Evet Lig başladı, 1. Hafta geride kaldı. Futbol da yenmekte var yenilmekte… Kahramanmaraşspor’da bu iki denklemden birini gerçekleştirdi. Futbol sevgi, saygı ve kötü alışkanlıklardan uzak durma yerine farklı emellere terk edildiği de takdire şayan… Yıllardır insanları üç şeyi amacının dışında kullanarak “Uyuttular, kullandılar ve kandırdılar.” Nedir bu üç şey: “Siyaset, Din ve Futbol” Bizi ilgilendiren kısmına “Futbol ve içine giren Siyasete” parantez açacağız yazımızda. Futbolun içindeki siyaset ulemasıher gün kanımıza kadar girmeye başladı. Günümüzde en popüler spor dalı olan futbol kitleselleştikçe siyasetin ilgi alanına girdi. Kimine göre ''İç içe'', kimine göre ''Ayrı'' Kimi ''Siyaset spordan elini çeksin'' diye bağırıyor. Kimileri ''Siyasetsiz spor olmaz'' diyor. Bunun Türkiye'de örnekleri çok, Ama önce İspanya'ya doğru, yani şu an ''Futbolun kralının oynandığı'' yere, biraz da geçmişe uzanalım. Ne demiş İspanya'nın ünlü diktatörü Franco; -''Ben ülkeyi 3 F ile yönetiyorum.. Futbol, Fiesta (Eğlence) ve Fado (Din)'' Dönüyoruz ülkemize. İngilizlerin 1800”lü yılların ortalarında “İnsan kafasıyla oynandığı” efsanesiyle bilinir. Yıllar geçtikçe insanoğlunun çoğunu etkisine alan bu spor dalı “Zevk ve heyecan vermesinin” yanında, yüzyıllar boyunca insanlar arası “Facialara, kutuplaşmaya ve düşmanlaştırmaya” başlamış zamanla kitleleri… Ülkeler, şehirler ve insanlar arasında “Dostluk ve kardeşlik bağları kurması” yanında, bu üç olguyu birbirlerine “Düşman eden, zarar veren ve hatta derisinin renginden dolayı ırkçılığa götüren” etmenleri bünyesinde barındırmış zamanla Futbol. Gelelim günümüze, ülkemizdeki futbola. Mahalle aralarında, statlarda “Gazozuna oynanan tozlu topraklı ve çamurlu sahalardan, futbolun endüstriye dönüşmesi ve para kazanma etmeninin” devreye girmesiyle “Futbolun sadece sahada oynanmadığı, masa başlarında, iktidar koltuklarının da etkisiyle maçların kazanılıp, kaybedildiği, insan topluluklarının birbirlerine kutuplaşmasına yol açan, tadına varmanın, sportmenliğin ve Fair-Play”ın sözde kaldığı” bir oyuna dönüştü. “Futbol bir ayak oyunudur!” demişti sevdiğim bir abim. Gerçekten bir ayak oyunu! Hemde 40 ayak… 22 kişi ve bir topla oynan bu oyun “Amacı dışında kullanılmaya başlandığı ve siyasetin, masa başı oyunların, hakem etmenlerinin ve iddia gibi kumar araçlarının” sporun içine girmesiyle: “Biz büyüdük ve kirlendi Futbol” maalesef. Bizi bu yazıyı yazdırmaya iten faktör ise, siyasetin artık ülkemizde “Futbolun değil içine girmesi, artık düşenlerin, çıkanların, şampiyon olanların, maddi anlamda devletten destek görenlerin ve hatta kendi görüşünde olmayanlar için taraftar gurubu oluşturacak kadar” artık futbola etki etmesindendir. Kitlelerin sempatisini avlamanın, onlara "mesaj vermenin" en popüler mecralarından biri olmuş, Türkiye'de de futbol ortamı hep politik gelişmelerle iç içe olmuş… Her dönemin politik koşulları futbol ortamına yansır olmuş… Siyasetçilerin “Memleket takımlarının engellenemez yükselişleri, kendi görüşlerinin karşısında görüşe sahip olan taraftar gurupları için çıkarıldığı hissiyatı veren yasaklar 6222 Kanunu, maddi anlamda geliri olmasa bile yüksek transferler yapan ve stat yapan bazı takımlara verildiğini düşündüğüm ayrımcı devlet desteği” vereceğimiz birkaç örnekten biri… “Kul hakkı yemenin, helallik almadığı sürece insanın cennete girmesine engel olduğunu” düşünürsek: Lütfen çekin ellerinizi futbolun üzerinden. İlla desteğiniz olacaksa Herkese hak ettiği oranda olsun. Gönlünüzden olsun, futbol sahada oynananlarla kalsın, kazananı kaybedeni futbolcular belirlesin… Seyredenlerde eskisi gibi sahadaki oyundan, yenilse de yense de zevk alsın. Hak yenmesin, yedirilmesine göz yumulmasın. Siyaseti ne siyasetçi nede taraftar sahada yapsın. Sahalar hep Yeşil kalsın! Her vesileyle "siyaset bulaştırmayalım" antları verilse de, futbol politikanın kayıtsız kalamadığı bir toplumsal olgu artık yıkılsın. Yeşil sahalar yeşil kalsın ki, gençler temiz hava solumaya şiddetten uzak kalmaya devam etsin. Kalın Sağlıcakla…