Misafir   perverlik  denince  akla  ilk gelen  Hz. İbrahim  ( as)  dır. Hiç bir zaman  tek  başına  yemek   yememiştir. Eğer  misafir  olmasa  çıkar  etrafa  bakar  gördüğü  birini  çağırır  öylece   sofraya  oturur  ve  onunla  beraber  yemek yerdi. Onun  için  bazen halk arasında  hani  derler ya  “buyurun  Halil  İbrahim  sofrasına”  işte  bu  tabir  onun  sofrasının  daima  açık  olduğunu   ima  etmektedir. Yine  böyle  bir gün  yalnız  başına  dır. Çıkar sağa  sola  bakınır. Birinin  gelmesini  gözetler. Bakar ki  uzaktan  gelenler var. Bekler ,  yaklaşınca  onları  eve   davet  eder. Kimdir,  necidir,  hiş  sormadan. Gelen  yaşlı  birsidir. O  İhtiyara  iltifat  gösterip,  merhaba  hoş geldin  der  evine   buyreder. Yemeği  beraber  yiyelim  der. İhtiyar  daha  önceden  İbrahim  (as)  mın  misafir  sever  olduğunu   duymuştur. Eve  gelince  İbrahim (as) mın  ev  halkı  ona  çok  iltifat ettiğini  görürler  birazda  şaşırırlar. İbrahim  (as) evdekilere  sofra hazırlamalarını   söyler.  Sofra  yayılmış  ve  mevcut  misafir   sofraya  oturmuştur.  Yemeğe  başlarken  mevcut  diğer  kişiler  besmele  çeker   bu  ihtiyar   besmeleyi   söylemez. Bu  diğerlerinin  dikkatini  çeker. Bunu  üzerine   İbrahim  (as)  Ey !  yaşlı   adam  ihtiyarlar  dinlerine  sadık olurlar, Allh’a   çok  dua  ederler,  Sende  bu hali görmüyorum   der. Niçin  susuyorsun ? yemeğe  başlar  ken   Cenab-ı  Hakkın  ismini  söylemek   yemeğin  şartı  değil  mi    dir ?  diye  söyler. İhtiyar;  Puta  tapan   birinden  böyle  bir şey   diyeceği   beklenemez ,  başka türlüde  hareket edemem  der. İbrahim  (as)  lam  onun  Mecusi  olduğunu anlamış tır. İslamiyetce  münkirin  murdar  olduğunu  bildiği  için   hemen  çık  evimden  git der.  Yani  bir  nevi   kovar. Bu hadise  üzerine  Ceprail  (as)  Cenab-ı   Hak  tarfından   gelerek İbrahim  (as)  ma    şu  emri  ona  tepliğ   eder. Yüce  Allah  buyurur: “  Ya  İbrahim!  Ben  bu  ihtiyarı  yüz senedir  rızkını  verip  yaşatı yorum . Sen  ondan  iğrendin  ona  bir  öğün  yemek vermeyi  bile  nerdeyse  çok  gördün.  O ateşe  tapı yorsa  sana  ne ? sen ondan kerem  elini  çekme.”  Diye   ağır  bir  hitap  edilir. Rivayete  göre   İbrahim  (as)   hemen  adamın  arkasından   koşarak  varmış  adamdan  çok  özür  dilemiş. İhtiyar  bu özrün  sebebini  sorar. Hz.  İbrahim  olayı ona  anlatır. Bunu  üzerine  o  ihtiyar: “ O  ne  yüce  Allah  tır ki  benim gibi  aciz  ve  günahkar  bir  ihtiyar  için  Peygamberine  hitap  ediyor. İbrahimin  dini  ne güzel  bir  dindir”  diyerek  ateş  perestliği  bırakıp  nüslüman  olur.  İşte  dünya  bilsin ki  İslam  böyle  hoş  görü  dini  dir. Kimseye   inancından  dolayı  hor bakmaz  ve  çelme  yakmaz. İslam  zaten  barış   demektir. Eğer  dünya  gerçek   barış  istiyorsa  bu  ancak  İslam la   olur   başkada  mümkün  değildir. Ey  Müslümanlar !  Allah’ın  kulları  İslam’ın  kıymetini  bilelim ,   Müslüman   olduğumuza   hezaran   şükredelim. Rabbül  Alemine  emanet  olun.