Araştırmacı-Yazar Celal Tahir`in "Karanlık Yıllar" adlı kitabında. Türkiye`nin hemen her kesiminden önde gelen isimlerle yapılmış mülakatlara yer verilir, sakin kafayla okunup üzerinde düşünülmesi gereken diyaloglara ve "ilk kez" açıklanan bazı bilgilere sahip olan kitapta Cemil Meriç’in bir ifadesi dikkatimi çekti. Osmanlının yıkılışı ile ilgili olarak Merçi diyor ki;
“Bir arslan medeniyeti bir tilki uygarlığına yenilmiştir.” Bu medeniyetin yeniden ayağa kalkması da, bir iki hamleyle olabilecek bir iş değildir. Neden ve nasıl yenildik sorusunun cevabını aramak, ancak medeniyetin yeniden inşası çabasının bir unsuru olabilirse anlamlı olacaktır. Aynı kitapta Vahdettin Engin mülakatında: “Serasker Hüseyin Avni Paşa, cuntanın bir numaralı lideridir. Bu darbeden bir süre önce tedavi amaçlı olarak Fransa ve İngiltere`de bulunuyor, yapacağı darbe için İngiltere ve Fransa`dan referans alıyor denilirken; Ahmet Cevdet Paşa`nın " insanlığın son adasıdır" dediği Osmanlı medeniyeti, için yukardakı yazdığım gibi Cemil Meriç’in "tilki uygarlığı" diye nitelediği Batı uygarlığı, özellikle de bu tilki uygarlığının en tilki üyesi ve patronu Britanya İmparatorluğu(İngilizler) tarafından, önce vesayet altına alındı, sonra tasfiye oldu tespitinde bulunur. Dünya Savaşı sonrası İngiltere bu vesayeti, Atlantik’in karşı yakasındaki klon ikizi ABD ile birlikte sürdürdü. Sürekli bahsedilen vesayet aslında budur… Osmanlı’nın siyasi varlığını ortadan kalkması sonucu yaşananlar, Batı Roma İmparatorluğu`nun çöküşü sonrası Batı Avrupa’nın yaşadıkları ile mukayese edilebilir. Nasıl ki Batı Roma’nın çöküşünden sonra Avrupa Ortaçağ`da nisbi bir kargaşa dönemi yaşamıştır, Osmanlı imparatorluğunun çöküşünden sonra Türkiye’de ve bütün Osmanlı hinterlandında yaşanan ve halen devam eden kargaşa ve bir asırdır bazı sorunların kronik bir hal alması sebebiyle çözüme bağlanamaması da aynı şekilde anlaşılabilir. Yüz, yüz elli sene öncesinden gelen ve günümüz Türkiye’sini doğrudan ya da dolaylı olarak etkileyen olguların tarihî kökeni kısaca bu şekilde izah olunabilir...” ASLIMIZA RÜCU EDEREK Özellikle yaşanan kritik ve karanlıkta kalan hadiseler nelerdir, görünürdeki failleri kimlerdir? İlk planda görülmeyen hakiki failleri var mıdır? “ Bilmek gerek. Evet, geçen hafta Ülke TV’de yayınlanan Gözcü programının konukları arasında olan Celal Tahir’i ilk defa dinledim. Programın yapımcısı Ömer Bey gerçekten, derinliği olan konularda yine derin fikirleri olan konukları ile kendi izleyicisine ışık tutuyor. Programda önemli bir tespit vardı, dünyayı idare edenlerin İngiliz Aklı, Ekonomik Gücünün ise Yahudi sermayesi olduğunu, İran’ın ise taşaronluk yaptığı söylendi. Konuşmacılar, İngilizleri ayakta tutan gücü anlatırken, nefret ya da aşk uyandırmak amaçlı yapılmadığı da söylendi. Yani dünya gerçekleri üzerinde duruldu. Buradan yola çıkarak, şimdi su soruyu sormak gerekiyor; “ Acaba bu güce boyun mu eğeceğiz, ya bu güçlerle birlikte hareket mi edeceğiz, yoksa karşı mı duracağız? Acaba karşı durabilir miyiz? Aslan Medeniyetinde adalet vardır, haksızlığa karşı susmamak vardır, öyleyse zalim ve emperyalistlerle işbirliği yapılamaz! Onlar ancak tilkilerle beraber olurlar. Diyor ya Rabbimiz, “ Siz onların dinine dönmediğiniz sürece onlar size dost olmazlar!” Bunu nasıl mı yapacağız? Aslımıza rücu ederek. Kendi medeniyetimize yeniden dönerek,elbette. Bu nasıl olacak? El- cevap “, o-ku-ya-ca- gız!”. Bilgi toplumu olacağız. Dünyadaki yeni buluşlarda bizim insanımızın imzası olacak. Dikkat edin, Hak gelirse, batıl zail olur. Ya da tersi, batıl gelirse hak zayıflar! İyilik medeniyetinden söz ediyorum, ya da takva medeniyetinden. İsterseniz siz adına ‘Edep Medeniyeti” de diyebilirsiniz. Bu potansiyel dünya tarihine ismini yazdırmış milletimizde vardır. Kalın sağlıcakla.