Hasan Erden’in Sivil İşgal Güçleri isimli kitabını dikkatle okumaya devam ediyorum. Daha önce iki makale yazmıştım, bu üçüncüsü oluyor. Bu kitap da(s.311) “Günümüzün Dırar Mescidi Hareketleri” başlığı ile bir bölüm yer alıyor. Bölümün girişinde; “ABD’nin önde gelen stratejislerinden Davit Yerushalmi’ye atfen; “ Müslümanlar öylesine yıkıcı bir savaşla karşılaşmalılar ki, Batı’ya karşı bir savaş kazanmanın imkansız olduğunu görmeliler ve sonuçta İslam’dan vazgeçip bir tür yeni reform dinini kabul etmeliler veya önlerine ne koyulduysa ona uymalılar” spotu ile giriş yapılmış. Sonrasında, “ABD’nin ve diğer sömürgeci güçlerin İslam Ülkelerine ve Türkiye’ye karşı  başlattığı  yeni Dünya Savaşının en çok tehlike arz eden tarafı, İslam arazisine uydurulan, Müslaman’ın değerleri ve çıkarları istismar edilerek, dini maskeler ve kılıflarla kamufle edilerek gerçekleştirilen boyutudur” diyerek Hz Peygamberin(sav) zamamında ‘Dırar Mescidi’ olayını da örnek gösteriyor. Kur’an-ı Kerimin de dikkat çektiği bu olay hakkında  Cenab-ı Allah; “Savaşa katılmayanlardan bir grup İslâm’a ve Müslümanlara zarar vermek, küfrü pekiştirmek, iman edenler arasında ayrılık tohumu ekmek ve daha önce Allah'a ve Peygamber'e karşı savaşmış birini gözetleme amacı ile bir mescit yaparlar. Onlar: «İyilikten başka bir amacımız yoktu» diye yemin edeceklerdir. Oysa Allah şahittir ki, onlar yalan söylüyorlar. (Bundan böyle artık) o mescidin içinde asla namaz kılma! İlk günden takva üzere kurulan mescit (Kuba Mescidi) içinde namaz kılman elbette daha uygundur. Onda temizlenmeyi seven adamlar vardır. Allah da çok temizlenenleri sever.” (Tevbe, 107, 108) Konunun daha iyi anlaşılabilmesi için ayetlerin iniş sebebini ve kimler hakkında indiğini zikretmemiz kaçınılmazdır. Tefsir kitaplarının hepsi bu ayetlerin, kendisini Allah ve Rasûlü ile savaşmaya adamış ve Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem aleyhinde açılan her savaşa mutlaka iştirak etmiş olan bir adam hakkında indiği hususunda görüş birliği içindedir. Bu adamın adı “Ebu Âmir er-Râhib”tir. Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem onu “fâsık” diye adlandırmıştır. O, Medine de inşa ettireceği mescidi Allah ve Rasûlü ile savaş yapmak için bir üs olarak kullanmanın yanı sıra ayet-i kerimenin zikrettiği ve bizimde biraz açarak anlatmaya çalışacağımız diğer amaçlar içinde kullanacaktı... Neyse daha sonra Rabbimiz(cc), Efendimizi uyardı, bu mescidini yaktırdı.  Böylece Müslüman görünümlü münafıkların fitne ve fesat çıkartmasını ortadan kaldırdı. HAR ÇAĞDA MÜNAFIK VARDIR Benzer durumlar değişik zamanlarda görülür, Örneğin Fransız Napolyon Bonapart, Mısırı işgal ederken, bölge halkına Müslüman olduğunu yaymış ve Müslümanların Napolyonun başarısı için dualar edilmesini sağlamış, bunun için bildiriler dağıttırmış. Alman İmparator 2. Wilhem, tüm Osmanlı topraklarında, Müslüman olduğunu yaymış, amaç Müslümanların İngiltere karşı cihad ilan etmesi istemesi tabi ki. Hatta Osmanlı hükümetlerine bağışlarda bulunmuş. İngilizler, keza Milli Mücadele yıllarında islam oyununu oynamış, aynı oyunu Lord Curzon’da Hitler’de de rastlıyoruz.  Konuyu bu güne getirdiğimizde ise aklınıza yeni isimler de geliyor değil mi? FERASET SAHİBİ OLMALIYIZ Yazarımız bu bölümün sonunda diyor ki; “Şimdi, ABD sömürgeciliğinin ve arkasında Yahudi-İsrail sömürgeciliğinin , İslam ülkelerini bütünüyle kontrol etmeyi  ve sömürgeleştirmeyi amaçlayan, “İslam Stratejileri’ni ve Avrupa Birliği ülkelerinin İslam Oyunlarını daha yakından sorgulamaya çalışıyorum” Yazarın hangi mesajı vermek istediğimi anlamışınızdır, Müslümanlar saftır, temiz kalplidir, herkesi kendi gibi zannedebilir. Bu nedenle Rabbimiz münafık ve kafirlere karşı bizi uyarıyor. “ Ferasetli olun. Feraset zihin uyanıklığı, bir şeyi çabukça anlayış kabiliyeti, bir insanın ahlakını, kabiliyetini yüzünden anlamak melekesi demektir. Kuran; “Eğer gerçekten mümin olduysanız, siz, daha üstün olmanıza rağmen gevşemeyin, üzüntüye düşmeyin.  Sakın yılmayın, üzüntüye kapılmayın, eğer iman ediyorsanız mutlaka üstün gelirsiniz!(Ali İmran 139) Ömer Nasuhi’nin İslam İlmihalinde Feraset ile ilgili olarak; “Feraset iki türlüdür. Biri bir nevi ilham eseridir ki, sebebi bilinmeksizin meydana gelir. Diğeri bir kazanma eseridir ki, muhtelif tabiatlara vakıf olmak sebebiyle meydana gelir. Ferasetin zıddı ahmaklıktır, zekadan mahrumiyettir. Ferasetli kimse uyanık bulunmalı, edebe, fazilete aykırı şeylerden kaçınmalıdır.  Efendimizde; “Müminin ferasetinden sakınınız. Çünkü o, Allah’ın nuruyla bakar.” buyurulmuştur. (Tirmizi, Taberani) Sonuç, bugün müslüman görünümlü bir çok münafık vardır. Bu nedenele Kuran-ı  öğrenip kendimizi geliştirmeli, ihlaslı olmalı, düşmanın hilelerini öğrenmeli, oyuna gelmemeliyiz. Yani feraset sahibi nesiler yetiştirmeliyiz. Bakın o zaman İslam dünyası ne kadar yücelecektir! Hadi hayırlı Cumalar.