Bu gün ki köşe yazımı BMM’nde Liyakat ve Sorumluluk üstüne yazmak istedim… İlk önce şu soruları sormak istiyorum. A Parti B parti C parti hiç fark etmez. Her hangi bir partiye mensup olan vekillerin halka karşı sorumluluk çerçevesi nedir? Meclis tüzüğünde ve kanunlarda ‘’sorumluluk’’ yani ‘’yapmak zorunda bulunduğu ya da yaptığı bir iş için gerektiğinde hesap verme durumu…‘’ hangi cümlelerle yazılmış belirlenmiştir? Vekiller üstlenmiş oldukları bu sorumluluğu yerine getirebiliyorlar mı? Yeni Anayasa’ya Liyakat İlkesi kanun maddesi olarak yazılabilir mi? Vekiller de ahlaki vicdan olmalı mıdır? Bizi, yani halkı temsil eden toplumun içinden seçilen bu insanlar Yüce Meclis çatısı altında canlarının her istediğini yapma hakkına sahip midirler? Bütün bu soruları sorma nedenime gelince…  CHP’li bir vekil hanımefendinin bu ay ki telefon faturası 1 Milyon 200 bin TL gelmiş. Meclisin ve vekillerin bütün gider ve masraflarını bu millet nasıl karşılıyorsa, işte bu faturayı da öyle ödeyecek. İster kendi partisine milletin kasasından ödenen ödenekle olsun fark etmez meclis ödeyecek. Her halükarda milletin cebinden çıkacak. Yani harcadıkları her kuruş aldıkları maaş dâhil bu millet veriyor. Sayın vekil… Sizce bu yaptığınız ahlaki vicdana sığar mı? Etik mi? Milletin parası çarçur olması sizin için bir şey ifade ediyor mu? Bunun bir sorumsuzluk örneği olduğunu düşünüyor musunuz? ‘’Milletin parasını israf ettiğiniz için kalbinizde bir pişmanlık var mıdır?” Diye, sormak isterken vekilden bir açıklama geldi. “Ben bu kadar beklemiyordum ama bana tahsis edilen hakkı kullandım.’’ Dedi. Millet size böyle bir hak mı verdi? Milyon milyon telefon faturasını millete ödetmek nasıl bir tahsis nasıl bir haktır? 1 Milyon 200 bin lira ile Anadolu’da her hangi bir şehirde 4’er yüz bin liradan 3 lüks daire satın alınır vs...  Asgari ücret 1.404 lira ile geçinmeye çalışırken emekçiler nasıl vicdanınız el verdi de milyonluk fatura getirebiliyorsunuz? Ayrıca! Kuzum Allah aşkına 1 Milyon 200 bin liralık ne konuşulur? Bunu da anlayabilmiş değilim… Sayın Kılıçdaroğlu bu vekil için yine o meşhur açıklamalarından birini yapacaktır. Bir diğer yandan ise sayın vekil sizi tebrik ediyorum. Evet, doğru söylüyorsunuz. Gördüğümüz kadarı ile size tahsis edildiğini düşündüğünüz hakkınızı bir hayli iyi kullanmışsınız. Size bu halktan yüz tam puan... Ve… Gören görmeyende “Meclis’i her türlü şekilde kullanabilirsiniz” diye size bağışladık sanır… Hatırlatmak isterim orası Ali Baba’nın çiftliği değildir… Bu yüce gönüllü Millet’in Meclisi’dir. Bu yaşanılan bize gösteriyor ki BMM’nde halkı temsil eden vekillerin giderlerine kalem kalem bir sınır ve limit getirilmesi ve liyakat ilkesinin kanun maddesi olarak Anayasa’da yer alması gerekiyor. Peki, liyakat nedir ona da bakalım mı? Liyakat: layık olma, yaraşırlık, uygunluk, yeterlilik demektir. Son söz Sözüm meclisten dışarı… Lütfen kimse üstüne alınmasın, kast yoktur. Teyfik Fikret ‘’ Han-ı Yağma şiirinde şu sözcükleri yazmış.  ‘’Yiyin beyler yiyin… Aksırıncaya tıksırıncaya çatlayıncaya doyuncaya kadar yiyin…’’ Ne var ki bu dizeler bana bir deyimi daha hatırlattı. ‘’ Bedava peynir de fare kapanında olur! ’’ Nedense doğru durduk yere aklıma geliyor. Nerden aklıma geliyor bu sözler, ben de bilemiyorum kıymetli okurlar… Ne dersiniz! Gününüz sağlık ve başarılarla geçsin. Hoşça kalınız. İşini hakkı ile yapan doğruluk dürüstlük ilkesinden ayrılmayan kıymetli insanları ve saygıdeğer vekilleri tenzih ediyorum.