TEOG ( Liselere yerleşme sınavı) nihayetkaldırıldı. Hayırlı ve uğurlu olur inşaallah. Uzun zamandır savunageldiğim bukonunun Cumhurbaşkanımızın direktifleri ile sonuçlandırılmasından geleceknesillerimiz adına çok mutlu oldum. İnanın ki liselere geçişin sınavsız olmasıtoplumsal yapımızın yeniden ve doğru olarak ( milli ve dini) inşaası açısından çokönemli imkanları da beraberinde getirecektir. Toplumsal ayrışmanın yerinetoplumsal paylaşmayı, huzuru, insan odaklı bir anlayışın hakim olmasına katkısağlayacaktır.Bir başkasını geride bırakma, başkasının üzüntüsü üzerinden başarıelde etme Müslüman’a göre ve Müslümanca bir yaklaşım değildir. Müslüman bakış;kendisi için istediğini Müslüman kardeşleri için de en az kendisi kadar istiyenanlayıştır. Çocuklarımızın insan ömrünün en kısa dönemi olan çocukluklarınıbile yaşamalarına izin vermeyen bir yapıyı geride birakmanın önemi hemen değil,ileri ki yıllarda anlaşılacak ve bu kararı kararlı bir şekilde alanlara minnetve şükran duyacağız. Bazıları şöyle diyor : sınav yoksa liselere yerleşme nasılyapılacak ?

 

Gayet basit. Şu an ilkokula nasılgidiliyorsa yani adresinizdeki liseye otomatik olarak kayıt olacak, böylece herlisede orta, iyi ve çok iyi öğrenciler olacak, hiç bir okul öne çıkmayacak.Meraklanmayın çok iyi olacak.

 

 

 

Bu güncel mesele ile ilgili kısa biraçıklamanın ardından bu günkü konumuza geçebiliriz.

 

Dünya da ve ülkemizde olup bitendenhaberdarız. Genellikle insanın içini acıtan, yüreğini sızlatan, zaman zamaninsanlığından utandıran haberler.

 

Başımızı uyumak için yastığakoyduğumuzda o günün muhasebesini yaparken, kendi kendimize hep sormuşuzdur,insanlık bu hale nasıl geldi, hadi yelpazeyi biraz daraltıp kendi ülkemizeodaklanalım ve kendimize soralım, biz bu hale nasıl geldik ?

 

İşte ben de  kendime böyle bir soru sordum ve cevabınıararken, Hz. Ömer(R.A) bir sözü ile karşılaştım. Bir söz vardır bilirsiniz,“Kul sıkışmazsa, Hızır yetişmezmiş”.

 

Müslümanların en hayırlılarından olan omümtaz insan bin dört yıl önceden bizim bugün niçin böyle olduğumuzla ilgilişöyle bir altın bilgiyi bize miras bırakmış.

“Kişi inandığı gibi yaşar, yaşadığı gibide inanır”

 

Bu sözü okuduğumda ülkemizin ve Müslümancoğrafyanın içinde bulunduğu sıkıntıların nedenini anladım. Müslümanlarınyaşadığı bu kadar sıkıntı ve zulmün en baş nedeni Müslüman olmalarısebebiyledir. Biz de aynı durumda değil miyiz ? Mesela Müslüman bir toplumolmasaydık şimdiye çoktan Avrupa Birliği üyesi olurduk. Diğer Avrupa ülkelerigibi sömürgeci olur, halkımıza refah ve mutluluk sunardık. Dünyanın geridekalan kısmında yaşayan insanlarda hiç mi hiç umurumuzda olmazdı.

Seksen öncesi yaşanan sağ sol olaylarıolmaz, 12 Eylül darbesi de gerçekleşmezdi.

 

Sayısız şehit verdiğimiz, hesabıbilinmeyen maddi kaynaklarımızı tüketen terör belası başımıza musallatettirilmez, müttefik ve dost dediğimiz ülkeler önceleri gizli bugünler de iseaşikar bir şekilde terör örgütlerini desteklemezlerdi.

 

Ancak tüm bunlar oluyorsa bunun nedenidinimiz değil, bizim dini algılama ve yaşama biçimimiz.

 

Eğer bizler Müslüman olarak Müslümangibi yaşasaydık ne ülkemiz ne de Müslüman coğrafya son iki yüz yıldır yaşadığı sıkıntılarlakarşı karşıya kalmazdı.

 

Biraz düşünelim, bu konu üzerindeileriki haftalarda sohbetimize devam edeceğiz. Sohbetimizi bu defa bizden,Anadolu’dan bir ulu insanın Mevlana’nın inci taneleri gibi her gün göz atılmasıgereken, masamızın bir köşesine ya da çocuklarımızın odalarına asılması gerekensözleri ile noktalayalım.

 

“Kalbin köşküne kurulmuşşa nefs, insanda bir hayvan da bir

Edep örtüsünü giymemişse beden, bahar dabir hazan da bir

Haram lokmaya alışmışsa kursak, aç dabir, tok da bir

 

Haline şükrü unutmuşsa insan, az da bir,çok da bir

 

Merhamet elini tutmamışsa vicdan, zalimde bir mazlum da bir

 

Haftaya görüşünceye kadar kendinize iyibakın, düşünmeyi unutmayın.

 

Hoşçakalın.