Canlılar sıkıştıklarında, özellikle de insanlar kurtarıcı ararlar, belki de fıtratımızda vardır bu arayış. Örnek, otomobilimiz arıza yapacak olsa bir kurtarıcı ararız, işler bozuğa gider kurtarıcı ararız, maçta geriye düşmüşüz sahaya girip gol atacak bir kurtarıcı ararız değil mi? Şimdilerde ülkemizde ve dünyada ciddi sıkıntılar yaşanıyor, insan oğlu yine bir kurtarıcı beklemekte. Kimisi Mehdi Hazretlerini, kimimiz ise Mesih’i(as) bekliyoruz…

Oysa insanoğlu öncelikle kendi sıkıntılarını kendi aşmak, başarıyı kendi kazanmak zorunda, yani kendimize düşen vazifeleri yapmadan bir kurtarıcı aramak pek akıllıca olmasa gerek! Siz kıbleniz Cenab-ı Allah tarafından gösterilmiştir…

Evet, tarihi süreç içinde böyle kurtarıcılar gelmiş, Mehdi ve Mesih Hazretlerinin de geleceğini okuyoruz, biliyoruz ama ne zaman gelecek değil mi? Bilemiyoruz!

Cemil Meriç’de benzer bir konuyu “Kültürden İrfana” kitabına taşımış. Herbert Speencer’in bu konudaki düşünceleri ile başlamış yazmaya. Spencer der ki; “Bir toplumu değiştirmek için Büyük Adamlar beklenir, bu uzunca bir gelişmenin son halkasıdır, yani o toplumu değiştirmeden önce toplumun onu inşa etmesi gerekir. Başardığı değişikliklerin asıl kaynağı da kendisinden önce gelen nesillerdir” (s.23)

Sonra Sydney Hook’un bu konudaki görüşlerini aktarır, o daha ilginç şeyler söyler, der ki: “İnsanlar daima kendini kurtaracak birilerini ararlar. Sosyal ve siyasi işler sarpa sarınca kahramana duyulan alaka daha da artar, buhranın sona ereceği ümidi, güçlü ve zeki bir liderin zuhur edeceği ümidinden ayrılmaz.”

İHTİYAÇ VE HÜRRİYET BİRİNCİ PLANDA

Friedrich Engels’e göre ise büyük adam sosyal bir ihtiyacın kaçınılmaz cevabıdır… Şu ifadeye dikkat çekmek istiyorum: “Evet kahramana ihtiyaç vardır ama kahramanının etkili olmasını tayin eden, tarihi kanunlar yahut kahramanın ortaya çıktığı dönemdeki ihtiyaçlardır. Büyük adam yaşadığı zamanın ruhunu veya belli bir kültürün özünü ifada eden bir varlıktır ve insanlığı bu varlık hürriyete kavuşturacaktır.”

Bir konuda, bu defa Georgi Plekhanov konuşuyor; “Tarihi olayların akışını asıl şekillendiren genel sebeplerdir. Bu genel sebepler de üretimin ekonomik ve sosyal sürecinin insanlar arasında doğurduğu ilişkiler bütünüdür, üretim geçlerinin gelişmesidir. Büyük adam zamanının ihtiyaçlarına diğer çağdaşlarından daha iyi cevap verecek özelliklere sahip olduğu için büyüktür, kişiliği tarihin akışına yön verdiği için değil…” Mesele net anlaşıldı, gerçi arife tarif gerekmez ama bu cümleyi tefekkür etmek gerek diye düşünüyorum.

BENDE DE BÜYÜK ADAM ARAYIŞI VAR

Yukardaki ifadeleri topluyorum, Büyük Adam’ın özellikleri vurgulanırken, önderlik yapacak kişi zamanın ruhunu veya bir kültürün özünü taşıması gerekiyor aynı zamanda zamanın ihtiyaçlarını kendi çağdaşlarından önce cevap vermesi gerekiyor. Yani öncü, lider, akıllı, sabırlı, bilge olması gerekiyormuş.

Kendim için değil, kutsal bildiğim değerleri korumak adına böyle bir arayışı doğal karşılıyorum. Ülkemi, insanlarımızı, dini ve milli değerlerimizi seviyoruz. Hatta insanlığı karşı iyilik düşünceleri taşıyoruz. Ülkemin temel sorununu cehalet olarak gördüğümüz için de beklenen Büyük Adam’ın ya da kurtarıcının önce insan demesi, eğitime yatırım yapması gerektiğini sık sık vurguluyorum.

Yani hiç kimsenin olmadığı yerde, beni Allah görür şuur ve bilincinde olarak yetişmiş nesillerle bu sorunların altından kalkacağımıza inanıyorum. Bu nedenle de beklediğim büyük adam için şöyle bir tanımlama yapıyorum: “Bir gün bir büyük adam gelecek, önce insana yatırım yapacağım diyecek!”

Beklenen o nesli, Necip Fazıl şöyle tanımlar: “Dışından güneş gibi aydınlık o neslin nuru içinden gelecek, o nurun ismi de olanca asliyet ve saffetiyle İslam’dır” Eyvallah!

Biz inanıyoruz ki, ahir zamanda iyiler bir çatı altında toplanacak, küfre karşı galip gelecek ve yeni bir asrı saadet yaşanacak. Bunun için biz yavrularımıza İslam’ı sevdirmeliyiz, bunun gayreti içinde olmalıyız.

Kalın sağlıcakla.