İnsan birşeyi kendisi yaşadığı zaman daha içten vegerçekçi yazıyor. Sabah erken saatlerde, hayatım gözlerimin önünden geçti.Yaşadıklarım, gördüklerim, okuduklarım, şahit olduklarım, deneyimler vegeldiğim nokta da elde ettiğim birikimlerimi bir tarafa koydum, sonraulaşamadıklarım ve elde edemediklerimi düşündüm. Gördüm ki insan kendisineverilenlere seviniyor, elde edemediklerini arzuluyor, verilenlerden sonra birdaha bir daha istiyor…
Yani size bir ömür tahsis edilmiş. O ömrün içinde sınırlıservet, kuvvet, kudret, güç,mal, mülk, evlat v.s veriliyor.Sonra daverilenlerden imtihan ediliyorsunuz.
Ömür, imtihan süreniz. İmtihan sorularınız ise, önce kendinefsiniz, sonra en yakınlarınız. Evlat, eş, arkadaş, sermet, makam, kardeş,bacı, anne, baba ve dünya malı daimtihanınız oluyor.
İnsana verilenen kıymetli iki şeyden birisi sağlığı diğeri ömrü.(Manen de vicdandır, imandır)
Kimisi bu iki kıymetin kıymetini bilir, imtihanlarıkarşısında sabır gösterir, inandığı gibi yaşar ve yaşadığı gibi de ölür,imtihanını en iyi şekilde tamamlar, Rab’binin rızasını alır. Sonuç onun içincennettir.
Bu tiplerin imtihanı tabi ki ağırdır. Başta sağlığı ileimtihan olur, evladı, eşi, makamı, ibadetlerindeki devamlılığı ile sorumluluksahibi olması gerekir…
Kimisi ise ömrünü hoyratça kullanır, ne hak bilir ne kural, hiçbir sorumluluğunuyerine getirmez. İsyan eder, bahanelerin arkasına sarılır, haramlardan kaçmaz,içer, kumar oynar, herşeyi yapar, birde suçunu şeytanın üzerine atar…
Bu tipler içinhayat hikayeden ibarettir, bir vardır, bir de yoktur, bunlarda kendilerinceyaşar! Nasıl yaşamaksa, tabi yaşadıkları gibi de ölürler, sonuçta da sustestisi su yolunda kırılır.
Sonuç, pişmanlık!
HAY’DAN GELİP, HU’YA GİTMEK
İnsan Hay’dangelir, Hu’ya gider. Yani Allah’tan gelir, tekrar Allah’a(cc) döner. Hadis-ikudside, “İnsanları, beni tanımakla şereflenmeleri için yarattım” buyuruldu.
Bu şerefe kavuşup kavuşmama tercihini de kullarınabıraktı. Bir âyet-i kerime meali:
“Cin ve insanları ancak, beni bilip itaat, ibadetetmeleri için yarattım.” [Zariyat 56]
İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki: Bu âyet-i kerimegösteriyor ki, cin ve insanların yaratılması, Allahü teâlâyı tanımaları içindirki, bunlar için şeref ve saadettir; yoksa Allahü teâlânın bir şey kazanmasıiçin değildir.
Yine bir hadis-i kudside, “Tanınmak için her şeyiyarattım” buyurması, onların beni tanımakla şereflenmesi için demektir. Evet,bu söylediklerim inananlar içindir.
İmtihanın sırrı konusunu biraz daha açmak gerek diye düşünüyorum:
BAŞA GELEN BELALAR
“Başa gelen musibete belâ denir. Bela, Kur’ân-ı Kerim'de daha çok denemek,sınamak, imtihan etmek anlamlarında kullanılmaktadır. Terim anlamı ise şöyle: Gerekdarlıkta ve gerekse genişlikte insanın denenip imtihana tâbi tutulması, imtihanmaksadıyla başa gelen musibet ve meşakkat bulunan olay demektir.
Başa gelenbelâlar, musibetler birer deneme ve sınama olduğundan ve insanı çeşitlibiçimlerde eskitip yıprattığından dolayı, başa gelen olaylara “belâ” denmiştir.
Bu bazen sağlıktır, bazen yüklendiğin sorumluluklardır.
İnsanların içindeki hayırlıları şerlilerden, temizlerikirlilerden, mü’minleri münafıklardan ayırmak için bir deneme, sınama vasıtasıolduklarından. Nitekim Kur’an’da şöyle buyrulmaktadır: “Sizden mücâhidleri vesabredenleri bilelim (ortaya çıkaralım) diye sizi deniyoruz.”
Sonuç olarak, insanlarşükretsinler diye sevinçlerle ve nimetlerle, sabretsinler diye de zorluklarladenenirler.
Ne diyelim, Rabbim imtihanımız kolay kılsın, altındankalkamayacağımız imtihanı vermesin, sağlığın ve ömrün kıymetini bilenlerden,rızasını kazananlardan eylesin.
Kalın sağlıcakla.