1883 yılında Maraş Sancağı, Göksun Kazası, Fındık Köyünde dünyaya geldi. 1 Mart 1910 tarihinde Polis oldu. 15 Şubat 1911 tarihinde Beyrut Polis Okulundan mezun oldu. 20 Aralık 1911 tarihinde komiser muavini, 10 Haziran 1915 tarihinde ikinci komiserlik rütbesine terfi etti. 1 Ağustos 1917 tarihinde Trablusşam Sancağı polis kadrosu ikinci komiserliğine atandı. 10 Ekim 1917 tarihinde Serkomiser rütbesine terfi etti. 30 Ekim 1918 tarihinde Mondros Mütarekesi imzalandı. Mütareke gereği 22 Şubat 1919 tarihinde İngilizler Maraş’ı işgal etti. 15 Eylül 1919 tarihinde İngilizlerle Fransızlar arasında ‘Suriye İtilafnamesi’ imzalandı. “Doğduğum vatanım işgal altındayken buralarda duramam” diyerek Trablusşam polis kadrosundaki Serkomiserlik görevini bırakarak, vatanın kurtuluş mücadelesine katılmak üzere 5 Ekim 1919 tarihinde Maraş'a döndü. Aynı gün, toplanan Sivas Kongresinde, vatanın düşman işgalinden kurtarılması için Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti kurulması kararı alındı. 30 Ekim 1919 tarihinde Fransızlar Maraş’ı işgal etti. 27 Kasım 1919 tarihinde Fransızlar tarafından Maraş Kalesindeki Türk Bayrağı indirildi. 28 Kasım 1919 Cuma günü, Türk Bayrağının yeninden kaleye dikilmesi için öncülük etti. 30 Kasım 1919 tarihinde kurulan Maraş Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti başkanlığına seçildi. 21 Ocak 1920 tarihinde başlayan ve 22 gün 22 gece süren Maraş’ın kurtuluş mücadelesine liderlik ve komutanlık yaptı. 23 Ocak 1920 tarihinde, “Arkadaşlar harp başlamıştır. Allah’ın inayeti, Peygamberimizin ruhaniyeti, din kardeşlerimizin fedakârlığı ile her şey göze alınmıştır. Vatanımız bir ferdimiz kalmayıncaya kadar düşmana teslim olmayacaktır. Gayret bizden, tevfik Allah’tan.” emrini teşkilatlara gönderdi. 12 Şubat 1920 tarihinde, kurtuluş mücadelesine en başından beri karşı olan Fransız yanlılarının suikast girişimine maruz kaldı. O gece savaştan vazgeçilmesi için yapılan tüm baskılara rağmen mücadeleden vazgeçmedi. İnancı ve azmi, işgale karşı direnen, kurtuluş için evini yakan, canını veren kahraman Maraş halkının hakkı olan zaferi kazanmasını ve Maraş adının tarihe altın harflerle yazılmasını sağladı. 17 Mayıs 1920 tarihinde T.B.M.M.’nin 1. döneminde Maraş milletvekili oldu. 14 ay izinli sayılarak Güney cephesindeki kurtuluş mücadelesine katıldıktan sonra Ankara’ya gelerek meclis çalışmalarına katıldı. Hükümetin çıkardığı bir yasayı imzalamayınca hükümetle arası açıldı. İstifa edip Göksun’a dönmek üzere çıktığı yol güzergâhında Yozgat ve Kayseri Uzunyayla Çerkezlerinin büyük ilgisi ile karşılandı. Bu ilgiden rahatsız olan hükümet tarafından, “Yeni bir Ethem doğuyor” endişesi ile İstiklal Mahkemesinde yargılandı. Mustafa Kemal’in telgrafı ile berat etse de 15 yıl göz hapsinde tutuldu. Göz hapsinde tutulduğu 15 yıl boyunca Göksun ve Pazarcık’ta ziraatla uğraştı. Bu duruma çok kırılmış, Kırmızı şeritli İstiklal Madalyası ile ödüllendirilmesi bile kızgınlığını giderememişti. Zaman zaman maruz kaldığı durumu kabullenememiş, “Keşke, Kafkasya’da köyümde sığır çobanı olsaydım” demiştir. Maraş milli mücadelesinin ve kurtuluşunun mimarı, İstiklal Madalyası sahibi Arslan Bey, 11 Kasım 1942 tarihinde CHP tarafından çıkartılan Varlık Vergisine tabi tutuldu. Kesilen vergiyi ödeme gücü olmadığı için Demiryolları inşaatında ray döşeme işçisi olarak çalıştırılmak istendi. Malvarlığının büyük bir bölümünü yok pahasına satarak vergisini ödedi. Maraş Milli Mücadelesini başkalarına mal etmek isteyen tartışmalara son noktayı koymak istercesine 1948 yılında verdiği mülakatında, “Aziz şehitlerin ruhunu incitmeyiniz, Maraş’ın müdafi onlardır, kahraman Maraş’lılardır. Bunu itiraf etmek bizim için bir borçtur. Tarih bunu böyle yazacaktır.” demiştir. Dev cüssesi ve zekâsı ile düşmana korku, dosta güven veren, vatanının bekasından başka bir şey düşünmeyen o kahraman insan, İstiklal Madalyası sahibi Arslan Bey, CHP tarafından maruz bırakıldığı kabul edilemez uygulamalar nedeni ile devletine kırgın bir şekilde 7 Haziran 1963 yılında vefat etti. Ruhu şâd olsun.