Bugün rüyamda, dedemin, babam ve amcamın bayram namazından dönüşüyle başlayan, mutluluğun, huzurun ve sevincin bir arada yaşandığı bir bayram sabahına uyandığımı gördüm. Hem de ellerinde sıcacık ekmekler vardı. Her zaman ki gibi… Bir gün öncesinden ütülenip hazırlanan bayramlık diye tabir edilen kıyafetlerimi giyip karşılıyorum. Ellerini öper harçlıklarımı cebime koyar, sonrasında bir arada oturduğumuz kahvaltı softasında yerimi alırdım. Kahvaltı sofranız bayramlaşmak için gelen çocuklarla bölünürdü. El öperler, tıpkı benim gibi onlarda bayram harçlıklarını ve şekerlerini alır, yüzlerinde beliren gülümsemeyle başka ziyaretler için ayrılırlardı. İçlerinden bazısı almaya utanır bazılarıda hemen alır. Zaman ilerledikçe bayramlaşmaya gelen sayısı artarak devam eder. Misafirler usulünce ağırlanır şeker, kolonya ikramı olmazsa olmazıdır bayramın. Adı üstünde ramazan bayramının diğer bir adı da ‘’Şeker Bayramı’’ dır. Kısacık bir rüya olsa da güzeldi…
Kelime anlamı olarak sevinç ve neşe anlamına gelen, kültürümüzde önemli bir yere sahip olan bayramlar birliktir, beraberliktir, gün öncesi hazırlanan bayramlık kıyafetlerdir, bayram ziyaretine gelenlere hazırlanan ikramlıklar, gün öncesi evlerde yapılan bayram temizlikleri demektir. Hele ki birde, fırınlarda pişirilen bayram çöreklerinin kokusu… Başkadır bayramların bizdeki yeri.
Sonra birden gözlerime vuran bir ışıkla uyanıyorum, çadırın açık kalan kenarından… uyku sersemliği ile ne işim var bu çadırda dediğimde 6 Şubat Kahramanmaraş depremi gerçeği ok gibi kalbime saplanıveriyor. Bugün Ramazan Bayramı değil mi? ya diyorum. Çadırdan dışarı kafamı uzatıyorum ki, her yer çadır, konteyner dolu. İnsanlar Bayram namazını kılmak üzere başka bir çadıra doğru ilerliyor. Öyle ya tıpkı evlerimiz gibi bayram namazlarını kıldığımız camilerimiz de yıkıldı bizim…
Anladım bu bayram deprem nedeniyle önceki bayramlar göre hüzünlü geçecekti. Çünkü, canlar kaybettik. Bazılarımız hastane odalarında iyileşmeyi bekliyor. Bu bayram kimilerimiz aynı şehirde ama evinden uzakta, kimilerimiz de gurbette bayram sabahına uyandı. Yabancısı olduğu şehirde, tanıdık olmayan evlerde…
Depremde yaşananlar bize acı bir gerçeği hatırlattı; hayatın ne kadar kısa ve değerli olduğunu ve sevdiklerimizin bir anda elimizden kayıp gidivereceğini… Bu nedenle Bu bayram en azından geride kalan sevdiklerimizi bir araya getirerek, onları ne kadar önemsediğimizi göstermek için bir fırsat olsun.
Bu bayram Ramazan Bayramı’nın gerçek anlamını hatırlamak sevgi, saygı, paylaşma ve dayanışma gibi değerleri pekiştirmek adına fırsat olsun.
Depremle birlikte bir bir eksildi hayat çınarından sevilenler, sevilmeyenler, özlenenler, hasret çekilen isimler. Hayatta hiçbir şeyin garantisi yok. Hani sohbetlerde “-di’li geçmiş” zamanlarda bulmaya çalışırız ya gidenleri, kaybettiklerimizi… Peki, yaşarken bu kadar iyi niyet ve olgunlukla anımsıyor muyuz yanı başımızda bulunanları? Bu bayram bunun için bir firsat olsun.
“Niçin daha çok sarılmadım, daha çok yanında olamadım, çok sevdiğimi söyleyemedim” gibi cümleler sarar benliğimizi kimi zaman. Sadece kayıplar değildir bizi ayrılığa sevk eden. Bazen uzun yollar girer araya, bazen gönül kırgınlıkları ve bazen de bir hiç uğruna birbirimize darılıp sevenleri ve sevdiklerimizi harcayarak araya aşılması zor dağları yerleştiririz. Daha sonra pişmanlık duyabileceğimizi düşünmeden nasıl da kırıveririz en kıymetlilerimizi? Bu bayram “erteleme” kelimesini hayatımızdan çıkarmak için bir fırsat olsun.
Ramazan Bayramı, Müslümanlar için çok özel bir zaman dilimidir. Ramazan ayı boyunca tutulan oruçların ardından manevi bir yükseliş ve yenilenme anlamına gelir.
O vakit, Bu bayram Kahramanmaraş için yükselişin ve yenilenmenin başlaması için milat olsun.
Kahramanmaraş’ım Ramazan Bayramın mübarek olsun…
Sevgiyle hazırlanmış, dertsiz tasasız ramazan sofralarında ve şeker tadında birlikteliklerle taçlanmış bayramlarda buluşmak dileğiyle…