Âlim olan kişi, fitneyi gelirken anlar. Cahiller de, dönüp giden fitneyi anlar.”(Hadîs-i şerîf) “Belayı def etmenin çaresi, sitem etmek değildir. Bunun çaresi bağıştır, aftır, cömertliktir. (Hz. Mevlana)   Yazıma üç etkili söz ile başladım. Aslında bu iki sözü üst üste ve yan yana koyup düşündüğümüzde, kafamızdaki bütün sorulara cevap bulabiliyoruz. Birinci sözde, bilgili insanların fitneyi, belayı basiretleri ile önceden anlayabilecekleri ve buna göre çözüm bulup, belayı gelmeden başlarımızdan göndermenin mümkün olduğunu belirtirken, cahillerin ise olayların olup bittikten sonra meseleyi anlamaya çalıştıklarını söylüyor. Acaba diyorum, içinde bulunduğumuz sorunları çözme noktasında içimizde alim kalmadı mı? Diye de düşünmeden edemiyorum. İkinci söz, birinci söze o kadar güzel tamamlıyor ki, evet başımızda belalar var, bütün şer odakları bizim üzerimizde oyun kuruyorlar. Çaresi ise ortada, bağış, af ve çömertlik. Yani, kendimizi davamıza bağışlamalıyız. Dava adamı öyle oturup, hadiseleri anlamaya çalışmaz, kendini ülkesine, ülküsüne vakfeder ve beların defi için bir çaba sarf eder…   GÖRMEZ HOCAM ÖNEMLİ ŞEYLER SÖYLÜYOR Geçtiğimiz hafta kendisini alimlerden bir alim olarak gördüğüm Prof. Dr. Mehmet Görmez hocam şöyle bir tespitte bulundu; “İki asırdır İslamsız bir dünya isteniyor, "Yahut ruhu alınmış, Protestanlaşmış, hayata dahil olmayan, hak ve adalet iddiasında olmayan bir İslam isteniyor. Maalesef Müslümanların büyük kısmı bunun farkında değil. Bazı Müslümanlar da bu çabaya mezhepçilik saikiyle bizzat kendisi yardımcı oluyor…” Hocaefendi devam ediyor; "Bugün ümmetin tüm çocukları ateşe doğru gidiyor" Sayın Görmez sözlerini sürdürürken bakın acınacak halimizi nasıl anlatıyor;  "Bütün İslam mezheplerinde bir kaide vardır; 'Siz namaza durduğunuz zaman bir çocuk ateşe doğru gidiyorsa namazı bozmanız vaciptir ve orada namaza devam etmeniz caiz değildir.' Bugün ümmetin tüm çocukları ateşe doğru gidiyor. Biz, herbirimiz kendi halimize devam edebiliyoruz." Evet bir umursamazlık var hepimizde, ümmetin derdini dert edinmiyoruz. Aslında hiçbir derdi dert edinmiyoruz, dünyanın şaşalı, debdebeli hayatı içinde kıyamete doğru akıp gidiyoruz. Efendimiz, sahabeye bir gün meleklere imanı anlatırken, sıra Sur’u üfleyecek İsrafil’e geldiğinde. O elinde sur, kıyamet için gelecek emri bekliyor, çünkü kıyamet heran kopabilir…” Hal böyle iken, ümmetin birşeyler yapması gerek!   EVET BİRŞEYLER YAPMAK GEREK Şu günlerde neleri konuşuyorsak, hangi konuları dert edinmiş isek, bu konularda elimizin altını taşın altına koyup, ‘bana ne deme hakkımız yok’ Çünkü bu mesele ülkem için önemli, ülkem batarsa bende batarım, bana ne gerek, kim ne yaparsa yapsın diyemezsin. Evet Allah göstermesin, gemi su alırsa, hepimiz batarız. Şu günlerde birbirimizi anlamaya ihtiyacımız var, ortak paydamız ülkemiz, gerginlik kimseye bir şey getirmez. Oyun içinde oyun kurucuların, oyununa gelmemeliyiz. Düşüncemiz ne olursa olsun, bizi Suriyeleştirmeye çalışanlara fırsat vermemeliyiz. Hep derler ya, mesele vatansa gerisi teferruat. Şu anda gördüğüm şu ki, alimlere, toplum önderlerine, basın mensuplarına, ben vatanımı seviyorum diyen herkese sesleniyorum. Ey müminler kardeş olun, sabır edin, korkmayın, inanıyorsanız güçlüsünüz. Kalın sağlıcakla.