Huyumdur bir şeyi araştırmadan, karar veremem. Ancak kimi zaman çok araştırmak da insanın kafasını bulandırmıyor değil, bunu da yazımın başında ifade edeyim istedim.

Neyse biz esas konumuza dönelim. Yani şu Çin aşısını vurulalım mı, yerli aşıyı mı bekleyelim?

Haberlerden izliyorsunuz aşı bu ay içinde ülkemize gelecek, bu ayın 25’inden sonra da sağlık çalışanlardan başlayarak aşılama çalışması yapılacak. Cumhurbaşkanımız ve Sağlık Bakanımız aşı yaptırma konusunda bir sıkıntı yok dedi, yani önce onlar yapılacaklar. Halkımız ise güvenirlik konusunda tereddütlü ve daha şimdiden aşı konusunda ikiye ayrıldık, hatta üçe bölündük.

Sosyal medya da Abdullah Çiftçi kardeşimiz, bu konuda halkın düşüncelerini sormuş, bir de anket yapmış. Mesajlardan anladığım kadarı ile halkın çoğunluğu aşı konusunda kararsız, hatta birçoğu karşıt olduğunu belirtmişler.

Geçtiğimiz cuma günü kaleme aldığım yazımdan sonra bazı okuyucularım beni aradı ne düşünüyorsun, aşı yaptıracak mısın? Sorusunu yönettiler. Bu sorunun geleceğini biliyordum ve hazırlık yaptım, yani araştırmalar oldu. 

Geçtiğimiz cuma gecesi, Akit Tv’de Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta’ya bu aşı konusunu sordular.

Diyor ki hocamız, bugüne kadar bir aşının nasıl kabul edildiği, hangi aşamalardan geçtikten sonra insanlara uygulandığı bilim insanlarınca ortaya konmuştur. Eğer bu gelecek aşı (Çin aşısı), bugüne kadar kabul görmüş usul ve esaslardan yani testlerden geçerse, sağlık açısından da bir engel yoksa yaptırılabilir.

Hocamız açık ve net konuşuyor. Söylediği şu: “Aşı yerli ve milli olmalı, devlet tarafından üretilmeli ve planlanması gerek. Sonra aşının denetimini yapacak olan bilim kurulunda ticari düşünceden uzak bilim insanları yer almalı. Etkili ve emniyetli olmalı. Ve bilimsel tartışması yapılarak, yine bir uluslararası kabul görmüş bir tıp dergisinde yapılan çalışmalar yayınlanmalı. Ki bu dergi hakemli bir dergi olmalı….”

FARKLI DÜŞÜNLER YOK DEĞİL

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), yüzde 50'nin üstünde etkinlik sağladığı kanıtlanan her Kovid-19 aşısının başarılı olarak kabul edileceğini açıklamış, halk olarak bu açıklamaya temkinli bakıyor, biline…

Alman ya da Amerikan aşısına kıyasla Çin aşısına temkinli yaklaşacağını belirtenler de var.

Türkiye'nin kendi aşısını üretene kadar bekleyeceğini söyleyenler de.

Hangi ülke olduğuna bakmaksızın aşıya ulaşmak isteyenler de bulunuyor, aşı karşıtları da...

İstanbul Üniversitesi (İÜ) İstanbul Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Tufan Tükek ve Hacettepe Üniversitesi Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Murat Akova'ya göre, ülke seçimi yapmanın bilimsel bir tutarlılığı yok! Yani, Tükek ve Akova, etkinliği kanıtlanmış, gerekli onayları almış, güvenli aşıların hangi ülkede üretildiklerine bakılmaksızın temin edilerek topluma ulaştırılması gerektiği görüşünde.

SORULAR VAR

Şimdi buradan soruyorum, Çin Aşısı güvenli mi, etkinliği kanıtlandı mı? Ve bu garantiye bizden, güvenilir bir bilim adamı verdi mi? Prof. Rasim Küçükusta güvenirliliğinin kanıtlanması gerek diyor.

Burada okuyan, araştıran biri olarak deriz ki yaşananlar, okuduklarımız bizleri şüpheye götürüyor. Nemrut’un çocuklarından her şey beklenir, kaldı ki, Oktay Babuna için toplanan kanların Almanya ve ABD’de bazı bilimsel araştırmalar için yani gen haritamızın çıkartılması için araştırmalar yapıldığını biliyoruz. Yani nasıl şüpheci bakmayalım ki!

Son dönemde Yazar Abdurrahman Dilipak gibi isimler bu konuda bir süre yazı yazdılar, kimse çıkıp da bu görüşleri çürütecek bir fikir ortaya koymadı. Sadece asılsız deniyor o kadar. Bunu yazanda İngiliz BBC, Türkçe kanalı. Yani ben İngilizlere ne kadar güvenebilirim ki?

Diyeceğim şu, halkın güvendiği bir bilim kurulu bu aşıları tam olarak testten geçirmeli, halka güven vermeli. Bizler aşı karşıtı değiliz ama yaşadıklarımızdan sonra daha dikkatli olmamız gerektiğini öğrendik. Sonra Diyanet İşlerinin Fetva vermesini istiyorlar, bende isterim. Ancak onlarda gerekli bilimsel çalışmayı yaptırdıktan sonra açıklama yapmaları gerekiyor.

Kalın sağlıcakla.