Yargıtay 13. Hukuk Dairesi yepyeni bir içtihat getirmiş ve şirketler ile tüketiciler arasındaki uyuşmazlıklar için doğrudan icra takibi yoluna gidilemeyeceğini karara bağlamıştır. Buna göre,  Şirketlerin 3.610 TL’nin altındaki alacakları için öncelikle Tüketici Hakem Heyetlerine başvurmaları zorunludur. Tüketici Hakem Heyetinden lehlerine bir karar çıkmışsa ve tüketici bu kararın gereğini yerine getirmemişse ancak o zaman icra yoluna gidebilirler. Yargıtay kararının hukuka uygunluğunu tartışabiliriz belki ancak konuyu en üst perdeden karara bağlayan Yargıtay’ın bu içtihadı önemlidir ve uzun bir süre tüketicilere nefes aldıracak niteliktedir. Kararın tartışılabilir yönü, kanaatimce uyuşmazlığın hukuken çözümü(karar) ile çözümün yerine getirilmesinin(icranın) birbirine karıştırılmasıdır. Yine benim şahsi kanaatime göre TKHK ile parasal sınır yönünden getirilen başvuru zorunluluğu sadece tüketici hakem heyeti ile tüketici mahkemeleri arasındaki görev ayrımını belirlemek içindir ve bunun icra ile bir ilgisi yoktur, bu bahsi diğer… Ancak tüm bu eleştiriler bir tarafa şimdi elimizde tüketicileri büyük oranda rahatlatacak bir karar var ve bu kararı olabildiğince yaymalı tüm tüketicilerin bundan faydalanması için gayret göstermeliyiz. Bu yazıyı da bu yolda gösterdiğimiz çabanın bir parçası olarak görebilirsiniz. Günümüzde yaşadığımız önemli problemlerden biri GSM operatörleri ya da enerji dağıtım şirketlerinin küçük bakiyeleri yıllar sonra icra takibine koymasıdır. Şirketlerin, 3-5 liralık alacak iddiasının yanına binlerce liralık icra ve avukatlık masraflarını da koyarak tüketicileri mağdur etmelerine Yargıtay ‘dur!’ demiş oluyor; şirketler ödenmediğini iddia ettikleri bir faturadan doğan alacağını öncelikle Tüketici Hakem Heyetine müracaat ederek kesinleştirmek etmek zorundadırlar, böylelikle, tüketici ek bir yük ile karşı karşıya kalmayacaktır. Kesinleşmiş olsa dahi ilamsız icra takibi ile karşılaşan tüketici ne yapmalı? Bilindiği gibi, icradan gelen ilamsız ödeme emrinin tebliğinden itibaren 7 gün içerisinde itiraz edebilir, itiraz edildiğinde takip otomatik olarak durur. Ancak çoğunlukla itiraz süresi aşılmakta ve İİK’na göre alacak kesinleşmektedir(!). Ancak yukarıda zikrettiğim karar ile İİK hükümlerini birlikte değerlendirdiğimizde kesinleşmiş gibi duran karara itiraz edilebilir diye değerlendiriyorum. İcra Müdürlükleri ya da İcra Mahkemeleri yapılan itirazı/başvuruyu  kamu düzenine aykırılık gerekçesiyle reddetmelidirler. Çünkü burada THHlerine başvurulmadan icra takibi başlatılmış, diğer bir deyişle yasaklanan bir eylem yapılmış, böylelikle kamu düzenini ihlal eden bir durum ortaya çıkmıştır. Taraflara çağrımız! Tüketicilere çağrımız ilamsız icra takiplerine 7 günlük yasal süre içerisinde itiraz etmelidirler. Bu süre geçirilmiş ise dava açmalı ve aşağıda verilen Yargıtay kararını gerekçe göstererek bu kararın iptalini istemelidirler. İcra Müdürlüklerimize ile İcra Hukuk Mahkemelerine çağrımız ise, Yargıtay kararının gereğini yerine getirmeli, tüketicilere kurulan bu tuzakları bozmalıdırlar. 2015/10571 Esas Sayılı, 2015/8738 Karar Sayılı ve 18.03.2015 tarihli kararında,