Fakirin ekmek bulmak için metrelerce yürüdüğü; zenginin yemeği sindirmek için metrelerce yürüdüğü tuhaf bir dünyada yaşıyoruz! Doların son birkaç haftada ivme kazanan yükselişi, dolar endeksini 7 ayın zirvesine taşırken, piyasalarda klişe haline gelmiş olan "kur savaşları";  "Dolar: ABD'nin para birimi, dünyanın sorunu" terimlerinin de tekrar gündeme gelmesine neden oldu. geçtiğimiz günlerde bu konuda analiz bir habere yer verdi. Bu analizin bir kısmını aktarayım; “1944 yılında Bretton Woods Anlaşması’nı bozma kararının hemen ardından ABD Hazine Bakanı tarafından söylendiği sanılan ve bugüne kadar popülerliğinden hiçbir şey kaybetmeyen "Dolar bizim para birimimiz ama sizin sorununuz" sözü, piyasalarda özellikle böyle dönemlerde ilk akla gelen klişelerden oluyor.” Sizin anlayacağınız dolar ülkelerin başbelası oldu. Atsan atılmıyor, satsan satılmıyor. .. Analiz şöyle devam ediyor; “Dünya ticaretinin neredeyse yüzde 60'lık kısmının dolar ile yapıldığı göz önüne alındığında, dolar kurunun cari seviyesinin ticaret dengeleri ve kar marjları üzerinde ne kadar etkili olduğu daha net bir şekilde görülebiliyor. Bu bağlamda "kur savaşları" terimi, ticari denge ve endişelerin arttığı dönemlerde tekrar ortaya çıkıyor. Ülkelerin para birimlerinin, özellikle dolar karşısındaki değerinin kar marjları ve ticaret hacimleri üzerinde risk oluşturmaması için para politikaları kanalıyla yaptıkları açık ve gizli müdahaleler için kullanılan "kur savaşları" tabiri, yıllardır kur piyasasındaki her volatilite artışında gündeme geliyor.   ABD DURAKLAMA DEVRİNE GİRDİ Dünkü yazımda şöyle bir tespite yer vermiştim: “Türkiye ile Rusya eğer bundan böyle karşılıklı ticaretlerinde kendi paralarını kullanırsa. İşte bu durum ABD Dolarlarının hızlı bir şekilde ABD’ye geri dönmesine neden olacak,  bu durum ise ABD’nin ekonomik olarak çökmesinin yolunu açacaktır. Günümüzde ABD’nin kamu borcu 18 trilyon dolara ulaşmış olup her geçen gün siyasi ve ekonomik gücünü artarak kaybetmektedir. Artık ABD devi Duraklama Devri”ne girdi. Dünya tarihinde yer almış olan her imparatorluğun başına geldiği gibi, önce “Gerileme Devri” başlayacak, sonra da “Çöküş Dönemi” yaşayacaklar.    İKİ DERTLERİ VAR Koolisyon güçlerinin derdi ne Kürt ne Arap ne Şii ne Sünni. Bunların derdi petrol. Ancak Türkiye’de bunu gördüğü için, müslümanlara çağrıda bulunuyor “ bir olursak bu oyunu bozarız! İkinci dertleri ise Büyük İsrail’in alt yapısını kurmaya çalışıyorlar. Önce sözde 4 Kürt Devleti kurduracaklar, sonra bunları birleştirip, siyonizmin hayallerini gerçekleştirecekler. Bunun için gnostik akıl sürekli devrede. Onları göreceksiniz üst akılda kurtaramayacak. Teleşları var. Ne yapacaklarına şaşırmışlar! Bakın Amerikan sosyal sigorta sistemi, devletler tarafından finanse edilenler baz alındığında dünyadaki en çok bütçe ayrılan program. ABD’nin kazanmış olduğu 68,6 milyar dolarlık bütçe fazlasını da 2010 sosyal sigorta bütçesine ekleyince 2,6 trilyon dolarlık bir pay çıkıyor. Bu bütçe ABD’nin sosyal sigorta giderlerini birkaç yıl daha kapsamaya yetecek.  Fakat bu gidişata göre 2017’de sosyal sigorta zarar yazacak. ÇÜNKÜ ABD YAŞLANIYOR.1960’da her emekliye yaklaşık beş çalışan düşüyordu. Yani beş kişi rahatlıkla bir emekliyi geçindiriyordu. Bu sayı 2009’da üç çalışana düştü. 2030’da ise 2’ye 1 oranına düşmesi bekleniyor. Durum öncelikle bu açıdan sıkıntılı. Bir diğer önemli konu ise 2. Dünya Savaşı zamanlarına dayanıyor.  Zaferle çıkan ABD’de erkeklerin askerden dönmesi ve ülkedeki sevinç ve umutla yaklaşık 76 milyon Amerikan bebeği doğdu. 1946-1964 süre zarfında doğan bu bebekler büyüdü ve 2011’de ‘ilk posta’ 65 oldu, emekliye ayrılmaya başladı ve haliyle sosyal sigorta bu anlamda çok zor durumda kaldı. ABD’de konuyla ilgili diğer bir sorun ise azınlıkların nüfusunun çok hızlı şekilde artıyor olması… Görüldüğü gibi ABD rahat değil, ABD rahat değilde AB rahat mı? Hayır, gördüğünüz gibi İngiltere ayrıldı, şimdi sıra Hollanda ve diğerlerinde. Başıdertlerine düştülür. Evet, yıllarca yeryüzünü sömürdüler, yoksulun, öksüzün, kısacası insanların kanı üzerinden beslendiler. Şimdi, bir damla petrol için bu densizliği yapıyorlar. Şimdilerde bir gür ses, ‘dur, olmaz, bu böyle gitmez, dünya beşten büyük” diye sorgulamaya başladı. Bu ses mazlumların sesi idi.  Galiba Ziya Paşanın sözü; zulüm ile abad olanın sonu berbad olur. Kalın sağlıcakla.