Oğlum soruyor; “ Baba bu kötü adamlar bizden ne istiyorlar?” Cevap veriyorum; “ Bizden susmamızı, projelerinin piyonu olmamazı yani bizi istiyorlar!” -O ne demek baba? -Oğlum bunlar bir proje hazırladı, bizi birbirimize kırdıracaklardı, Rabbimizin yardımı ile onların oyunlarını millet bozdu! Çocuk durmuyor ki meraklı; “ Baba anlayamadım açsana konuyu. Anlatmaya devam edeceğim ama çocuklara bu konuyu anlatmak zor oluyor! -Oğlum bölgemizde haritayı değiştirmek istiyorlar, kadim medeniyetlerini arıyorlarmış, arz-ı mevud hayalleri var... Bunun için ahtapot her yandan saldırıyor, bir kolu FETÖ bir  kolu PKK, bir kolu IŞID, derin ekonomi,  haçlı ruhu ve siyonizm…. Anladım baba dünya hep bir olmuş bizi yok etmeye çalışıyor! Oğul diyorum, sadece dünya birlik olsa birde içimizdeki hainler var. Susuyor bir süre sonra içi içine sığmadığı için, “Baba Türkler çok mu güçlü? Evet oğlum milletimiz yüzyıllarca İslam’ın bayraktarlığını yapmış, üç kıtaya medeniyetimizi götürmüş, haksızlığa Hak için dur demiş ama bir ara bize batı aşısı yapmışlar, şimdi tekrar aslımıza rücu ettiğimiz için de korkuyorlar…   OLUP BİTENLERİ ANLAMAK Gelelim konumuza, üst aklı anlamaya çalışan biriyim, gördüğüm şu ki, dünyayının kaymağını yiyorlar, güçlüler de.  Ancak gerçek gücün iman olduğunu hesaba katamıyorlar, çünkü kendiler imansız bu bir. Şerefsizler, hainler aracılığı ile Türkiye’yi Suriye gibi yapmaya kalkıştılar.  Dediğim gibi  bölgemizin haritasını değiştirmeye çalışıyorlar bu iki.  Bu PKK’lılar ve darbeciler de sırtlarını üst akla(ahtapot) dayamışlardır. Sivil işgal güçlerine sahipler, bu güç bazen sermaya oluyor, bazen basın, bazen sivil toplum örgütü oluyor bu da üç… Tefekkür edelim ve düşünelim;“Irak'ın işgali, Suriye'nin sonsuz bir kaosa teslim edilmesi, Yemen'in bölünme aşamasına getirilmesi, S. Arabistan-İran savaşı senaryoları bu büyük projenin ana cepheleridir. Üst akıl biliyordu ki; “Suriye parçalanmadan Irak parçalanamayacaktır. Türkiye kaosa sürüklenemeden Suriye parçalanamayacaktır. S. Arabistan-İran savaşı başlatılamadan o harita çizilemeyecek, var olan devletler üçe-dörde bölünemeyecek, yeni devletler, şehir devletleri kurulamayacaktır. ; “Türkiye devreden çıkarılmadan, esir alınmadan, çaresiz bırakılmadan da bütün coğrafya yüz yıllık felakete, belirsizliğe, yokluğa sürüklenemeyecektir.” (İbrahim Karagül-Yeni Şafak)   KIYAMET SAVAŞINA MI HAZIRLANIYORUZ? Biz direndikçe savaş şiddetini artırıyor. Biz meydan okudukça açık saldırılara girişiyorlar. Önümüze değil, biraz ilerilere, sınırların ötesine bakmak bir zorunluluktur. Günümüze değil, biraz ileriye, gelecek yıllara bakmak bir zorunluluktur. Yirmi yıldır adım adım izlediğim bu gelişmelerde hiçbir çelişki görmedim. Her kriz bir öncekinin tamamlayıcısı, bütün gelişmeler o büyük güne, kıyamet savaşına hazırlıktı. Karagül darbe girişimine ışık tutan yazısının devamında; “ 15 Temmuz Türkiye için yeni Kurtuluş Savaşı'nın başlangıç tarihi olacaktır. Çünkü açıktan saldırı altındayız, açıktan Türkiye'yiparçalama senaryolarına direniyoruz. Açıktan Suriyeleştirme projeleriyle karşı karşıyayız. Açıktan kaos fırtınası ülkemize, içeriye servis edilir oldu. Dikkat edin, bundan sonra Türkiye'den rahatsız ne kadar kişi ve grup varsa kullanacaklar, her birini silaha dönüştürecekler. Karagül yazısında uyarılarda yapıyor; “15 Temmuz hem saldırıların hem direnişin başlangıç tarihidir. Bundan sonra sürekli saldırılar gelecek, sürekli teyakkuz ve direnişte olacağız. Onlar cehennemin kapılarını açmışsa, bu topraklardaki bin yıllık gelenek harekete geçecek ve milletimiz onlara cehennemi göstermeyi bilecektir!” Diyeceğim şu ki, millet olarak olup bitenleri çabuk unuturuz, okumayanlarımız yanlışa yönlendirilebilir. Şimdi, çocuklarımıza, gençlerimize olup bitinleri iyi anlatmak, düşmanın oyunlarını bozmak için birlik olmamız gerektiğini anlatma zorunluluğumuz var. Daha fazla sorusu olanlar ise Bi Simit’in son makalesini okusun. Kalın sağlıcakla.