İnsanoğlu bir arayış içinde, giderek her alanda sorunlar büyüyor, özellikle aile müessesesi çatırdıyor! Nitekim Cumhurbaşkanımız: “Aile üzerinde büyük oyun oynanıyor, böyle gidersek yakın zamanda batılıların yaşadığı duruma düşeriz! Allah korusun. Bu büyük bir kaygı, haklıda ancak bu konuyu birkaç gün sonraya öteleyip, bugün yine cep ve mide konusuna girelim.
Aslında dünyalık yazmak istemiyorum ama olmuyor bu dünyada yaşıyoruz işte, mide konusunu da yazmak gerekiyor.
Öncelikle belirtelim şu günlerde insanlık tıpkı bundan yüz yıl önce olduğu gibi yeni bir dünya düzeni oluşturma çabası içinde, bir yanda gelenekçiler veya muhafazakârlar, diğer yanda dijital imparatorluk kurmak isteyen küreselciler. Bunlar insanlığı ‘mutlu’ edeceklerini iddia ediyorlar, nüfus fazlalığından söz edip, yapay zekâ, yapay et v.s savunuyorlar. Peki biz nerede, kimin yanında duracağız? Çünkü atılacak yanlış bir adım, hepimizi etkileyecektir.
Cemil Meriç geçtiğimiz çağın insanları da aynı sıkıntıları yaşadığını söyler. Bu Ülke kitabında Genç Osmanlılar başlıkla o yazısında diyor ki; “Çağ bir arayış humması içindedir, kah bedbin, kah ümit dolu!” Ardından da ilave etmiş, iki tarafında haklı nedenleri ve yanlışları vardı.
İşte aynı yanlışa düşmemek için, bu geçiş dönemini mütefekkirlerimiz çok iyi değerlendirmesi gerek. Şahsen, bizim yolumuzun Allah’ın(cc)çizdiği yol olması gerektiğine inanıyor, fıtratı değiştirmek isteyenlere karşı mücadele içinde olacağımı söyleyebilirim. Pozitif Teknolojiye evet ancak insanlığı kontrole ise hayır diyorum.
DOLAR DÜŞERKEN, FİYATLAR YÜKSELİYOR
Hafta sonu gazeteleri karıştırıyorum. Dolar kurunda yaşanan düşüşe rağmen gıda fiyatlarının halen yüksek olmasını Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Yiğit Bulut’a gazeteciler sormuş.
Bulut, "3 lira olan bir cam şişe su, 8 liraya yükselmiş. Bazı süpermarket zincirlerinde, ciddi anlamda bir fırsatçılık var; müdahale ettiğiniz zaman da şunu söylüyorlar e diyorlar ki hani serbest piyasa ekonomisi idi, siz niye müdahale ediyorsunuz…
Ben şunu söylemek istiyorum bakın her şeyi devlet yapamaz. Vatandaş tüketim gücünü kullanması gerekiyor. Tüketimi kestiğiniz anda sizin gücünüz karşınızdakini eğitmeye yeter. Nerede fırsatçılık var, bunları çok iyi takip edebilirler. Fiyat kontrolünde vatandaş, devlet gibi hareket etsin. 3 liralık malı 8 liraya çıkaranlar var aynı 3 liralık malı 2 yıldır 3 liraya satan market de var. İnsanlar tüketimden gelen gücü kullanmalı." Dedi
NEDER SERBEST PİYASANIN ARKASINA SIĞINMIŞLAR
Şimdi Bulut’un açıklamasını yorumlayalım isterseniz. Demek ki bu ülkede 3 liralık mal 8 liraya yükselmiş. Denetim yaptığınız zaman ise özellikle zincir marketler fırsatçılık yaparak, serbest piyasa ekonomisinin arkasına sığınıp, benim işe karışma diyorlarmış.
Sonra da her şeyi devletten beklemek yanlış olup, vatandaş tüketim gücünü yani bu marketlerden alış-veriş yapılmasın çözümü ortaya konmuş. Ne dersiniz? Açalım konuyu biraz
Sözlükler de; “Serbest piyasa ekonomisi, ekonomik faaliyetlerin tam rekabet şartları içinde serbestçe yapılabildiği, ekonomik sorunların çözümünün devletin ekonomiye müdahalesiyle değil fiyat mekanizması aracılığı ile gerçekleştirildiği ekonomi.
Bir de not düşülmüş: “Arz ve talebin temel belirleyici olarak kabul edildiği bu tür ekonomilerde fiyat mekanizmasının iyi işlemesi zorunludur. İdeal serbest piyasa ekonomisinde üreticilerin ve tüketicilerin pazarda aynı şartlar altında bulunduğu varsayılır. Pazara giriş ve çıkışlar sınırlandırılmamıştır. (Kay. Vikipedi)
Peki şimdi soruyorum, siz marketler zincirini desteklediniz, bakkallık mesleğini yok ettiniz yani tekel oluşturuldu. Kapitalizm budur işte, siz bizi marketler zincirlerine mecbur ettiniz, onlarda bunu biliyor ve istedikleri fiyata satıyorlar. Şimdi yerli ve özelliklede belediyeler bu zinciri kırmalı. Ankara yaptı, Kahramanmaraş Büyük Şehir Belediyesi de bu semt marketlerini açmalı. Çünkü rekabet olmadan, serbest piyasa ekonomisi bize bu hale getirecektir. Kalın sağlıcakla.