Dünkü makalemde de ifade ettiğim gibi başta Almanya olmak üzere diğer AB ülkelerine karşı her zaman teyakkuz halinde olmak zorundayız. Çünkü su uyur düşman uyumaz! Almanya’nın ırkçı, anti demokratik ve emperyalist ruhlu olduğunu beyinlerimize kazımalıyız! Alman başbakan Merkel, yabancıların özellikle de Türklerin her türlü devlet ayrımcılığına maruz kaldığı ve Türkiye’de “30 Mart seçimleri öncesinde ve sonrasında sokakları karıştıran terör örgütlerini” savundu. Türkiye’nin “teröristlerine” karşı daha müsamahakâr olmasını isteme cür’etinde bulundu. Müslüman Türkleri hedef alan terör eylemlerinin arkasındaki muhafazakar nitelikli Anayasayı Koruma Örgütü, onbinlerce Neo Nazi’yi bünyesinde barındırıyor. Almanya’nın Türkleri hedef alan teröristlerine karşı son derece müsamahakar olduğunu ancak Alman devletinin çıkarlarını tehdit eden bir örgüt söz konusu olduğunda üzerinden tanklarla geçtiğini de biliriz. Şimdi böyle bukalemun gibi hem dost görünüp hem de bölücü her türlü provakatif faaliyetleri destekleyen bir Almanya var. Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanından, Başbakanına, Dış işleri Bakanlığına varıncaya kadar Almanya’ya bu makamlar düzeyinde üç koldan neden Türkiye’ye karşı terörün ve teröristlerin yanında yer alıyorsun sorusuna cevap alma zamanıdır. Özgürlükler ülkesi Almanya(!), Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ın telekonferans ile Almanya’daki gurbetçilere hitabını engellemiştir. Bu Almanların yaptığına diplomatik skandal mı dersiniz, dunkofluk mu dersiniz? Ama yaptıkları skandallar, gaflar yenilecek yutulacak ve sineye çekilecek türden değil! Demokratik maskelerin altında gizlenen canileri görmek ve gün ışığına çıkarma zamanı geldi de geçiyor…İkinci dünya savaşı sırasında (1939’lı yıllarda) Alman Hitleri Yahudileri bağırta bağırta fırınlarında cayır cayır yaktığı günleri bu edepsizlere hatırlatmak isterim… Aradan 77 yıl geçmesine rağmen Alman psikopotların insanları yakma hastalığı hala devam etmektedir. Yıl 2016 ve böylesine cani, adi, alçak ve şeref yoksunu mahluklar kötü günlerinde kendilerine dost eli uzatmış Türkleri de diri diri yakmışlardır. Evet Alman yönetimi Cumhurbaşkanından, Başbakanına, Bakanlarına varıncaya kadar muhalifleri hep beraber Türkiye aleyhtarlığı yapmaya devam ediyorlar… Ey Almanya İhanet, iyi başlar; ama sonunda kendine ihanet eder.  Almanya bugün Türkiye aleyhtarı ne kadar terörist grup varsa hepsine yaltaklık ve payandalık yapmaktadır. Fetöcü teröristlerden tutunda PKK, PYD’ye varıncaya kadar bütün teröristleri el üstünde tutan Almanya var…Terör örgütlerine lojistik destek, askeri eğitim, silah techizat ne gerekiyorsa veriyorlar bu Alman Zerdüştlere hiç güvenmemek gerekiyor. Türklerde bu alçaklara karşı bölücü ve bunların huzurunu kaçırıcı ne kadar enstrümanlar varsa kullanmalıdır.  Terör çağrılarına ev sahipliği yapan Alman Cumhurbaşkanı Gauck Türkiye ziyareti sırasında edepsizliğin dibine vurmuştu. Türkiye’nin teröristlerine karşı daha müsamahakâr olmasını isteme cür’etinde bulundu. Almanyada Türkler katlediliyor, yakılıyor ama Türkiye’ye “twitter” mevzuu üzerinden yüklenen Alman Cumhurbaşkanı ve Başbakanı bu konulara girmiyor. Almanya kendisini mahkûm eden Siyonistlere karşı ne kadar hoşgörülü ise kendisini sırtlayarak dünyanın en güçlü ekonomilerinden biri haline getiren Müslüman Türklere karşı o kadar anlayışsız, ne