalın sağlıcakla…