Eskiden beri anne ve babalardan bazılarından; “ Çocuğum senin için saçımı süpürge ettim! Yemedim, yedirdim; içmedim içirdim…” Gibi benzeri sözleri duymuşsunuzdur.
Onlar, kendilerine göre en büyük fedakarlığı yapmışlardır; herşeylerini çocuklarının geleceği için feda etmiş böyle kimseler, yani sadece çocuğu için yaşamıyı hedefleyenler doğru yapmışlar mı? Yani bir insan bütün hayatını çocukları için harcamalı mı? Yoksa, eşine, kendi kendine, inanç bazında ise Allah’a, vatanına v.b karşı sorumluluklarını da yerine getirmede denge kurmaları gerekmiyor muydu?
İşte bu gün sadece çocuğu için yaşamayı hayat felsefesi haline getiren insanların durumunu ele almak istiyorum.
Öncelikle bu tip anne ve babalardan Rab’bim razı olsun, ne güzel geleceğimiz olan çocukları için her türlü fedakarlığı yapmışlar. Ancak, insan kendisi için de yaşamayı bilmesi gerekmiyor mu?
Şimdi gelişmelerin iki boyutu var. Birincisi, çocuğunuza yaptığınız bu fedakarlığın karşılığını alabildiniz mi? Yani çocuk, sizin yaptıklarınız farketmiş de, size layık bir evlat olabilmiş ise sorun kısmen yok. Ancak bunun tersi bir durum ortaya çıkarsa işte o zaman bütün emeklerinin zayi olacak, büyük acılar duyacaksınızdır.
Konuyu açalım mı?
DOĞRU EBEVEYN TUTUMU
Burada anne baba tutumlarını etkileyen faktörlere baktığımızda kendi anne ve babalarının onları yetiştirme tarzları, model alınan bireyler (bunlar komşular, çocuğun sınıf arkadaşının anneleri, sosyal medyada yer alan ünlü anneler vs.), toplum baskısı, okunan kitapların etkili olduğunu görüyoruz. Girişte yazdığım gibi davranan aileler, ‘Geleneksel bir ailede büyüyen ebeveynlerdir’
Bu tip aileler, çocuk gelişimi ve doğru anne baba tutumları hakkında yeterli bilgiyi sahip değillerdir.
İkinci gurup aile tip var ki, bunlarda internet v.b haber sitelerinden ya da kendi tecrübeleri çerçevesinde hareket edenlerdir.
Bir üçüncü gurup ise, çocuk gelişimi hakkında yeterli bilgiye sahiptir, araştırır, çocuğunun gelişimini gözlemler, onun her türlü kişilik özelliğini bilir, kısacası bilinçlidir.
Şunu söylemek istiyorum: “Her ailenin kendi dinamikleri vardır, bu nedenle bir aileye uyan bir öneri bir diğer aileye uygun düşmeyebiliyor. Doğru yaklaşımı arayan anneler internetten medet umduğunda sorunlar daha da büyüyebilir. Hep yazarım ya her çocuk ayrı bir dünyadır…
DİSİPLİN, KURALLAR VE BAŞARI
Bazı aileler de var ki; disiplin üzerinden hareket ederler. “ Yukarıda da açıkladığım gibi; bir çocuğun kendini güvende hissedebilmesi için sınırının nerede başlayıp nerede biteceğini bilmesi çok önemlidir. Kurallar ve sınırlar çocuğun büyümesine olanak tanır, özdenetiminin gelişmesine yardım eder. Kuralsız bir evde büyüyen bir çocuk, hayatın öngörülemez bir yer olduğu inancına kapılarak ileride kaygı bozuklukları yaşayabilir. Ancak burada unutmamalıyız ki; kuralları da makul düzeyde koymak çok önemli. Eğer çocuğun özerklik hakkını elinden alarak askeri disiplinle kuralları koyarsak öfkeli ve özgüvensiz çocuklar yetiştirmiş oluruz. Yaş arttıkça kuralları çocuğun olgunluğuna göre esnetmek önemlidir.
Peki mükemmel çocuk yetiştirmek mümkün müdür? İşte bu sorunun cevabı çok önemli.
Psikolog İpek Gökozan bu konuda der ki; “Elbette mümkün değildir. Nasıl ki mükemmel bir birey yoksa mükemmel bir çocuk da yoktur. Anne ve babalar “en iyisi olmalı” mantığıyla çocuk yetiştirmeye kalkarsa, ortaya proje çocuklar çıkıyor
“Her şeyin orta kararı makbuldür” düşüncesi çocuk yetiştirmede de bence çok önemli. Ne aşırı otoriter olmak, ne de aşırı hoşgörülü davranmak çocuk için iyi değildir. Çocuk, anne ve babasının koyduğu makul sınırlar çerçevesinde kalarak daha huzurlu ve mutlu bir birey olarak hayata atılacaktır.”
Sonuç bu fikre katılmakla birlikte bende derim ki; “ÇOCUĞUNUZ İÇİN YAŞARKEN, KENDİNİZİ, EŞİNİZİ, ANNE VE BABANIZI, EN ÖNEMLİSİ DE DÜNYA YA NİÇİN GELDİĞİNİZİ UNUTMAYIP, ALLAH’A KARŞI GÖREVLERİMİZİ DE UNUTMAMAMIZ GEREKİYOR…
Kalın sağlıcakla.