Değerlidostlarım bu hafta kafama göre takılacağım. Son bir haftada futbol ailesindemeydana gelen vukuatlardan bahsedeceğim.
Dört takımarasında geçen şampiyonluk mücadelesi, yedi takımı ilgilendiren küme düşmemücadelesi ilginç olayların olmasına neden oluyor. Tam bu işler olurkendavetsiz misafir gibi araya Fenerbahçe-Beşiktaş kupa maçı girdi.
Halbukiligin altında ve üstünde kıran kırana bir mücadele yaşanırken nereden çıkmıştıbu süt kupası kılıklı kupa maçı( Bu ifade geçen yıl Beşiktaş başkanı FikretOrman bey’in sözlerine atfen kullanılmıştır).
Futbolun ana unsuru sahadaki futbolculardırher zaman. Diğerleri yan unsurlardır. Ancak geçen Perşembe günü maçın tatiledilmesine sahadaki futbolcular değil, Beşiktaş yedek kulübesinde bulunan ikifutbolcu ile olmaması gereken yerde olan sayın Şenol Güneş’in taraftarla olanteması neden olmuştur. İşin en entresan olan tarafı ise bu iki futbolcu veŞenol Güneş’in Trabzonlu olmaları.
Bundan tamkırk dört yıl önce Gaziantep Kamil Ocak Standında izlemiştim Şenol Hocayı.Gaziantep Spor ile Trabzon Spor arasında birinci lige yükselme konusundakıyasıya bir mücadelenin olduğu bir sezondu. Gaziantep tüm çabasına rağmenŞenol Güneşi geçip gol atmayı başaramamış ve sezon sonunda birinci ligeyükselen Trabzon Spor olmuştu. O Şenol Güneş’in kalesini koruduğu Trabzon Spor birinci ligde fırtına gibi esmeye başlamışİstanbul takımlarının futboldaki saltanatına son vermişti.
1975 teesmeye başlayan Karadeniz fırtınası 1983’ e kadar sürmüş, bu süre altı ligşampiyonluğu ile taçlandırılmıştı. İstanbul takımları metropol kent olmanınsıkıntılarını ülkemizin içinden geçtiği siyasi bölünmüşlüğün de etkisi ile birtürlü başarıya ulaşacak kadroları kuramamışlardı. Düşünün Galatasaray’ın 14 yılşampiyon olamadığı yıllardı. Karadeniz fırtınasına her zaman olmasa da ara sıradirenebilen tek İstanbul takımı ise Fenerbahçe idi. İşte bu yıllarda başlayanFenerbahçe-Trabzonspor rekabeti Şenol Güneş’in hoca olarak görev yaptığı1995-1996 sezonunda dramatik bir şekilde Fenerbahçe ye kaptırılan şampiyonluk rekabeti iyice kızıştırmış, 2010-2011 sezonundaikili averajda üstün olan Fenerbahçe’nin şampiyonluğu Feto talimatlısı polis,savcı ve hakimler ile sırfFenerbahçe güçlenmesin diye bu fırsatı değerlendiren o günkü Galatasarayyönetiminin ve yandaşı spor yorumcularının katkısıyla Türk futbolu tam birkaosun içerisine sürüklenmiş, bu durum özellikle Trabzonluları derindenetkilemiştir.
İşte tam buarada Şenol Hoca Beşiktaş’ın başına gelmiş, bu durumdan vazife çıkarıp medya veoradan beslenenler yeni bir rekabet ortamı için kolları sıvamış, BeşiktaşFenerbahçe maçlarında sanal bir derbi havası oluşturmak için olmadık provokasyonlaragirişmişler, gaza gelen bazı taraftarlarda (her iki takımdan) bu oyuna aletedilmişler, Şenol Hoca ve diğer Trabzonlu futbolcuların Fenerbahçe hassasiyetikullanılarak ülkenin gündemi siyasileri bile meşgul edecek bir halegetirilmiştir.
Türkiye’nindünyada bilinen bir derbisi var, o da Fenerbahçe-Galatasaray derbisidir. Fenerbahçe son yıllarda Galatasaray’ıdeplasmanda çoğunlukla yenmiş, Galatasaray Fenerbahçe’nin sahasında Türkiyekupası alıp, o günkü hocası Galatasaray bayrağını Fenerbahçe stadının ortasınadikmiş, Fatih Terim ile daha birkaç yıl önce Fenerbahçe stadında maçı beraberebitirerek şampiyon olup, şampiyonluk kupasını da yineFenerbahçe stadında Fenerbahçe seyircisinin gözü önünde almıştır. Gerçekderbinin hocası da taraftarıda farklı oluyor, anlayana.
Gelelimolayın bir başka boyutuna. Beşiktaş’ın Trabzonlu kalecisi Tolga Zengin ölmüşannesine küfredildiği için dayanamadığını, bu nedenle taraftarla tartıştığınısöylüyor.
1996-2002yılları arasında önce PTT Spor daha sonra ismi değişip Türk Telekom Spor’unbaşında genel kaptan olarak, Kahramanmaraş Amatör Spor Kulüpleri Federasyonundatertip komitesinde görev aldım. Hem saha içinde hem soyunma odasındafutbolcularla her zaman yakın oldum. Futbolcunun hiç küfür etmeyeninerastlamadım. Takımımda oynayan futbolcuların çoğunluğu spor akademisi öğrencisiolmasına rağmen. Yani cahili de aynı , tahsillisi de aynı. Tolga Zengin diyorki: Ölmüş anneme küfrettiler. Ölmüş anne yaşayan anneden daha mı değerliTolgacığım? Sen ve arkadaşın Mustafa Pektemek’in maç kasetleri bir incelenserakibe, hakeme ve taraftara küfrettiğinize dair sayısız kayıt ortayaçıkacaktır.Bu biraz”Etme bulun, ya da çalma el kapısını, çalarlar kapını”sözlerini hatırtlatır.
Futbolcamiasında olup ben küfretmem diyen varsa yalan söylüyordur.
Şu soruyukendimize sormamız gerekiyor. Taraftarların beraberce yan yana maç seyrettiğiyıllardan, bu günlere nasıl geldik bizi kimler hangi amaçla bu günlere getirdionu sorgulamamız gerek.
Birazempati. Kendimize edilmesini istemediğimiz küfrü biz başkasına etmediğimizzaman bu konuda olumlu yönde çok mesafe almışız demektir.
Kalınsağlıcakla