Kim ne derse desin, kim hangi yalan tarihi anlatırsa anlatsın, Osmanlı Ruhu hala yeryüzünde dolaşıyor. Bunun farkında olanlar ise, yeni dirilişi önlemek adına, her türlü oyunu ülkemize oynamaya devam ediyorlar. Ederler, o onların planıdır, tabi her ülkenin ülküsü vardır, bizimde ülkümüz vardır. Bunun için, biz eskimeyen tarihimizden ilham alarak yeryüzündü ilay-ı kelimetullah davamızı taptaze tutup, çocuklarımıza milli ve manevi değerlerimizi öğretmemiz gerekiyor. Allah'ın davasını yüceltmek demek olan "i'lây-ı kelimetullah", ıstılahta Allah'ın adını veya İslâm dininin tevhid akîdesini şanına uygun bir biçimde yüceltip yayma manasına gelir. Dolayısıyla bu İslâm nimetinin bütün insanlığı kuşatacak şekilde yayılmasına çalışmak, yeryüzünde huzuru sağlamak, paylaşmayı öğretmek adına bu dava güdülür. Bu mücadele , insanlara zorla İslâm dinini kabul ettirmek için değil, aksine onlara fikir ve vicdan hürriyeti vererek doğru yolu bulma imkanını elde etmeleri  için el uzatılır… SON DURUM VE KADER-İ İLAHİ Yüryüzü fıkır fıkır kaynıyor, hemen yanıbaşımızda yani Doğu Akdeniz’de bütün ülkelerin uçak gemileri toplanmış, kıyamet seneryoları yazılıyor sanki. Hatay’ın hemen yanıbaşındaki Türkmen’in başına, yani bizim kardeşlerimizin başına bombalar yağıyor. Dün yazdığım gibi avam olup bitenleri anlamaya çalışıyor, kalemi güçlü olanlar ise yarınlarla ilgili tahminlerini yazıp çiziyorlar. İşte Ortadoğu’da olabilecek seneryolardan bazıları sizlerle paylaşmak istiyorum. Asrın alimlerinden Bediüzzaman,  kötülüklere karşı ahir zamanda hakiki nasranilerle, müslümanların bir araya geleceğini yazmıştır. İşte “İslam’a karşı müşfik olanların Hrıstiyan ruhaniler olduğunu” (Maide, 82) boşuna mı hatırlatıyor sanırsınız? Diyen Mehmet Ali Bulut ise,geçtiğimiz haftalarda güzel bir yazı kaleme aldı. Diyor ki; “ Bir kıyamet senaryosu olmayanlar ne söylediğimi şimdilik anlamayabilirler. Ama tüm yaşananlar haber verilen şekilde geliştiğine göre, muhakkaktır ki bir “Hristiyan Ruhaniler- Mümin Müslümanlar ittifakı” da olacaktır. “İsa Mesih Mehdiye iktida edecek!” şeklindeki hadisi, hâdiseler diliyle okumak istediğinizde bunu anlarsınız.O yüzden diyebilirim ki bölgede yaşananlar, bin yılda bir yaşanacak cinsten bir kapışmadır. YENİ BİR OSMANLI İNŞASI KONUŞULUYOR Batı Roma (Vatikan), kendisi için ciddi bir sıkıntı olmaya başlamış olan Bizans’ı, nasıl ki Osmanlı’nın insafına bırakarak, Osmanlıların Doğu Roma olmasına yardımcı oldu ise (en azından göz yumarak)… Şimdi de Siyonist Para baronlarının desteği ile Doğru Roma haline getirilmek istenen Çin’e karşı yeni bir Osmanlı inşasına zemin hazırlıyor gibime geliyor, diyen Bulut yazısını şöyle sürdürüyor; “Ben bu kapışmaların, Türkiye’yi güçlendireceğini umuyorum. Bilenler bilir; bugüne kadar ki genel yaklaşımım şuydu ki, bizim bölgemizde yaşanan kargaşaların en altındaki sebep İsrail’in, ‘Büyük İsrail’ devletini kurma çabasıdır. Ama şimdi genel gidişata bakarak –tabi İsrail’in orada kurulması da dâhil- meselenin çok daha büyük olduğunu, İsrail halkının dahi bu kapışmada kurban taraflardan biri olduğunu görebiliyorum. Zaman tabii ki en büyük müfessirdir ama görüyorum ki, bir el onların da planlarının gerçekleştirmesine mani oluyor. Çünkü Büyük İsrail için 2006’da adım atılması ve 2012’de o adımların teşahhus ettirilmiş olması gerekiyordu. Ama olmadı. İsrail’in bölgede üstlendiği görevlere karşı aldığı pay tatmin edici değil çünkü. Sanırım bunu İsrail derin devleti de görüyor ki onlar da Çini donatıp yeni bir Doğu Roma olarak Vatikan’ın karşısına koymaya karar verdiler. Bu, Yahudi sermayesinin neden Amerika’dan Çin’e kaydırıldığını da izah ediyor.. Öyle hissediyorum ki Batı Roma yeniden harekete geçti. Ve Kendisi için yenilmesi zor olacak yeni Doğu roma namzedi Çin’i durdurmak istiyor. Bu tür güç dengelerinin oluşturulması elbette derin ve kalıcı felsefeler ve stratejiler gerektirir. Ve tabii ki kanlı eylemler… Kimse kullanıldığını fark etmez ama birileri olayları kurgular ve tatbik eder. (Hatırlayın Fatih, ne zaman ki Doğu Roma’ya yöneldi, zehirlendi). Sanırım Vatikan, Türk gücünden kendine yeni bir kalkan oluşturacak. Tabii bu bizim de işimize geliyor. Anlaşılan odur ki, İsra Suresinde ifade edildiği üzere Türklerin görevi sadece Museviler ile Müslümanlar arasında devam ededuran kavganın dengesini değiştirmekle kalmayacak, dünyanın yeni şeklinin belirlenmesinde de rol oynayacaktır. Dünya derin devleti -ki bunun başının Vatikan olduğu netleşiyor- Türkiye’nin yeniden güçlendirilmesini istiyor…” Yazı devam ediyor, bizde yarın yazımıza inşallah kaldığımız yerden devam edelim.