Leyle’i Kadir Gecesini ihya ettik, Ramazan’ın son günlerine girdik, artık Cehennem ateşinden kurtuluş beratimizi almış, tertemiz olmuş kullar arasında olduğumuzu umuyoruz. Bu vesile ile Kadir Geceniz kutlu, Ramazan Bayramınızı kutlarım. İçinde bulunduğumuz günler  güzel ama yaşadıklarımız da bir o kadar sıkıntılı, çünkü terörle islam birlikle anılır oldu veya cehaletle… Oysa güzel dinimiz cehaletle savaşmış, ilk emri oku sonra ilim öğrenmek farz, Efendimiz’in ifadesi ile, “İlim müslümanların yitiği, nerede bulsa almak zorunda!”, bundan dolayı ilim Çin’de de olsa almamız gerekiyor. Şimdi ilim bizden çok uzak bu nedenle de, tüketiyoruz ama tükettiğimiz kadar üretmiyoruz, biliyorsunuz bu da farzlardan biridir. Müslümanlar kardeştir diyoruz, bölünmüşlük yaşıyoruz  mezhep kavgaları gibi, uyuşturucu kullanımı yayılıyor, aile müessesi dağılıyor gençler artık evlenmek istemiyor, tüketim çılgınlığım devam ediyor, trafik terörü  v.s bunlar gerçek değil mi? Değil diyorsanız, hapishane ve hastanelerdeki insan sayılarını araştırın. Neden Osmanlı’da hapishaneler yoktu, neden işyerlerinin kapısı kilitli değil di?(bir dönem)   İSLAM DEKLARASYONU Aliye İzzetbegovic’in  Fide Yayınlarından çıkan İslam Deklarasyonu isimli kitabını alıp okumak lazık, burada  bu sıkıntılardan çıkma adına atılması gereken adımlar üzerinde duruluyor. Bu kitaptan altını çizdiğim birkaç notu paylaşmak isterim. “ Kendine ana hedef olarak İslami düzeni belirleyecek olan hareket, her şeyden evvel ahlaki hareket olmalıdır. O, insanları yücelten ve onları daha iyi yapan bir fikir olarak insanları ahlaki olarak heyecanlandırmak ve ahlaki faaliyetlerini temsil etmek zorundadır…”(s 72) Muazzam geri kalmışlığı sebebiyle İslam dünyası çok hızlı eğitim ve sanayileşme temposunu benimsemek zorunda olacaktır(s.73) Tarihlteki rolünü gerçekleştirmeye davet edilmeden evvel her millet, iç temizlenme dönemini yaşamak ve bazı temel ahlaki tavırları benimsemek zorundaydı.  Dünyadaki her güç ahlaki güç olarak başlar. Her yenilgi ahlaki tökezleme olarak başlar.(s.69) “Hedefe ulaşmak için her yol mübahtır formülü sayısız cinayetlerin sebebi olmuştur. Ulvi hedef aşağılık bir vasıtayı kutsal kılamaz, fakat aşağılık bir vasıta her hedefi küçültebilir ve yıpratabilir. Ahlaki olarak ne kadar güçlü olursak –ki karar verme meselelerin de   kuvvet güçlü olanların değil, zayıfların silahıdır… Gücün yapamadığını ali cenaplık, tutarlılık ve cusur duruş yapar.(Kur’an Nahl 125, Şuara 34-35) Bir tana daha yazayım “Bizim açık düşünce psikolojimizden iki şeyi ortadan kaldırmak gerekir. Mucizeye inanç ve başkalarının yardımı…” Biz müslümanlar illa da bir kurtarıcı beklememeli, evimizdeki Kur’anla barışmaya gayret göstemeliyiz. Bu konada da hoca efendilere çok iş düşüyor, kürsüler iyi kullanılmalı. EĞİTİMSİZ ASLA Sonuç, Kur’an dan uzaklaştırılmış toplumlar, cehalatle anılırlar, çünkü doğru yoldan haberleri yoktur, doğru adına kendi zihinlerine nakış gibi işlenen yanlışları yaparlar. Son terör olayında olduğu gibi, bir müslüman haksız yeri bir başka cana kıyamaz, bir insanı öldürse tüm insanlığı öldürmüş gibi olur. Müslümanlar mutlaka çok okumalı, okuduğunu yorumlamalı, ilimleriyle amel etmeli, yanlışlarından dönmeli, gönül adamı olmalı, Kur’an ile barışık bir hayat yaşamalı. Bizim derdimiz İnsan kazanmaktır, gönüller almaktır. Son sözü yine İzzetbegoviç’e vereyim; “ Yolumuz iktidarı ele geçirmek değil, insanları kazanmaktır” (s60) Efendimizin hayatını inceleyin, güven ve güzel ahlak üzerine kurulu değil mi? Son söz eğitim varsa din vardır veya tersi din eğitimsiz olmaz. Eğer eğitim-öğretim programlarında başarısızlığa uğramaz isek, yenilmemizi sağlayacak alan yoktur.  Bunun için bize göre bir eğitim sistemi oluşturmamız gerekiyor. O da güzel ahlak üzerine kurgulanmalı. Manevi ve maddi ilimleri birlikte kazandırmalıyız, tek kanatlı kuş uçamaz. Kalın sağlıcakla.