Günlük yazan biri olarak, kimi zaman konu bulmada zorlanırken, bu günlerde gündem oldukça yoğun olduğu için hangi konuda yazsam diye  karar veremiyorum. Okuduğum kitaplardan aldığım notlar , okuyucularımdan gelen ve ele almamız gereken konular var. Örneğin vatandaşımız yeni mezarlığın düzenlenmesi istiyor  yeni yıl kutlamasından vaz geçmemiz gerektiği ve noel ağaçlarından rahatsız olanların tepkileri söz konusu, bir de şu konferanslardaki konuşmacıların sıkıcı konulara girmesi veya şov yapmaları meselesi. Bütün bunlar kendi içinde her biri bir makale konusu. Özellikle içinden geçtiğimiz şu hassas dönemde, şehitlerimizin ailelerinin acısını paylaşmak adına, bir şu noel kutlamaları yapmak doğru değil. Bu konuda bizim bir yaptırım gücümüz yok, yapanları bilgilendirmek ve bilinçlendirmek gerekiyor. Kutlamayı yapanlar Hıristiyan ise sözüm yok ama müslüman ise elbette birkaç cümle yazmak isterim. Atilla Güçlü isimli bir kardeşimiz sosyal medya üzerinden şöyle bir mesaj atmış; “Sayın Hocam hayırlı akşamlar ilimizde bir büyük ticaret merkezinin içindeki Noel çam ağacından son derece rahatsızlık duydum. Bizim inancımız da bu Noel çam ağacı yok çok şükür. İlgilenirseniz memnun olurum tabiki gücünüz nisbetinde kolay gelsin.” Hemen düşüncemi söyleyeyim; Çevremiz kan gölü, insanlar Şehitler Tepesi’ne gidip/ gelirken, ardından Kayseri’de yeni bir bomba yüklü araçla saldırı düzenlenmişken, Halep kan ağlarken, Suriye’de şehit olan güvenlik güçlerimizin acısı yüreğimizi kavururken, yılbaşı kutlamalarını doğru bulmuyor. Çünkü başımıza ne geldiyse, batılılaşma adına geldi. Kutluyorsanız bu bir gaflettir. Daha ne diyeyim.   KONUŞMACILAR DOĞRU SEÇİLMELİ Cumartesi akşamı, İbrahim Gülsu kardeşim ile birlikte Ehli Sünnet konulu bir konferansa katıldık. Bazı sivil toplum örgütleri birlikte yapmışlar. Konuşmacı Prof. Dr. Mehmet Ali Büyükkara, gecikmeli başlayan konferansta, Müslümanların ve özelliklede ülkemizin ve islam dünyasının güncel sıkıntılarına dönük çözüm yolları ile ilgili fikirler beklerken, hocamız üniversitedeki kürsü de ders anlattığı gibi bize mezhepler tarihini anlattı. Yaklaşık bir saat kadar dinledim, istedim ki, DAİŞ, FETÖ, EL KAİDE gibi örgütlerin içimizde neden yer bulduğunu, mezhepler arası çatışmalarının olmaması için neler yapılması gerekiyor anlatsın, güncele değinmedi. Hocam beni bağışlasın ama doğrusu internet üzerinden rahatlıkla ulaşabileceğim konulara girince sıkıldım ve ayrıldım. Sizin anlayacağınız bir dinleyeci olarak aradığımı bulamayınca da bundan sonra da herhangi bir panel ve konferansa gitmeme kararı aldım.   İSLAM DÜNYASI YANIYOR Evet Halep düştü, orası bir sünni kentti aslında bizden insanlar düştü orada, bizim kültürümüz yok edildi… Ama bu programdan zihnimde kalan birkaç cümleyi de paylaşayım istiyorum. Notlarım aynen şu şekilde; “Ehli sünnet sıradan bir mezhep değil aslında mezhep değil.  Bana göre ehli sünnet İslam şehrinin ana caddesidir. Üzerinde anlaşılamayan konularda bu yol çözüm ortaya koyar. Sahabelerden bazıları şöyle demiştir; Müslümanlar kılıçları ile birbirlerini düzeltiyorsa, hiçbirini tercih etmem. Çünkü birinin yandaşı olmaktan doğacak fazileti reddederek, delaletten kurtulurum. Fitne ve kan akıtanın karşısında durulmalı” diyor. Bu kadar, sizlere aktaracağım farklı bir tespit bulamadım. Bu da tartışılır. Diyeceğim şu ki, kürsüye gelen konuşmacılar karşılarında öğrencileri varmış gibi davranmamalı, kendi tebliğini yaptıktan sonra dinleyicilerden gelen sorularını cevaplamalı, konuşmalar kısa ve öz olmalı. Bu bağlamda organizatörler de, yönlendirici olabilmeli. Dolayası ilei konuşmacılar iyi seçilmeli. Güncel konuşmalar yapılmalı, dinleyenlerin zihni açılımı sağlanmalı, salondan zihni boş dönmemeliyiz. Bunun içinde, dinleyicilerin bilgi standardı hesaba katılmalı… Son olarak şu mezarlığın çamur olması konusuna da değinmek istiyorum. Zannederim mezarlık konusunda yeni çalışmalar var. Hasancıklıdaki mezar yerinin seçiminin yanlış olduğunu ilk günden beri yazdım, orası harika bir turistlik tesis olurdu ama değerlendirilemedi. Fatih başkanımız konuyu yakından takip ediyor, bu konuyu da çözeceğine inanıyorum. Kalın sağlıcakla.