Atasözlerini çok önemserim. Her biri yüzyılların tecrübesi ile ortaya çıkmış, mecazi de olsa bir gerçeği ortaya koymuşlardır. Bu günkü yazımıza başlığında çeyrek hoca, yarım doktordan bahsettim. Aslı ise;“ Yarım hoca dinden, yarım doktor da candan eder!” deriz.
Peki niye ‘çeyrek imam’ dedim. Çünkü bazı hoca geçinenler de çeyrek imam bile etmiyorlar. (Dini bilgi açısından söylüyorum, yoksa mesleğinin hakkını veren imamlara ya da hocalarımıza sözümüz yok).
Şunu da belirteyim kimseyi küçük de görmeyiz ama kendilerini hocalık süsü veren bazı insanlar var, onlar birkaç ayet ve hadis okuduğunda fetva vermeye kalkıyorlar. Oysa dinimiz bir bütünden, tüm ayet ve hadisleri bilmeden din konusunda ahkam kesmek yanlıştır. Neyse, konuya biraz açayım.
Merhum Mevdudi der ki; “Müslümanlar, iyi yetişmemiş müslümanlardan ve kafirlerden gördüğü zarardan daha fazlasını, bu tiplerden görmüştür!”
Oysa dinimiz eksiksiz ve yüce bir sistemi içerir, peki buna rağmen neden İslam yeryüzünde istenen noktaya ulaşamadı? Hatta cehaletle anılır oldu. Oysa, İslam demek ortayol demek, doğru yol demektir…
ANA KAYNAK TERTEMİZ
Prof. Dr. Esad Coşan hocanın şu günlerde, Sünnet Olmadan, Ümmet Olmaz kitabını okuyorum. Orada bir Ermeni vatandaşının Müslüman oluşunu anlatıyor. Bu kardeşimiz Müslüman olduktan sonra da Zahid ismini alır. Ancak, çevresindeki nsanlar ve özellikle de papaz efendi, onun peşini bırakmaz. Bizim Müslümanların içinden yanlış yapanları örnek göstererek, tekrar dinine dönmesi için çok baskılar yapınca. Zahid kardeşimiz onlara şöyle cevap verir. Dikkat buyurun harika bir tespit: “ Siz bana şehrin içindeki pis suları örnek gösteriyorsunuz, oysa bu suyun kaynağı(İslam) tertemizdir. Ben Kur’an-ı öğrenerek Müslüman oldum ve İslam dininden vazgeçmem mümkün değildir”
Zannedersem Yusuf İslam’da aynı şeyleri söyleyerek İslam-ı seçtiğini ifade etmişti.
Pek bizler bu konuyu niye gündeme getiriyoruz? Bunu da açayım, gerçi siz arif insanlarsınız, dediğimi anlamışsınızdır. Ancak yine de birkaç örnek verme durumundayım.
MÜSLÜMAN DOST DOĞRU OLUR
Efendimiz(sav)’e Hud Suresi geldiğinde ki, içeriğini biliyorsunuz, Cenabı Allah: “ Ey Resulüm, emrolunduğun gibi dost doğru ol! Hüküm bu; demek ki bütün Müslümanlar dost doğru olmalı.
Peki dönüp şimdi kendimize bakalım. Örnek çok da, şu gıda satışları üzerinden gidelim. Tavuk etinden tutunda, yoğurtlara varana kadar. Tatlılardan tutunda ekmeğe kadar hangisi insan sağlığına uygun üretiliyor?
İsterseniz, elinizdeki cep telefonuna şu soruyu yazın, gerçeği göreceksiniz: “ Ekmeğin içinde kaç çeşit katkı maddesi var? Soru bu, ben çocuklara sorgulattım. Enaz yirmi çeşit.
Prof. Dr. Canan Karatay diyor ki, “ Bizler tavuk yemiyoruz, tavuğa benzer yaratıklar yemekteyiz!”
Yani yazık Müslümanlığa, yanlış yapıyoruz beyler.
İMAMLARA VE ÖĞRETMENLERE BÜYÜK SORUMLULUK DÜŞÜYOR
Özellikle biz öğretmenlere bu konuda önemli görevler düşüyor. Çocuklara bilgi yüklemeyi ikinci plana atıp, onları Model Müslüman olmaları için yetiştirmeliyiz. Yani Model İnsan demek istedim, bazıları bunu da yanlış anlayabilir….
İslam, orta yolu takip eden insan demektir. Güzel ahlaklıdır, hayalıdır, vicdanlıdır. Ya İmam Hatipler, onların sorumluluğu daha da büyük. Cumhurbaşkanımız diyor ki; “İslam düşmanlığının ve neonazi terörünün adeta veba gibi yayıldığı bir ortamda, insanımızı sahipsiz bırakamayız. Bu kardeşlerimizi ılımlı İslam gibi emperyalist projelerin pençesine terk edemeyiz. Bizler nasıl ailemizden, komşularımızdan, camilerimizdeki cemaatimizden mesul isek, yurt dışındaki insanımızdan da sorumluyuz"
İmam Hatip kardeşlerimize bir söz gelsin istemem, onları çok seviyoruz. Ancak biraz daha gayret etmeleri gerekiyor. Model Müslüman olmaları kaçınılmasdır. Bunu yapan çok değerli hocalarımız var ama ihmal edenlerde yok değil. Sözümüz de onlara.
Peki kalın sağlıcakla.