Kurban Bayramı’na kısa bir süre kaldı. Bayram öncesi Ticaret Bakanlığı bayram dönemlerinin, ülke ekonomisine, artan üretim ve satışlar anlamında büyük bir hareketlilik getirdiğine ve ekonominin canlanmasına, büyümesine katkı yaptığına dikkat çekti.

“ Yaklaşan Kurban Bayramı öncesi yapılan alışverişlerin kurbanlık, kıyafet, gıda, turizm, ulaşım, konaklama, gastronomi gibi geniş sektör yelpazesiyle üretici, tedarikçi ve tüketici üçgeninde ekonomimize büyük bir ekonomimize büyük bir katma değer sağlamaktadır.”  Açıklamanın devamında bakanlığın alışveriş noktasında uyarıları vardı. Peki neydi bunlar?

Bunlardan ilki, vatandaşlarımız tarafından ihtiyaçların belirlenerek alışverişe çıkılması.  Alış verişe çıkmadan önce ev içerisinde aklınıza gelen eksikleri ve ilaveten almak istedikleriniz cep telefonunuza ya da kullanıyorsanız ajandanıza kaydetmeniz gereksiz ve fazladan alışverişin önüne geçecektir. Ancak belirtmek isterim, bu alışveriş kültürüdür ve henüz okul sıralarındayken edinilmelidir.

İkincisi, farklı markalar ve ebatlardaki ürünlerde kıyaslamaya da imkan veren birim fiyatlarının etiketlerde olup olmadığına bakılması ve ürünün etiket fiyatı ile uyumlu olup olmadığına dikkat edilmesi. Önemli bir madde! Çünkü zaman zaman marketler deterjan, gıda vs. ürünlerinde indirime gidiyorlar. Ambalaj aynı, ürün aynı görünürde sıkıntı yok. Fakat gram/kilo miktarı daha önce aldığınız ile aynı mı kontrol etmek gerekir.

Üçüncü olarak, etiket fiyatı ile kasa fiyatının aynı olup olmadığına dikkat edilmesi. Diyelim kasaya kadar her şeyi kontrol ettiniz, faturayı ödediniz. Son bir kontrol etmeniz gereken yer daha var. Elinizdeki fişte yazan fiyat ile rafta gördüğünüz fiyatın aynı olup olmadığıdır. Ne yazık ki etik değerden uzak bazı satıcılara denk gelmişseniz kasada fiyat fazlalıkları ile karşılaşmanız mümkün. İşin bahanesi ise çoğunlukla “gözümüzden kaçmış!” Olmaktadır. Durumu düzeltmek adına satıcıdan fazladan ödediğiniz ücret iadesi alabilirsiniz veya ürünü iade edebilirsiniz.  Fakat bunlar bir telafi yöntemi gibi gözükse de esasında değildir. Çünkü harcanan zamanın telafisi yoktur!

Bakanlığın açıklamasının devamında ise “ vatandaşlarımızın mağduriyet yaşamasına izin vermemek adına Bakanlığımız denetim birimleri 81 ilimizde denetimlerini aralıksız sürdürmeye devam edecek ve Bakanlığımıza ulaşan şikayetler yakinen takip edilecektir. Bu doğrultuda, halkımızın mağduriyetine neden olan kişilere ilişkin her türlü idari yaptırım kararlılıkla uygulanacaktır.” Deniliyor.

Her birimizin hayatlarında kontrol edeceğimiz fazla sayıda madde varken, alışverişte de kontrol eden bizler mi olmalıyız? Hadi kontrol ettik diyelim. Müşteri olarak yapabileceğimiz en fazla aynı yerden bir daha alışveriş yapmamak veya ilgili makamlara şikayet etmek olacaktır.

Kahramanmaraş’ta artan fiyatlar ne olacak?

Dünyada Pandemiyle başlayan tedarik süreci zincirinin bozulması ardından Rusya-Ukrayna savaşının neden olduğu enerji krizinin etkileriyle baş etmeye çalışırken 6 Şubat Kahramanmaraş depremi işin tuzu biberi oldu.

