Önceki akşam Cumhurbaşkanımız çoğunluğu üniversite gençlerden oluşan bir gurup ile canlı yayında bir araya geldi, onlardan gelen soruları cevapladı. Gündeme ait değerlendirmelerde de bulunan bu programı dikkatli izledim.
Söyleşi sırasında gençler Cumhurbaşkanımıza kendilerine tavsiyede bulunmasını. Özellikle işsiz kalma endişesi yaşadıklarını, devletin kendilerine iş vermesi gerektiği v.b şeklinde bir sorular yönetti. Başkanımızda kendilerine üniversiteyi sadece devlet kapısında iş bulmak için değil, özel sektörü düşünmelerini belirterek şu tavsiyelerde bulundu. Önemli olduğu için maddeler halinde yazacağım, dikkat buyurun.
-Okuyun.
-Düşünün.
-Uygulayın.
-Takipcisi olup, sonuçlandırın.
Bu gün bu konu üzerinde bir değerlendirme yapmak istiyorum. Çünkü tespitler çok ama çok önemli. Özellikle bizim ülkemiz gençliğinin geleceği açısından çok önemli.
OKUMUYORUZ?
Arama motoruna sordum, “Türkiye’de okuma oranı ne?” Eğer sağlam verilere dayanıyorsa, haberin başlığında aynen şöyle yazıyordu. “Demokrasi ve Eğitim Stratejik Araştırmalar Merkezi (DESAM) Türk halkının kitap okuma alışkanlığını masaya yatırdı.
DESAM’ın Türk Halkının Kitapla İmtihanı isimli raporuna göre dünyada en fazla kitap okuyan ülkelerin başında, yüzde 21 ile Fransa ve İngiltere var. Ardından, yüzde 14 ile Japonya geliyor. Türkiye’nin okuma oranı ise yüzde 0.1(En son haber 20.11.2018)
Aslında bu rakamlara inanmak istemedim ancak bir gerçek, ülkemiz insanı okumuyor. Okuduğumuz tek kitap, ders kitapları!
Demek ki millet olarak önce okumayla aramızdaki duvarları yıkmamız gerekiyor. Bunun için çabalar var ancak yeterli olmuyor. Çünkü toplumun genelinin bu sorunu çözmek için el birliği yapması gerekiyor.
Özellikle evlerimizde kitap okuma saatleri düzenlenmeli. Bunun önderliğini ise anne ve babalar yapmalı. İzleme hastalığımızdan kurtulup, okumaya yönelmek farzdır.
Farz diyorum, bu benim düşüncem değil. Cenabı Allah(cc) Kuran’da ilk emir olarak biliyorsunuz ‘oku’ emrini Efendimize(sav) buyurmuştur. Yani okumamak günahtır.
KİTABA YILDA 5,5 LİRA HARCIYORUZ
Kitap okuyanların ilgi alanları da araştkırılmış. Aynı araştırmayı göre Türkiye’de kitap okuyanların yüzde 45'i aşk, yüzde 43'ü din (namaz hocası-dua kitapları), yüzde 12’si masal, fıkra, siyaset, kişisel gelişim kitapları okuyor.Kitaba yılda 5,5 lira ayrılıyor. Rapora göre ayda cep telefonu ve iletişim masraflarına 173 lira ayıran 4 kişilik bir Türk ailesi kitaba ise yılda sadece 5,5 lira ayırıyor.
Yani yüzde 0.1’lik kısımın ise çoğunluğu aşk ve dini temel bilgilerle ilgili kitap okuyorlar. Düşündürücü!
Peki okumayan düşünür mü? Kesinlikle hayır.
Peki düşünmeyen uygular mı? Kesinlikle hayır.
Peki okumayan, düşünmeyen ve uygulamadan yoksun bir toplum işlerini sonuçlandırabilir mi? Kesinlikle hayır.
Binlerce defa yazdım, ülkemizin sorunlarına kafa yoran bilim insanları bu ülkenin en büyük sorunu cehalet diyor. (Not yarından Kamran İnanın yazdığı bir kitaptan bu konuyu ele alacığım)
Biz bu konuyu okullarda çözmeleyiz. Anne ve babalarda bizlere destek vermek zorundadırlar. Yoksa, yine dertleri zevk edinir dururuz. İşsizliğimize de çare olamayız, cehalete de…
Peki kalın sağlıcakla.