Okumak zikirdir, zira öğrendiğin her doğru bilgi seniRab’be götürür. Yunusumuz ne buyurur bilirsiniz.”Okumanın manası haddini veHak’kı bilmekti!” Öyle ya insan haddini ve Hak’kını bilmez ise okumuş dasayılmaz…”

Bunun için okumak kutsaldır, hem Rab’bimiz ilk emridir vefarzdır; tıpkı namaz kılmak, oruç tutup, hacca gitmek gibi…

Okumak dedimse sadece kitapları okumaktan bahsetmiyorum.Kitab-ı Kübra denilen kainat kitabını okumak da gerekir.

Risaley-i Nurlarda bu tabiri ilk defa duymuştum.

Diğer İslam alimleri de bu konudan bahsederken şöylederler. “ Rabbimiz kendi tanımamız için bir takım kaynaklar göndermiştir.O’nu anlatmak için muallim ve muarriflerin(tarif edici, anlatıcı) en camii veküllisi üç tanedir: Kainat kitabı. Hz. Muhammed ( a.s.m ) Kur’an-ı Kerim’dir.

 

KAİNAT KİTABI NASIL OKUNUR?

“Bu saydığımız tanıtıcıların her birisi Allah’ı bize(okuyabilenlere) tanıttırmakta ve tarif etmektedir. Bu külli kaideden hareketlediyebiliriz ki, madem Allah kainat ile bize tüm esma ve sıfatlarınıtanıttıracak, elbette onda her türlü kemal ve cemalini içeren esma vesıfatlarını tecelli ettirecektir. Dolayısıyla “kainatta her türlü esma vesıfat-ı ilahi tecelli etmiştir” diyebiliriz.(Açacağım)

Kainattan maksat, sadece gördüğümüz bu maddi alemianlamamak gerektir. Kainat bütün halkyani yaratılmış alem demektir. Böylece alem-i misal, Levh-i Mahfuz, cennet vecehennem ve tüm mahlukatın tamamını kainat olarak anlamak yerinde bir tarifolacaktır.(Kay. Sorularla İslam)

Bu kısa bilgiden sonra Bediüzzaman’ın Kainat kitabınınasıl okumak gerektiği ile ilgili değerlendirmeden bir örnek vermek isterim.Bediüzzaman Said Nursi kainattan bahsederken birçok benzetmeler kullanır,"bir sergi," "bir tarla," "bir misafirhane" ve"bir saray" gibi, fakat "bir kitap" yani okunacak bir şeyebenzetmesi Risale-i Nur metodunu özellikle tanımlayıcıdır ve hatta onusembolize eder.

Bediüzzaman. kainatı bir kitap olarak tasvir eder, diğeralimler gibi.  Kur'an ile karşılıklıilişkisini vurgular. Çünkü, kainatta geçerli olan kanunları şerh ettiği için Kur'an, hakikiterakkinin(ilerlemenin) yegane kaynağıdır.  O, bilimin ilerlemelerini ve kainatın bunaeşlik eden açıklayıcılığını Kur'an'a bağladı ve fennî verileri kullanarakKur'an'ın hakikatlerini anlamağı, anlatmağı ve mucizeviliğini ispatlamağıkendine vazife bildi

 

SIKINTIMIZ KUR’ANI ANLAYAMAMAKTAR GELİYOR

Bir insan veya toplum neyin doğru, neyin eğri olduğunubilmez ise yolunu şaşırır. Yolumuza nur olacak, bizi doğru yola iletecek tekkaynak Kur’andır. Efendimizdir, Kainat Kitabını doğru okumaktır…

Şöyle bir örnek vereyim, bir dostunuz sıkıntılarınızdankurtulmanız için size bir mektup gönderse, sizde o mektubu okusanız bir şeyanlamasanız, mektup size çare olur mu? Elbette olmaz.

Diyeceğim şu ki değerli dostlar, Kur’anı anlayarakokumalı, anlamıyla yaşamalıyız. Ekonomiden tutun da, yönetime varana kadar yücekitabımız bize nerede nasıl davranmamız gerektiğini örnekleri ile anlatıyor.

Kur’an da, Kainat kitabı da, sünnetler de bize doğruyagötürür, Ama ne kainat kitabını okuyoruz biz, ne de Kur’anı …

Okuduğumuzu zannediyoruz? Anlamadan okumak gerek. Hz.Ali, anlaşılmayan kıraat okunmuş sayılmaz der.

Veya elinize İngilizce bir dergi geçse, kelimelerin vecümlelerin ne dediğini bilmediğiniz için, içeriğinden haberiniz olmaz.

Yanlaş anlaşılmasın Kur’an başımın tacı anlaşılmadan daokunsa sevabı büyüktür. Ancak anlaşılarak okunur ve anlamına uygun bir yaşantısürersek daha büyük sevap, dertlerimizin ilacı olur…

Bunun için bir kişi bile bu makeleyi okusa ve doğruluğayönelse bizim için kardır diyerek yazıyoruz…

Hadi kalın sağlıcakla.