Deprem sonrası üretim, ihracat ve işgücü anlamında ciddi kayıplar veren Kahramanmraş’ta her alanda fiyat artışı görülmeye başladı. “Bir aldığınızı bir dahaki sefere aynı fiyata almak imkansız hale geldi.” Diyor insanlar…

Depremle birlikte insanlar acı içinde çırpınıp dururken önce acil ihtiyaç malzemelerinin fiyatı artmaya başladı. Bunun üzerine depremden birkaç gün sonra Ticaret Bakanlığı tarafından fahiş fiyat ve stokçuluk uygulamalarını engellemek adına ve vatandaşların mağduriyetlerinin önüne geçebilmek amacıyla Haksız Fiyat Değerlendirme Kurulu oluşturuldu. Deprem sonrasında acil ihtiyaç duyulan malzemelerde fahiş fiyat artışı yaptığı belirlenen firmalara para cezası kesildi.

Bu uygulama yeterince etkili olamamış ki, akabinde Kahramanmaraş’ta konut fiyatları, bilhassa kiralar ev sahiplerinin insafına kalmış şekilde üçe-beşe katlamaya başladı ve süreç halen de devam etmektedir. Bazı ev sahipleri “ya fiyatı arttır ya da evden çık” baskısının yanında tadilat yapma, çocuğum oturacak, banka hesabı kapatma, elden para isteme gibi gerekçelerle kiracılar zor durumda bırakılmaktadır.

Kira artışlarıyla ilgili olarak, fahiş kira artışlarının önüne geçmek için %25 sınırı uzatıldı, fırsatçılara verilen cezalar ağırlaştırılacak. Taşınmazın yaşı, metrekaresi, bulunduğu kat, konumu, niteliği dikkate alınarak bölge değerleri belirlenecek. Bu kritelere uygun olmayan kira bedelleriyle ilgili olarak, yapılacak yasal düzenlemeyle hapis, adli para ya da para cezası olmak üzere 3 alternatif üzerinde çalışma yürütülmektedir.

Yine ikinci el araba fiyatları, gıda fiyatları, inşaat malzeme fiyatları ha keza… ve bunları takiben herkesin kendince zam gelmiş bende yapayım demesi… 

Özetle, Türkiye genelinde fiyat artışları ile karşılaşılsa da depremde Kahramanmaraş’ta fiyatlar  İstanbul’u geçti söylemi bir hayli üzücü ve bir o kadarda fiyat artışına karşı acil önlemler,  yaptırımlar gerektiren bir durumdur.  

Gerek Ticaret Bakanlığı, gerek Maliye bakanlığı tarafından zaman zaman denetimler gerçekleştirilip para cezaları kesiliyor. Fakat yukarıda da ifade ettiğim gibi bu cezaların caydırıcılığı hususu tekrar gözden geçirilmelidir. Çünkü kesilen ceza kazancın sadece küçük bir bölümünü kapsar nitelikte olur ise çok kimse buna aldırmaz diye düşünüyorum. Satış kalemleri için üst satış limiti veya fiyat sabitlenmesi yapılmalıdır.

Fiyat denilen rakamın temeli, girdi maliyetleri ve karın toplamından oluşur. Girdi maliyetlerini oluşturan kalemler ise hammadde başta olmak üzere malzeme, işçilik ve sabit giderlerden düşen pay(kira, vergi, iklimlendirme, reklam, aydınlatma vs.)oluşur. Doğru fiyatlandırma için bunların oranının satıcı tarafından tam bilinmesi ve işletmenin optimum çalışması gerekir. Ancak maliyet kalemleri hakkında bilgi eksikliği olan, -gelecek öngörüsü olarak- fiyatların daha da artacağı inancı ve deprem gibi durumların fırsatçılığa! dönüştürülmesi halinde negatif yönde fiyatlama davranışı bozulmaktadır. Bu da gelişi güzel, fiyat artışlarına neden olmaktadır.

Sağlıcakla…