anlayışsızı, ihanet ve nefret içerisindeler!.. Burada aslında Almanlara çok uyan bir vecize söz var; “Sana bir kez ihanet edeni affedersen seni yine kullanır, Çünkü ihanet bir ruh hali değil, karekterin dökülüş biçimidir” Türkleri potansiyel suçlu ilan eden Alman Başbakan Merkelin  partisi CDU bir anket düzenleyerek, Türklerin yüzde kırkı şiddet yanlısı, bu nedenle'' ben şiddete karşıyım ve katılamayacağım '' diye yemin etmesini istemiştir. Aksi halde ülkeyi terk etmeleri istenmiştir. Bu Almanlar kendisiyle çelişen kaypak ruhlu, aşağılığın önde gidenleridir. Bırakın artık kitabın iki yüzünü birden okumayı! Almanya,daki iktidar partisi Türkleri potansiyel şiddet kaynağı ve inançlarını tehdit eden unsurlar olarak görmektedir. Özgürlükler ve insan hakları konusunda Türkiye’ye ahkam kesenler kendilerine gelince demokrasi ayıbı işlemekten geri kalmamaktadır. Almanya, dolaylı stratejilerle Türkiye’yi bölgesinde zayıflatmaya ve bölmeye çalışmaktadır. Özellikle PKK, PYD ve Fetö’ye verdiği siyasal desteğin yanı sıra, silahlı terör örgütlerine açık veya gizli silah ve cephane satışları ile desteklendiği bilinmektedir. Kobani sürecinde Peşmergeleri silahlandıran Almanya; 2014’den bu yana Kuzey Irak’ta (Kerkük) Kürtleri eğitip, donatmaya başladı. Alman siyasetçilerin konuyla ilgili yaptığı açıklamalar ve basında yer alan yorumlarda TSK’nın PKK’ya karşı yürüttüğü hava operasyonları “saldırı” olarak görüldü. TSK, IŞİD terörüne karşı savaşan güçlere (PKK) savaş açmakla suçlandı. Kullanılan dil emir kipi: Operasyonlar derhal durdurulmalı! Yoksa “Patriyotları, askerlerimizi çekeriz! tehtidinde bulunmuşlardır… 15 Temmuz’da Türkiye’de darbe gecesi Türk halkı meydanlara indikten ve darbe büyük ölçüde başarısızlığa uğratıldıktan günler, haftalar sonra ABD ve Batı ülkeleri sırayla açıklama yaparak darbeyi kınama yoluna gitmiştir. Ancak 15 Temmuz sonrası bir bütün olan Türkiye’nin arkasında ne OHAL kararında, ne de darbecilerle mücadelede Türkiye’nin yanında değil teröristlerin yanında yer almıştır. Fransa’da 9 aydır devam eden OHAL, AB’ye dert olmamış ama ne hikmetse Türkiye’de ilan edilince dışlanan, eleştirilen yine biz oluyoruz.  Ey Almanya ve AB ülkeleri artık sizler hakkında Türkler olumlu düşünemiyor. Geçtiğimiz günlerde Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Rusya Devlet Başkanı Putin‘in görüşeceği haberleri anında Batı medyasında yerini almıştır. İngilizler başta olmak üzere bütün Batı medyası görüşmeleri “endişe verici” olarak yorumlamıştır. Elbette ki Türkiye’nin Rusya ile yakınlaşması onları fazlasıyla rahatsız etmiştir. Türkiye’nin artık AB üyelik müzakerelerini bile durdurma noktasına gelmiş olması Batı’nın asla kabullenemediği bir olaydır. Uykuları kaçan Almanya ve medyası, görüşmeler öncesi peşi sıra açıklamalar yapmış, Türkiye’nin NATO’nun en büyük ortaklarından biri olduğu ve asla çıkmaması gerektiği ifade edilmiştir. Almanya’nın sürekli olarak Türkiye’yi dışlayıcı politikasının zararı da kendisine ve birliğinedir. Almanya tüm kötü ilişkisine rağmen alttan alttan Rusya ile barış yapma arayışındadır. Çünkü Almanya enerji ihtiyacının büyük bir bölümünü Rusya’dan karşılamaktadır. Almanya kendisine dikte edileni yaparak Türkiye ile ilişkilerini bozmaya devam ederse kaybeden kendisi olacaktır. Türkiye’nin Doğu’ya kayması, AB müzakerelerinin durdurulması da Almanya’yı olumsuz etkileyecektir.