Türk milleti yarım yüz yıldan fazla darbelere muhatap kaldı, bu darbelerin etkileri yarım asır sürdü. Önceki darbelerde TSK en tepeden er’e kadar emir komuta zinciri ile yapılmış geçmişte siyasi, bürokrasi ve medya destekçileriyle halka rağmen ülke yönetimine el konularak darbeler gerçekleşmiştir. Bu darbe yönetimi adeta on yılda bir ülkemizde vuku bulur hale getirilmişti. Sanki bir grup menfaat çetelerin oluşturduğu çıkar ilişkileri (askeri, siyasi, bürokrasi, medya patronları ve bazı iş adamları) kendilerini demokrasi ile getiremedikleri makamlara darbe aracılığı ile getiriyorlardı. Bu yolla yarım asırdır Türk milletini hem sosyal yönden hem de ticari yönden sömürmüşlerdir. Bugünkü cuntacılar ise TSK bünyesindeki bir grup Fetöcü generaller, Orgeneraller, Tümgeneraller, Tuğgeneraller, Yarbaylar, Albaylar, Binbaşı ve askerlerden oluşuyordu. Yani bir kısım askerler darbeye yeltenmiştir. Eski darbelerde demokrasi, özgürlük, huzur bahane edilerek bu sömürgecilik yapılmıştır. Bu darbeler demokrasiye yönelik ve bir kısım kendini düşünen çıkar çevreleri ve milleti sevmeyen insanların bir araya gelmesi ile oluyordu. Eski cuntacıların ortak çıkarı ülke ve millet menfatinin üzerinde tutuluyordu. Bugünkü cuntacılar ise tamamen tabi ki demokrasi, ülke düşmanı ama ayrıca Cumhurbaşkanımıza, Başbakana ve hükümet üyelerine karşı da nefret duyan ve varlığına dahi tahammül edemeyen kişilerden oluşuyordu. Eski cuntacılar emir komuta zinciriyle tüm siyasileri pasif hale getirip sadece ülke yönetimini ele geçirerek kendi ve yandaşlarını ülke zenginliğini sömürmeyi hedefliyorlardı ama bugünkü darbeciler emir komuta zinciri olamadan, siyasi ve bürokrasi ve medya desteği alamadığından başarısız olmuştur. Eski cuntacılar ülkenin tüm siyasi aktörlerini hedef alırken bugünkü cuntacılar sadece Cumhurbaşkanını, başbakanını öldürmeyi ve hükümeti ortadan kaldırmaya amaçlıyorlardı. Eski darbelerde görülmeyen TBBM’yi bombalama, Başbakanın makam odasını bombalama, Cumhurbaşkanın tatil yaptığı oteli bombalama, Cumhurbaşkanı külliyesini bombalama açık seçik bu darbecilerin niyetini gösteriyordu. Eski darbelerde millet askerine karşı her zaman itaatkar olmuştu bugünkü darbede ise halk canı pahasına tanklara geçit vermemiştir. Tabiri caizse Türk milleti bugün darbeyi al aşağı etmiştir. Eski darbelerde hükümet başkanları ve milletvekilleri şapkalarını alıp kaçarken bugünkü hükümet ve üyeleri adeta darbecilere karşı halk ile kenetlenmiştir. Tam aksine vatan bizim, bayrak bizim her birimizin canını alıncaya kadar Meclisteyiz demişlerdir. Eski darbe dönemlerinde cılız ve tek sesli medya darbecilerin payandası olduğundan darbelere karşı halkı bilinçlendirme cesareti gösteremiyordu ama bugün çok sesli ve güçlü daha bilinçli bir medya çakma darbecilere karşı halkın sesi olmuştur.      Bugünkü cuntacılar eski cuntacılar göre iletişim ve bilişimi iyi kullanmışlardır. Eski darbelerde top yekün hareket var iken bugünkü darbede bir çok asker darbe karşısında yer almıştır. Eski darbelerde yönetimi ele geçirip sömürge zihniyeti var iken bugünkü darbede hem yönetimi ele geçirme hem de Cumhurbaşkanı, Başbakanı öldürmeyi hedefliyordu.   Bu darbe olayında cevaplanması gereken bir çok sorular var, bunlar; Anayasal olarak Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet kanunun 35 . ve diğer maddeler kaldırılmış olmasına rağmen darbe ihtimallerini ortadan kaldıran bir anayasa var iken bu darbe nasıl yapılabildi? Global Firepower’e göre Türk ordusu dünya sıralamasında ABD, Rusya ve Çin’den sonra sayısal olarak 8. Sırada, güç olarak da 10. Sırada yer alan önemli bir ordu. Böylesine modern ve güçlü ordu içerisinde emir komuta zinciri olmadan nasıl böyle bir darbe yapıldı? Bu cuntacıların sayısı 50-100 değil ki 4000-5000 civarında bir sayı. Bu kadar fazla sayıda insanların organize ettiği bir darbe planından kuvvet komutanları ve Genelkurmay başkanlığını nasıl haberdar olamaz? Cuntacılar Genelkurmay Başkanı ve kuvvet komutanlarını nasıl kolayca rehin aldılar? MİT bu cuntacıların kolektif darbe planını nasıl gözünden kaçırdı? İstihbaratta ne gibi zaaflar oldu? Yani bu cuntacılar bu darbeyi dün tasarlayıp bügun gerçekleştirmediler. Aylar hatta yıllar alan bir alt yapı çalışması yapılmıştır. Yani bir plan ve proje dahilinde yapılmıştır. Ordunun istihbaratı nasıl fark edemedi?